Sayın (Av.Eylül)
Vekaletname ve banka dekontlarının yazılı delil başlangıcı sayılabileceği kanısın dayım. (aşağıdaki karar da bunu doğrulamaktadır)
HUMK.nun 293/4 maddesindeki işlemler " senede bağlanmaması devamlı ve istikrarlı olarak gelenek haline gelen " işlemlerdir. Somut olayda bu unsurlar bulunmadığı gibi , olsa dahi 1947 tarihli içt.brl.kararı çeçevesinde istisna sayılamayacığını düşünüyorum.
T.C.
YARGITAY
14. HUKUK DAİRESİ
E. 1998/8230
K. 1998/10255
T. 30.12.1998
• İNANÇ SÖZLEŞMESİ ( Yazılı Delil Başlangıcı Bulunması Halinde Her Türlü Delille İspat Edilebileceği )
• YAZILI DELİL BAŞLANGICI NİTELİĞİ ( İnanç Sözleşmesine Dayanan Tapu İptali ve Tescil Davasında Karşı Tarafa Para Gönderilmiş Olduğuna İlişkin Banka Dekontu )
743/m.643
818/m.96,98
1086/m.292
ÖZET : İnanç sözleşmesine dayanılarak açılan tapu iptali ve tescil davalarında, davanın tamamının ispatına kafi gelmemekle birlikte, vukuuna delalet edebilecek karşı taraf elinden çıkmış yazılı bir belgenin varlığı halinde, her türlü delil ile sözleşmenin varlığı kanıtlanabilir.
DAVA : Davacı Yüksel Ü. vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.7.1995 ve 4.8.1995 gününde verilen dilekçeler ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 25.12.1997 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
KARAR : Davacı, inanç sözleşmesine dayanarak, davalılar Semire ve Necati D. aleyhine tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat istemi ile dava açmıştır. Ancak dava tarihinden önce taşınmazın Safiye Muzaffer Ö.lıya devredildiğini öğrenince, bu kişi aleyhine de muvazaya iddiası ile tapu iptali ve tescil istemiş, ilk davasını da dava konusu bağımsız bölümün rayiç bedeli üzerinden tazminata dönüştürmüştür. Her iki dava birleştirilmiş, ve mahkemece muvazaa kanıtlanamadığından tapu iptali ve tescil isteminin reddine, davalı Semire'nin kendisine borç olarak 23.000 DM gönderildiğini kabul etmesi nedeniyle bu miktarın gönderme tarihindeki Türk Lirası karşılığının ödenmesine karar verilmiştir. Hükmü, davacı temyize getirmiştir. Davacının sair temyiz itirazları yerinde değil ise de inanç sözleşmesine dayanılarak açılan tapu iptali ve tescil davalarında, 5.2.1947 tarih 20/6 sayılı içtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, davanın tamamının ispatına kafi gelmemekle birlikte, vukuuna delalet edebilecek karşı taraf elinden çıkmış yazılı bir belgenin varlığı halinde, her türlü delil ile sözleşmenin varlığı kanıtlanabilir. Somut olayda da, davacı tarafından 25.000 DM'in 5.9.1990 tarihinde davalı Semire'ye banka aracılığıyla gönderildiğine ve bu parayı alırken davalının imzası da bulunduğuna göre, bu belgelerin artık içtihadı Birleştirme Kararı uyarınca yazılı delil başlangıcı olarak kabulü gerekir. Bu durumda, tapu iptali ve tescil davasındaki muvazaa kanıtlanmamış olsa bile, inançlı işlemin kanıtlanması halinde Borçlar Kanununun 96 ve 98 maddeleri gereğince davalı Semire'nin dava konusu taşınmazın dava tarihindeki rayiç bedelinden sorumlu olacak ve tespit edilecek rayiç bedel üzerinden tazminattan sorumlu tutulacaktır. Mahkemece, bu yönler üzerinde durulmadan, inançlı işlemin de kanıtlanmadığı gerekçesiyle davalının da sadece borç para aldım savunmasına değer verilerek hüküm kurulması doğru görülmediğinden, kararın yukarıda açıklandığı şekilde, banka dekontu, paranın gönderildiği tarihten bir gün sonra tapuda işlem yapılması ve diğer tanık anlatımları da yeniden değerlendirilerek, inançlı işlemin varlığının kabul edilmesi halinde binanın saptanacak rayiç bedeli üzerinden tazminata karar verilmesi gerektiği yönünden bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, 30.12.1998 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.