Mesajı Okuyun
Old 05-12-2008, 14:04   #2
ahmetyılmaz

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
İkinci Hukuk Dairesi
Esas No
: 2001/06751
Karar No
: 2001/08604
Tarih
: 01.06.2001
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:


KARAR
Kendisi için nafaka istenen Evren … evlatlık olarak verilmiş, evlat edinenin ölümü ile evlatlık ilişkisi sona ermiştir. Evrenin evlat edinenin mirasçılığı sıfatı devam etmektedir. Evlatlık verilmekle evlatlığın bakımı ve geçimi, terbiyesi, eğitimi gibi haklar evlat edinene geçmiştir. (MK. m. 257) Ne var ki, evlat edinen ölmüştür. Ölümle evlatlık ilişkisi sona ermiştir. Evlatlık ilişkisi sona erdiğinden Evrenin doğal ana-babası koşulları varsa çocuklarının geçiminden sorumludur. (MK. m. 257 [2846 sayılı Kanun ile değişik])

Medeni Kanunun 278-280 maddesi gereği velayet devam ettiği sürece ana-baba çocuğun mallarının gelirlerinden yararlanma hakları vardır. Medeni Kanunun 262. maddesi gereği küçüğün kısıtlılık altına alınması yerine asıl olan velayet altına konulmasıdır. Vesayet altına alınmış olsa dahi velayete ait hükümler uygulanır.

Çocuğun geliri öncelikle kendisine harcanır. Fazlası karı-kocadan hangisi aile geçimi ile sorumlu ise ona ait olur.

Davalı doğal baba velayet hakkından yoksun kalmış olduğundan, çocuğun mallarının gelirlerinden yararlanamaz. Baba, kısıtlı olduğundan ona velayet hakkı tanınması mümkün değildir.

Çocuğun gelirlerinden yararlanamayan baba, velayet hakkını elde etmekten de yoksun olduğundan, hakkaniyet gerektiriyorsa çocuğun geçiminden sorumlu tutulabilir.

Babanın sorumluluğunun Medeni Kanunun 315. maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir. Zira birinci derecede sorumlu olan kişi velayet hakkına sahip olan ana-babaya aittir.

Velayet hakkına sahip olmayan baba, yardım görmediği taktirde zarurete düşecek olan çocuğuna nafaka vermekle yükümlü tutulabilir. Bunun dışında sorumluluğu söz konusu olamaz.

O halde çocuğun evlat edineninden kendisine intikal edecek malvarlığı ve gelirinin tesbit edilmesi vesayet hakkı verilen annenin gelir durumu da göz önünde bulundurulmalı, zaruret halinin varlığı halinde hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde babanın sorumlu olacağı nafakanın tayin ve tesbiti gerektiğinin düşünülmemesi doğru olmadığı gibi, çocuk sonradan evlatlığa verildiğinden iştirak nafakası sona ermiş olması nedeniyle artık iştirak nafakasının artırılmasının da söz konusu olamayacağının gözetilmemesi de isabetsizdir.

Hükmün açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA) , temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 01.06.2001 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.


KARŞI OY
Evlat edinen öldüğüne göre çocuğun velayeti boşlukta kalmıştır. Davalı vesayet altında olup kendisine velayet tevdi edilemeyeceğinden velayetin davacı anaya verilmesi gerekir. Ancak verilen vesayet hükmü velayet sonuçlarını doğurur. Medeni Kanunun 148. maddesine göre davalı baba çocuğun masraflarına iştirak zorundadır.

Sayın çoğunluk görüşüne göre dava Medeni Kanunun 315. maddesi kapsamında kabul edilse dahi çocuğa evlat edinenden miras kaldığı yönde bir iddia ve delil olmadığına göre çocuk zaruret içindedir.

Sonuç olarak verilen karar doğru bulunmakla onanması gerektiği görüşündeyim.


KARŞI OY
Evlat edinen ölünce küçüğün velayeti askıda kalmış, anne küçüğe vasi tayin edilmiştir. Bu durumda da aslolan velayet hükümlerinin uygulanmasıdır.

Ana ve baba görevlerini yapmadıkları taktirde hakim çocuğun korunması için gerekli tedbirleri olabilecek, bu bağlamda nafakaya da hükmedebilecektir. (MK. m. 272)

Velayet hakkı kendisinde olmayan baba da kudretine göre çocuğun bakım ve terbiye masraflarına iştirak edecektir.

Velayet hakları ana babadan kusurları nedeniyle alınmadıkça, çocuk reşit oluncaya kadar onun mallarından ve mallarının gelirlerinden yararlanabileceklerdir. (MK. m. 280)

Eğer çocuğun gelirleri varsa bu gelirde öncelikle kendisine sarfedilecektir. (MK. m. 281) Kaldı ki çocuğun malı ve geliri olduğu da ileri sürülmemiştir.

Dava, yeni nafaka istemini de içerdiğinden ve baba olarak soy bağı sonucu davalı çocuğun mallarından ve gelirinden istifade hakkı yanında bakım yükümlülüğü de olduğundan hükmün onanması kanaatiyle değerli çoğunluk görüşüne katılmıyorum.