Sayın Meslektaşlarım merhabalar,

Davalı ile müvekkiliimin taşınmazlarını ayıran istinad duvarının, davalı tarafından Komşuluk hukukuna aykırı davranışıyla yıkılıp müvekkilimin evine ve bahçesine zarar vermesi sebebiyle ikame ettiğimiz tazminat, eski hale getirme ve tehlikenin izalesi davasında yerel mahkeme, taleplerimizi aynen kabul ederek davalıyı tazminata, istinad duvarını eski hale getirmesine ve can ve mal kaybı tehlikesine binanen tehlikenin izalesine karar verimiştir.

Kararı tebliğ alıp icraya koyduğumuz süreçte davalı-Borçlu, icra takibine karşı mahkeme ilamının kesinleşmeden icraya konulamayacağı gerekçesiyle ve HUMK madde 443 bağlamında icra mahkemesine şikayet yoluna gitmiştir. İcra mahkemesi ( yargıtay kararlarına da dayanarak) ihtilafın mülkiyetin aynına ilişkin olmaması sebebiyle kesinleşmeden de ilamın icraya konulabileceği gerekçesiyle şikayeti reddetmiş ve takibin devamın karar vermiştir.

Bu süreçte davalı-Borçlu ilamı tehiri icra talepli olarak temyiz etmiştir. Dosya yargıtay aşamasındadır. Ancak borçlu mahkeme ilamının sadece tazminata ilişkin kısmı için tazminat ve icra masrafları toplamı kadar teminat yatırmıştır. Biz ise icra müdürlüğünden ilamın tazminat dışında kalan diğer hükümleri olan tehlikenin izalesi ve eski hale getirme hükümleri bakımından icranın devam etmesi yününde talepte bulunduk. İcra Müdürlüğü ise temyiz ile ilamın tamamının icrasının duracağı yününde karar vererek talebimi reddetti. Biz bu aşamada şikayet yoluna gitmeyi düşünüyoruz. Zira Davalı ilamı temyiz ederken sadece tazminat kadar teminat yatırmıştır. İlamın diğer hükümlerine ilişkin bir teminat yahut tedbir veya tehiri icra kararı almamıştır. Bu durum mahkeme ilamını özüne ve ruhun da aykırıdır diye düşünüyorum. Çünkü mahkeme can ve mal emnieti bakımından tehlikenin izalesine karar vermiştir. Ayrıca biz ayrı ayrı hükümler içeren ilamı, ayrı ayrı da icraya koyabilirdik. Bu konuda değerli görüşlerinizi ve/veya varsa konuya ilişkin içtihat kararları varsa değinerek belirtmenizi rica ederim.

Saygılarımla