Devletin yaşaması için "gerçek" olana göre işlerin yürütülmesi esastır.

Eğer, şunu veya bunu gerçek zannederek, aslında gerçek olmayana endeksli bir idare oluşturur ve uygulamaları "gerçek"lerden kopuk olarak yürütmeye çalışırsak, Devlet eninde sonunda yıkılma tehlikesine maruz kalacaktır.

Devleti idare edenlerin görevi "gerçeğin" peşinden koşmak olmalıdır.

Issız ve boş bir arazide, başıboş bir insan, bir meczup dahi ölü bulunsa, idareciler ölümün gerçek nedenini "Devletin Bekası Adına" sonuna dek araştırmalıdırlar.

Yanlış tespitler ve yorumlarla "gerçek"lerden ne kadar saparsak, Devlet o oranda tehdit altına girer.

Devletini düşünen aydın, sonuç ne olursa olsun veya ne olacaksa olsun, sonuca varmaktan ve gerçeklerden korkmayan kişidir.

Gibi-gibi ve göstermelik uygulamalarla sadece havanda su döveriz.

Amaç, gerçeği bulup çıkarmak olmalıdır.

Gerçeklere yaklaşıldığı oranda Devlet sağlamlaşacaktır.

Yoksa, onun bunun oyuncağı olunur.