11-11-2008, 22:36
|
#43
|
|
Sayın Ferda,
Söylenti yaygınlaştırılmış bir fısıltıdır.Herkes duyar, tartışır, konuşur,yayar. Doğruluğu kanıtlanmamıştır. Olayın "Vuku" ise kanıtlanmış halidir. Gerçek bir oluşumdur. tartışılması bitmiştir.Maddi olaydır.
Görüşlerimin soyut olaya özgü olduğu doğrudur. Çünkü basına yansıyan rüşvet olayı yargılama aşamasındadır. Bu konuda kimsenin görüş bildirmesi doğru değildir. Bu yasa ile de engellenmiştir
Sizin belirttiğiniz örnekte birini suçlamak her zaman mümkündür. Gösterdiğiniz deliller doğru ve gerçeği yansıtıyorsa çıkacak karar da doğrudur. Ancak uydurma delil olarak ileri sürülmüşse bu da iftira suçunu oluşturur.
Ben sadece böyle bir söylentinin dahi toplumu gerginleştirdiğini ve güven duygusunu zedelediğini belirtiyorum. Böyle bir olayın gerçek olduğu mahkeme kararı ile kanıtlanırsa, başkaca aranacak bir çözüm olmyacaktır. Vuku bulan bir vakıadır. Belki bu tartışma da bitecektir.
Bizim amacımız olanı değil olmaması gerekenleri belirterek bu görevleri yapan kişileri uyarmaktır.
sayın Cengiz Aladağ, yargı organlarının sorunlarından söz ederek sanki bu tür olayların o şartlardan dolayı meydana gelebileceği söylüyor. ya da ben öyle anladım. Şunu açıkça belirteyim ki şartlar ne kadar olumsuz ,bu kişilerin karşılaştıkları sıkıntının boyutları ne kadar ağır olursa olsun yine de bu tür davranışa haklılık kazandıramaz. Böyle bir durum da yapılacak en soylu davranış bu görevlerden ayrılmak olmalıdır.
Tartışılan yargıya intikal eden olay değildir. Tartışma konusu bu görevleri yapan kişilerin göstermesi gerekli titizlik, Tüm uygar ülkelerin kabul ettiği ,uyulması gereken kurallardır. Saygılar
|