|
(818 S. K. m. 53) (2004 S. K. m. 72)
Dava: Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Karar: Davacı, davalıların 20.3.1993 tarihinde kendisine cebir ve şiddet uygulayarak 500.000.000 TL meblağlı, ancak diğer kısımlan boş senet imzalattırıldığını, davalılara herhangi bir borcu bulunmadığını belirterek senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan Ö. F. K. vekili, müvekkili ile davacı arasında vekalet, alacak borç ilişkisi bulunduğunu, senedin zorla imzalattırıldığı iddiasının doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı H. R. Ö., dava konusu senetle ilgisi bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın sübuta ermediği gerekçesiyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemece karara kısmen gerekçe yapılan Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesi'nin 17.10.1995 tarih, 1995/183 sayılı kesinleşmiş kararının üçüncü sayfasında delillerin tartışılması başlığı altında, dava konusu senedin sanık A. G. ve aynı zamanda davalı olan sanık Ö: F. K. tarafından davacıya cebir ve şiddet uygulanmak suretiyle zorla imzalattırıldığı maddi olgu olarak kabul edilmiş ve bu eylemlerin kendi alacaklarını tahsil amacıyla gerçekleştirildiği gerekçesiyle adı geçenlerin kendiliğinden hak almak suçundan cezalandırılmasına karar verilmiştir.
BK'nin 53. maddesine göre hukuk hakimi Ceza Mahkemesi'nin saptadığı maddi olgularla bağlıdır. Buna göre sadece söz konusu Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı bile dava konusu senedin davacıya zorla imzalattırıldığının kabulü için yeterli olup açıklanan şekilde imzalanan senetle davacının sorumlu tutulması düşünülemez. Mahkemece açıklanan yönler gözetilmeden davacının iddiasını kanıtlayamadığı gibi hatalı bir gerekçeyle davacıyı dava konusu senetle sorumlu tutar şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 6.2.1998 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
Karşı Oy Yazısı
Dava, zorla doldurulup imzalatılan kambiyo senedinin iptaline diğer bir deyişle anılan senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.
Davalılar, iddiayı reddetmişlerdir.
Dava konusuyla ilgili olarak taraflar arasında davacının müdahil olduğu Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan yargılamada, müdahil aynı iddiaları tekrarlamış, ancak Ağır Ceza Mahkemesi'nce sanıklar Ö. F. K. ile A. G.nin eylemleri ihkakı hak suçunu oluşturduğu kabul edilmiş ve buna uygun olarak mahkûmiyetlerine gidilmiş ve karar Yargıtay'ca onanıp kesinleşmiştir.
Maznunlar, değişen vesile ile üzerlerine atılan suçla mahkûm edildiklerinde, Ağır Ceza ilamında da belirtildiği gibi eylemleri, ödenmesi gecikmiş ve savsatılmış bir alacağı sağlamak için seçtikleri bir zorlama yolu ve yöntemidir. Diğer bir deyişle ortada bir alacak var, ancak senette belirlenen tutarda değildir. En fazla olarak Ceza Mahkemesi' nde kesinleşen olgu budur. Bu durumda yani Ceza Mahkemesi ilamındaki olgu karşısında davacı senet düzenleyicisinin irade dışı imzaladım derken, bu irade dışılık ihkakı hak konusunun üstündeki tutar için hüküm ifade etmelidir. Bu durumda ihkakı hak konusu tespit edilmeli, o tutarın üzerindeki meblağ için borçlu olmadığının tespitine karar verilmelidir. O tutarı yani ihkakı hak konusu tutarı da alacaklı kanıtlamalıdır. Dava esasında, borçlu olmadığının tespiti davasıdır. Yoksa sadece o kambiyo senediyle borçlu olmadığının tespiti değildir. Aksi görüş kabul edildiğinde, senetten dolayı borçlu olmadığı tespit edilecek alacaklıya temel münasebet için ayrı alacak davası açabilirsin denecek ki, bu da usul ekonomisine ters düşer.
Bu nedenle hükmün belirtilen gerekçe ile bozulması oyundayım. (¤¤)
19. HD.1997/7211 Esas ve 1998/536 Karar
|