Mesajı Okuyun
Old 03-11-2008, 13:19   #4
Sadık Toprak

 
Varsayılan

Sayın Karaca,

Güvence Hesabı hakkındaki sorunuza yanıtımda ayrıntıya girmeden düşüncelerimi ifade etmeye çalışmıştım. Hukukumuz bireylerin can ve mal güvenliğini temin etmektedir. Bundan hiç şüpheniz olmasın. Önceki yanıtımda da belirttiğim gibi mala yönelik zararları açacağınız dava ile son kuruşuna kadar tahsil edersiniz. Amacınız sigortasız araç yüzünden mağduriyete sebebiyet veren kişinin ayrıca cezalandırılması ise, işte İdare burada ortaya çıkar. Sigortasız araç kullanmanın kanun ve yönetmeliğinde öngörülen para cezasını uygular. Kanunun öngördüğü trafikten men etme,trafik kontrolünde tespit edilenlerin sigortasız araçlarının trafikten menidir. Gider sigortanızı yaptırırsınız. Öngörülen cezayı ödersiniz. Aracınız yine trafiğe çıkar. Bunun aksini düşünmek mümkün değildir.

Zira, araç sigortasını yaptırmayan herkesin kasıtlı olarak bunu yaptırmadığı gibi bir anlayış, bireylerin yaşantısını büyük sıkıntılar içine sokar. Hastalığından, geçirdiği ameliyattan, yurtdışında bulunmasından, kendisinin veya ailesinden bir ferdin bedeni veya ruhi olarak maruz kaldığı acı bir olaydan ve sayabileceğimiz diğer bir çok nedenlerle aracını sigortalatmayı unutan veya ihmal eden şahsı da kasıtlı bir tutum izlemiştir düşüncesiyle aracını sürekli trafikten men etmek de sanırım adil bir tutum olmaz.

Kaldı ki, Güvence Hesabı Yönetmeliği'nin ilgili maddeleri, Hesabın yaptığı tüm masrafları rücû yoluyla sigortasız araç sahibinden tahsil ettiğini belirtmektedir. Tabiatıyla hukukun gereği de budur. Yani 2007 yılı öncesine kadar bireylerin kendileri veya yasal temsilcileri aracılığıyla açtıkları davalar sonucunda tahsil edebildikleri meblağların cana yönelik olanlarının tahsilini idare üstlenmiştir. Hesap öncesi, bireyin hem can hem mal zararları için yaptığı uğraşıların belki de önemli bir kısmını idare üstlenmiştir.

İşte burada sorunuza geliyoruz sanırım, mala gelen hasarların tazmini ve tahsilini de idare üstlensin. 2007'de mevzuatımıza giren Hesabın varlığını el'an bilmeyen vatandaşlarımız olduğu gibi, bu yeni uygulamayı yanlış anlayabilecek kişilerin de çıkacağını düşünmemiz gerektiğine inanıyorum. Mal hasarlarının da Hesap tarafından karşılanması halinde, vatandaşların bir kısmının "sigortaya ne gerek var, bir fon varmış devlet hem cana hem mala gelen zararları karşılıyormuş" düşüncesine kapılıp, yaptıracağı sigortaya ödeyeceği meblağdan çok daha fazlasını, idarenin rücû yoluyla kendisinden tahsil edeceğini düşünememe ihtimalinin yüksekliğini de takdirlerinize sunuyorum.

Ayrıca hukukçu arkadaşlarımın üstlenmek durumunda olduğu hukuki ihtilafların, idarenin üstüne yüklenmesinin de, esasen adil olmayacağını düşünüyorum. İdare doğal olarak, maddi imkansızlıktan dolayı ortaya çıkabilecek hayati tehlikeyi ön plana çıkarmış ve vatandaşlarının yaşama hakkına öncelik vermiştir. Kutlamak gerekir.

Saygılarımla.