 |
Alıntı: |
 |
|
|
 |
Yazan Av.Armağan Konyalı |
 |
|
|
|
|
|
|
15.maddedeki tercih hakkının mırasçılara geçeceği kabul edilirse bu durumda 13.maddede sayılan ''kiracı'' ''ortak'' ''mirasçı olmayıp da birlikte yaşayan'' kişilere eski kiracının tercih hakkını kullanma olanağı verilmemekte ama sadece miras yoluyla mirasçılarına bu hak verilmektedir.
13.maddede sayılanlar arasında yapılacak bu haksız ayırım tercih hakkının miras kalmaması gerektiğini göstermektedir kanısındayım.
Saygılarımla
|
|
 |
|
 |
|
Kanunun ifade tarzından isabetle bahsettiğiniz gibi çok adil ve mantıklı
olmayan bir sonuç çıkıyor. Mevcut yasal düzenlemeler bu sonucu doğuruyor.
Esasen MK.599/2 dairesinde sayılan ve mirasçılara kendiliğinden (doğrudan) intikal eden haklar içinde, "şahsi hakkın" açık bir ifade ile yer almaması, bu hakkın sadece nisbi alacak hakkı ile sınırlandırılması, belki bu hükme dayalı teze yöneltilebilecek en manalı itiraz olacaktır. Tercih hakkının, bir ayni hak veyahut alacak hakkı olamayacağı, "bir şeyin yapılmasını talep" temelli şahsi haktan öte bir anlam taşımayacağı muhakkaktır. O halde, MK.599/2 de sayılan haklar içinde "
Şahsi haklar" yer alır mı almaz mı sorusunu tartışmak doğru olacaktır.
Sayın bir üyemizin THS dışında bana sözlü olarak dile getirdiği bu noktadaki itirazını çok haklı buluyorum.
Şöyle demişlerdi: "Bu tercih hakkı muris sağken kendisi tarafından temlik edilebilir bir hak ise, MK.599/2 dairesinde bu hakkın mirasçılara geçmediğini söylemek pek doğru olmaz!"
O halde; tercih hakkının hukuki niteliğini tespit etmek önemlidir.
Konu oldukça güzel bir araştırma konusu. Aktaranlara teşekkür etmek gerekir.
Saygılarımla.