Mesajı Okuyun
Old 22-12-2008, 18:03   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Dava sırasında taşınmazın mülkiyetinin bir başkasına devrinin usulün 186. maddesinin uygulanmasını gerektirmeyeceği kanısındayım. Ecrimisil davasında dava tarihine kadar gerçekleşen tazminat talep edilebilmektedir. Dava tarihinden sonraki gelişmeler görülen davayı ilgilendirmemekte, konusu dışında kalmaktadır. Açıkca dava tarihinden önce gerçekleşen parasal hakların da devri yapılmadıkca davacı davasını sürdürebilir. Diye düşünüyorum.

Aşağıdaki kararda da , taşınmazın dava sırasında elinden çıkması halinde dava tarihine kadar gerçekleşen ecrimisile hükmedilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.

Bu yönden soru sahibinin görüşüne katılıyorum.

T.C.
YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/4435

K. 2005/4610

T. 14.4.2005

DAVA : Taraflar arasında görülen davada;
Davacı,kayden maliki bulunduğu 280 parsel sayılı taşınmazı davalının haksız kullandığını ileri sürüp elatmanın önlenmesine ve 5.850.000.000.TL. ecrimisilin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı,dava konusu taşınmazın kendisine ait olduğundan kullandığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece,davalının davacıya ait taşınmazı haksız olarak kullandığı,daha az ecrimisil belirleyen zirai bilirkişi raporuna itibar edilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar,davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla tetkik hakimi Emine Küçüksözen'in raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
KARAR : Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın yargılama sırasında DSİ tarafından kamulaştırıldığı, böylece taşınmazın özel mülkiyetten çıkıp, kamu malı haline geldiği, davacının kayıtla ilgisinin 25.12.2002 tarihinden itibaren kesildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; kayıtla ilgisi kalmayan davacının elatmanın önlenmesi iddiasının konusuz kaldığı gözetilmek suretiyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, davacının taşınmaza kayden malik olduğu tarihten dava tarihine kadar geçen süre içinde ecrimisile hükmedilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,14.4.2005 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, çaplı yere elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğiyle açılmış, yargılama sırasında taşınmaz D.S.İ. tarafından kamulaştırılmıştır.Buna rağmen mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, doğmuş yada doğacak olan bir çekişmede taraf olanların münazaalı hak veya şeyi başkalarına temlik etmelerine yasal bir engel yoktur.Bir hakka veya şeye sahip olan kimsenin tasarrufunda serbest olması mülkiyet hakkının doğal bir sonucudur.Bu kural, tasarrufu sınırlayan bir durum söz konusu olmadıkça (örneğin ihtiyati tedbir gibi) dava açılmasından sonrada geçerlidir.Diğer bir anlatımla ayrık durumlar hariç, dava sırasında dahi devir ve temlik serbestliği vardır.Bu ilkeyi gözeten HUMK.nun 186.maddesi bir davanın açılmasından sonra taraflardan birinin (davacı veya davalı) dava konusu hak veya şeyi üçüncü kişiye devir ve temlik etmesi halinde yapılacak usul işlemini düzenlemiştir.
186.madde hükmünün, müddeabihin dava açıldıktan sonra tarafların iradesi dışında başka bir (üçüncü) kişinin eline geçmiş (üçüncü kişiye intikal etmiş veya el değiştirmiş) olduğu bütün hallerde de uygulanacağı gerek öğretide veya gerekse uygulamada benimsenmiştir.
Bunun için, dava konusu mal veya hakkın dava sırasında cebri icra yolu ile satılması, paydaşlığın giderilmesi yolu ile satılması, taşınmazın kamulaştırılması mahkeme kararı ile iktisap hallerinde de aynı yöntemin izleneceği kabul edilmiştir.Esasen HUMK. 186.maddesinin uygulanmasında yasa koyucu, dava türü, uyuşmazlığın ve tarafın niteliği konusunda herhangi bir ayrım gözetmemiş "... temliki halinde... diğer taraf muhayyerdir..." demek suretiyle bu yöndeki iradesini ortaya koymuştur.HGK.2.2.1961 gün ve 5/20-6; HGK 29.1.1964 gün 1/26-78; 25.4.1984 gün 1/267-474 s.k)
Açıklanan yasal düzenlemede öngörülen işlem yapılmak üzere kararın bozulması gerektiği düşüncesindeyiz.Bu nedenle, sayın çoğunluğun kararın bozulması yönündeki kararına katılmakla birlikte, bozma kararında belirtilen gerekçeyi paylaşamıyoruz.