Mesajı Okuyun
Old 24-12-2008, 00:29   #27
Sadık Toprak

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Saim
Kesinlikle doğru bir tespit.


MK 184

1. Hakim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları ispatlanmış sayamaz.

Oysa normal özel hukuk davalarında kanuni-kesin delillerle ispatlanan hususlar bakımından hakim somut olayda, delilin maddi gerçeğe uygunluğu itibariyle vicdanen kanaat getirmese bile davadaki kesin delil nedeniyle davayı kabul etmek zorundadır. (Şekli gerçek)

2. Hakim, bu olgular hakkında gerek resen, gerek istem üzerine taraflara yemin öneremez.

Normal Hukuk Davalarında yemin delili, kanuni delillerdendir ve yemin önerilebilir.

3. Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hakimi bağlamaz.

Normal hukuk davalarında ikrar edilmiş husus ispatlanmış sayılır ve hakimi bağlar.

4. Hakim, kanıtları serbestçe takdir eder.

??

5. Boşanma veya ayrılığın fer'i sonuçlarına ilişkin anlaşmalar, hakim tarafından onaylanmadıkça geçerli olmaz.

Nrmal hukuk davalarında tarafların kabul ettikleri sözleşme hükümleri emredici hukuk kurallarına aykırı olmadıkça hakimi de bağlar.

6. Hakim, taraflardan birinin istemi üzerine duruşmanın gizli yapılmasına karar verebilir.

Bu husus özel hukuk davaları bakımından da bazı şartlarla geçerlidir...




Sayın Saim,

MK 184 üncü maddeyi, boşanma davası dışındaki hukuk davaları ile başarılı bir şekilde mukayese etmişsiniz. Buna mukabil tartışılmasında büyük yarar olduğuna inandığım, maddenin 4 üncü fıkrası olan, "hakim, kanıtları serbestçe takdir eder" konusunda mukayesenizi ?? işaretleri ile vurgulamışsınız. İşte konunun ve fıkranın önemi burada. Bunun üzerinde "serbestçe" tatışmamızda inanın çok yarar var.

İlk önce, 1 inci fıkra'daki "... davasının DAYANDIĞI olguların varlığına VİCDANEN kanaat getirmedikçe bunları ispatlanmış sayamaz." hükmü ile, 4 üncü fıkradaki, "Hakim, kanıtları serbestçe takdir eder." hükmünü birleştirmekte fayda var diye düşünüyorum. Zira, toplumun kutsal nüvesi olan aile birliğinin sonlandırılması veya devam ettirilmesinde alınacak yanlış bir kararın, kamu hukukundan sayılan aile hukukunun toplumun yararına değil zararına olacağını kanun koyucu son derece isabetle öngörmüştür.

Dikkat edersek, her iki fıkrada da emredici bir üslup kullanılmıştır.1 fıkra saymaz değil, SAYAMAZ ifadesi ile, 4 üncü fıkra ise TAKDİR EDER ifadesiyle sonlanmaktadır

Bu nedenle aile hukukunda ve özellikle boşanma davasında hakimin takdir yetkisine olağanın dışında ve kanun hükümlerinin bizatihi her biri olaya yeterli olamayacağı düşüncesiyle, vicdan kanatine daha fazla yer vermiştir.

Her davada olduğu gibi kanıtlar boşanma davalarında da önemlidir. Hatta, belki daha fazla önemlidirler. Çünkü, özel hayatın gizliliği, dokunulmaz kişilik hakları gibi ilkelerle korunan karı ve koca arasındaki gizlilik ve özellik duvarları ile aleni olmayan ilişkilerin kanıtlanması her zaman kolay olmamaktadır. Bazan kanıtın gerçekten gizli olması, bazan da tarafların bizzat bunları gizlemesi davanın sıhhatli sonuçlandırılabilmesine engel olmaktadır.

Bütün bu geniş bir yelpaze içindeki değişik olgu ve olayları kanun maddelerinin tek tek öngörmesi yukarıda da değindiğim gibi mümkün değil. Öyleyse, "Hakim, kanıtları serbestçe takdir eder." ifadesini kanıtlar açısından tekrar düşünelim. Nasıl bir kanıt olmalı ki, hakimin bunu delil olarak kabul etmesi mümkün olmasın veya tartışılır olsun? Buna mukabil, boşanma davasında hakim böyle bir kanıtı da SERBESTÇE takdir edebilsin? Kanıtın takdiri konusunda hakime bir sınırlama getirilmesin, serbestçe değerlendirebilsin. Sizce nasıl bir kanıt olmalı ki, hakim bunu dahi takdir edebilmekte SERBEST olsun? Değerli görüşleriniz için şimdiden teşekkür ediyorum.