Ankara Barosu Dergisinde de yayınlanan makalem aşağıdadır.
İŞYERİNİ KAPATAN AVUKATLARIN VERGİSEL DURUMLARI
Avukatlık bir serbest meslek faaliyeti olduğu için şahsi sorumluluk altında yapılması gereken bir hizmettir. Bir avukat bir bakkal dükkanını kapatır gibi kendi ofisini kapatarak başka bir faaliyette bulunmaya hemen yönelemez. Çünkü üzerinde daha önceki faaliyetleri dolayısıyla almış olduğu vekaletler ve takip etmekte olduğu davalar vardır. Burada ortaya çıkan çelişki ise avukatın ofisini kapattıktan sonra dahi çalışmak zorunda olması halidir. Üzerine almış olduğu vekaletleri ve takip ettiği davaları yüz üstü bırakıp gitmesi düşünülemez. Bu durumda olan avukat arkadaşlar vergisel anlamda ne yapacaklarını bilemez durumdadırlar. Çünkü mükellefiyetlerini kapatmaları halinde girmiş oldukları davaları tespit eden vergi idaresi ceza kesmekte, buna karşılık mükellefiyetlerini kapatmayan avukatlar da boştan yere kdv, muhtasar, geçici vergi beyannameleri vermek suretiyle gereksiz bir vergi yükü ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Nihayet uzun yargı süreçleri neticesinde olay bir sonuca bağlanmıştır. Danıştay On birinci Dairesi 07/03/1997 tarihinde 1996/5817 Esas ve 1997/725 Karar numaralı kararında “Avukatların işlerini terk ettikten sonra işlerin tasfiyesi için işyerlerini açık tutmaları ancak KDV’ne tabi teslim ve hizmetlerinin olmaması halinde KDV mükellefiyetlerinden bahsedilemez. Avukat olarak serbest meslek faaliyeti icra eden yükümlünün işini terk ettiğini bildirdiği tarihten sonra işyerini açık bulundurduğunun saptanması üzerine katma değer vergisi beyannamelerinin verilmemesi nedeniyle takdir komisyonu kararına dayanılarak 1994 yılının Ocak ile Ekim dönemleri için kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınmıştır. Vergi mahkemesi kararıyla; “katma değer vergisinin doğması için mal teslimi veya hizmet ifasının olması” gerektiği, olayda 31/12/1993 tarihinde işini terk ettiğini vergi dairesine bildiren yükümlünün, terk tarihinden sonra yapılan 10.12.1994 tarihli denetim sonucunda tanzim edilen yoklama fişinde hizmet ifa etmek üzere dava almadığı, önceki davanın tasfiyesi için işyerini açık tuttuğu belirtildiğine göre, hizmet ifası karşılığında serbest meslek kazancı elde ettiği saptanmadan varsayımdan hareketle takdir edilen matrah üzerine yapılan tarhiyatta yasal isabet görülmediği gerekçesiyle cezalı tarhiyat kaldırılmıştır.Vergi Dairesince, işyerini açık bulunduran yükümlü adına katma değer vergisi beyannamelerinin verilmemesi nedeniyle takdir komisyonu kararına dayanılarak yapılan tarhiyatın yasal olduğu ileri sürülerek mahkeme kararının bozulması istenilmektedir. Karar: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.” Demiştir. Kararın incelenmesinden de anlaşılacağı üzere avukatlık faaliyetlerini sona ermesi belli bir süreç aldığından, vergi dairesine vergi mükellefiyetinin sona erdiğini bildirilmesinden sonra yeni vekalet almamak üzere, avukatlık bürosunun açık kalmasının herhangi bir mahsuru bulunmamaktadır. Burada icra edilen faaliyetin sınırlı bir faaliyet olduğu sadece eski davaların takip ve tasfiye edilmesine yönelik olduğu açıktır. Takip edilen işlere ait olarak daha önceden serbest meslek makbuzu düzenlenerek ücretin alınmış olması gerektiği de unutulmamalıdır. Eğer eski alınan işle ilgili olarak ilave bir ücret alınması söz konusu olursa veya bu davaya ilişkin olarak daha önceden hiç serbest meslek makbuzu düzenlenmemiş ise bu durumda vergi mükellefiyetinin kapatılması mümkün olmayacaktır. Vergi mükellefiyeti son bulan avukatın eskiden almış olduğu vekaletlere ilişkin dava takip işlemlerinin veya duruşmaların süresinin de bir önemi bulunmamaktadır.
Sonuç olarak işyerini kapatmış olan bir avukat kapatma tarihini gösterir “işi bırakma formu” doldurarak vergi dairesine vermiş olduğu tarihten sonra eski işlerini tasfiye etmek üzere işyerini açık tuttuğu süreler için herhangi bir beyanname vermeyecek, defter tutmayacak ve hiçbir vergi ödemeyecektir.