Mesajı Okuyun
Old 11-01-2009, 00:30   #7
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan m.ufuktekin
...

Sayın meslektaşım duruşmaya katılamazdım çünkü hakim yoktu. Belki onun yerine başka bir hakim bakardı ancak bildiğiniz gibi bu durumda ne kadar belenmesi gerektiği meçhuldür. K.Çekmeceye yetişmem gerekmeseydi bekleyebilirdim tabii ama bu mümkün değildi.
Yazımın doğru değerlendirilmesini arzu ederim. Benim asıl sorunum hakimlerin mazeret izni kullanması değil, bunun önceden bilinemiyor olmasının doğurduğu sıkıntılar ve mazeret izni kullanan taraf avukat olmadığı halde mazeret dilekçesi veren tarafın her zaman avukat olması. Sizin katılamadığınız bir duruşma için hakimin kendi adına mazeret dilekçesi vermesi gibi bir durum bu.

Mesajınızı yanıtlayacakken vazgeçmiştim, demek istediklerimin bir bölümünü sayın Topbaş yazmış az önce. Ben de bir kaç ekleme yaparak, düşündüklerimi yazmak istiyorum.

Hakimin mazeretli olması, avukatın duruşmaya girmemesinin mazereti, olamaz. (Tıpkı duruşmaya geçici çıkan Hakimlerin de, arızilik durumunu mazeret kılamayacakları gibi... Yasada "Duruşmaya arızi çıkıldığından..." diye bir kavram var mı? HUMK da, CMK da??? )

"Hakim mazeretliydi, başkası bakacaktı, o nedenle ben de mazeret dilekçesi verdim" veya benzeri bir söylem, mazereti ilk veren Mahkemenin yetkili hakimi de olsa, yine de nihayetinde, "Avukatın müvekkiline mazeret bildirimidir". Bu bildiriminse "Hukuka uygun" bir gerekçesi yok.

Evet, yok. Neden yok? Çünkü "Bir hakimin mazeret izni kullanması", bir avukatın mazeret dilekçesi vermesi, yahut yerine tevkille bir meslektaşını yetkilendirmesine benzemez. Uygulamada Hakimin mazereti, Avukatın mazeretinden çok daha tehlikelidir.

Neden? Çünkü avukat sadece talepte bulunur, ister, karar vermez. Mazeret dilekçesi de verse, eğer bir karar duruşması ise "Yokluğumda karar verilmesi taleplidir" ibaresini ekleyebilir, karar duruşması değil ise, tevkille yetkilendirdiği herhangi bir meslektaşı da vekillik görevinde herhangi bir aksamaya mahal vermeyerek duruşmada kendisini layıkıyla temsil edebilir. -Nitekim kendisi yerine başka bir meslektaşının hazır bulunacağı duruşmalar öncesi, meslektaşlar uzun uzun konuşur, "Şu olursa şunu bunu, bu olursa şunu bunu isteyeceğiz" mealinde.-

Ama Hakim mazeretli ise, kalem beyanatı/talimatı üzerine avukatlar otomatiğe bağlanmışçasına pullarını ve dilekçelerini hazırlarlar, herkes mazeret dilekçesi vermesini doğru ve mantıklı davranış, "Zaman kaybını önleyici" anlayış ve kavrayış kabul eder. Kalemin rahatlaması kadar (Yoksa bir başka Mahkemenin Hakimi muhtemelen kendilerini beceriksiz, ikna ve hitabette zayıf görecektir!), diğer Mahkemenin Hakimi de rahatlar. (Kendi dosyalarını okuyup da karara çıkaracak zamanı bulamazken , bir de falancanın Mahkemesinin dosyalarında duruşma görüntüsü boyunca zaman kaybetmek...?)

Tüm bu aşamaları, bir duruşmanın yetkili veya yetkilendirilmiş tüm tarafları iyiniyetleriyle aşarak, duruşma gün ve saatinde buluşma şansını yaratma yeterliliğini göstermeyi başarmışlarsa da, yine de duruşma başladığında tüm taraflar "Adet yerini bulsun" bir duruşma yapılacağı kabulü ve konsensusunda tamamlarlar duruşmayı. Duruşmaya arızi çıkan Hakim, arızi bir ara karar verecek ve muhtemelen "Mahkeme hakimi şu günü ayırmış" diyerek yalnızca bir gün verecek; vekiller de durumu alışkanlık gereği anlayışla karşılayacaklardır.

Bir karar duruşmasına üst üste filanca nedenlerle atıyorum 5 değişik Hakim "Arızi" çıkmışsa, karar veril-eme-mesi sürecindeki arızanın faturası, ilk etapta, ne Hakime ve ne de Avukata ait olacak; temsil edilen hakkın sahibi her kim ise, adaletin gecikmesinin faturası -Sonra bilcümleye sirayet etmek üzere, şimdilik kaydı ile- yalnızca müvekkil/lere çıkacaktır.

Ama şüphesiz , arada bu 5 arıza duruma sinirlenen müvekkiller de olacaktır. Böyle durumlarda müvekkil avukatını "Duruşmaları takip etmemekle" suçlar ve hakkında şikayet dilekçesi verirse, Avukatın yargılanacağı duruşmaya bakan Mahkeme yargıcı, emin olunuz, Hakiminin mazeretli olduğu bir Mahkemenin duruşmalarına katılmayarak mazeret dilekçesi veren Avukatın mazeretini, mazeretten saymayacaktır.(!)

Saygılarımla...