Mesajı Okuyun
Old 27-10-2008, 18:38   #1
Jeanne D'arc

 
Varsayılan Sahte veya Hileli Vekalet / Oto Galeri / Peşin Haciz / Şikayet / Menfi Tespit /

Müvekkil, oto galeriden otomobil kredisiyle ikinci el bir araç satın almıştır. Araç bedeli banka tarafından oto galericinin hesabına yatırılmıştır.

Müvekkil, bir gün sonra aracın ruhsat devir işlemleri için oto galericinin ofisine gitmiş, burada aracın ruhsat işlemleri için olduğu söylenerek, kendisine 4-5 kağıt imzalatılmıştır. Müvekkil beyaza imza atmadığını söylemektedir.

Uzunca bir zaman sonra müvekkilin aracı, evinin önünden polis tarafından çekilir. A (İstanbul'un şehre en uzak noktalarından biri) İcra Müdürlüğü'nce, alacaklı gözüken oto galericinin talebiyle araç üzerine kayden ve fiilen haciz konulduğu öğrenilir.

Aracı çekilene kadar müvekkilin icra dosyasından hiçbir şekilde haberi yoktur. İcra müdürlüğüne giderek imza karşılığı dosyanın fotokopisini almıştır. Dosyasını incelediğimizde:

1)B İlçesi'nde bulunan oto galericinin, C İlçesi'nde bulunan müvekkil aleyhine A İcra Müdürlüğü'nde ilamsız takip açtığı;

2)Takibin X asıl alacak miktarlı olduğu, borcun sebebinin "nakit" olarak gösterildiği;

3)Dosyaya müvekkilin vekili olarak bir meslektaşımızın (X-YTL'ye kadar borçlanma, ödeme emri ve sair tebligatları tebellüğ etme, borcu ve takibi kabul etme, müvekkil lehine olan sürelerden feragat etme, mal beyanında bulunma, hacze muvafakat etme... vs. gibi) özel bir takım yetkileri ihtiva eden ve dahası "İşbu vekalet aynı zamanda borçlanma talimatı da içerir." gibi bir talimat/yetkiyi de barındıran süreli bir vekalet sunduğu;

4)Vekaletteki imzanın müvekkilin imzasına benzer olduğu; (müvekkil solak olduğunu ve sürekli olarak benzer fakat az farkları olan imzalar attığını, bu nedenle imzanın kendine ait olup-olmadığı noktasında tereddüt yaşadığını; kendisine imzalatılan evraklardan biri de olabileceğini ancak trafik müşavirine vekalet vermek için imza attığını, bir avukata vekalet (hem de parasını ödediği bir araç için tekrar borçlanmasına dair yetki veren böylesi bir vekalet) vermesinin söz konusu olmadığını söylemektedir. Velev ki imza bir şekilde kendisine ait olsun; D İlçesi'nde bulunan notere hiç bir zaman gitmediğini; böyle bir vekaleti hiç bir zaman vermediğini de ifade etmiştir.)

5)E İlçesi'nde bulunan meslektaşımız, D'de bulunan noterin tanzim ettiği vekaleti alarak, B'de bulunan alacaklı ile birlikte A İcra Müdürlüğü'ne giderek, ödeme emrini dairede tebellüğ etmiş, borcu kabul etmiş, sürelerden feragat etmiş, müvekkilin aracının plakasını bildirmiş, kayden ve fiilen haczine muvafakat etmiştir. Vekaletin tanzim tarihi, takip tarihi, alacaklı ile borçlu vekilinin daireye birlikte gidip bu işlemleri yaptıkları tarih aynı gündür. Bir günde, birbirine uzak 4 farklı ilçede gerçekleştirilen işlemlerin yapıldığı yer İstanbul'dur!

6)Hatta icra müdürlüğünde yapılan tebliğ işlemine dair tebellüğ varakasındaki borçlu vekilinin adı ve tebellüğ etti şeklindeki yazılar dahi daktilo iledir.

7)Akabinde aracın kaydına haciz şerhi konulmuş, yakalama ve trafikten men kararı verilmiş, bağlatılmış ve satış kararı alınmıştır.

8)Noter, müvekkilin vekili olarak gözüken meslektaşımız ve oto galerici ile görüşülmüş bir netice elde edilememiştir. Noter ve meslektaşımızın tutumları, lakayt tavırları hayrete düşürücüdür.

9)Oto galerici, müvekkilin kendisine borcu olduğunu, ödemesi gerektiği söylemekte; ne borcu olduğunu ve miktarını sorduğumuzda ise avukatı ile görüşmemizi istemektedir. Avukatının adını sorduğumuzda, müvekkilin vekili gözüken meslektaşımızın adını söylemektedir. Bu avukata verilmiş vekaleti olup-olmadığını sorulduğunda; bu avukata vekalet verdiğini 8-10 yıldır avukatı olduğunu beyan etmektedir.

Müvekkilin dosya fotokopisini aldığı tarihten itibaren 7 günlük süre içinde itiraz dilekçemizi muhabere kanalıyla gönderdim.

İcra müdürlüğünce verilecek karara göre; memurun kararını ve vekil gözüken meslektaşımızın müvekkil adına ödeme emri tebellüğünü, borcu ve takibi kabulünü, sürelerden feragatini vs. kamu düzenine aykırılıktan süresiz şikayet yoluyla icra mahkemesine şikayet etmek düşüncesindeyim.

Ancak icra mahkemesinin dar yetkili olması ve görünüşte geçerli olan bir vekaletnameye dayalı olarak yine görünüşte usulüne uygun yapılmış gözüken tebligat ve sair işlemlerin iptali noktasında bu hususları tartışır mı, emin değilim.

Hiç bu yola girmeden menfi tespit davası mı açsam? Vekaletteki imza şayet müvekkile ait ise hayatın olağan akışına aykırılık, dava için yeterli bir sebep olur mu? Menfi tespit davası cezai takibat yapılmasını ister/bekler mi?

Uygulamada peşin haciz olarak bilinen bu tarz çoğunlukla hile/sanialı işlemler nedeniyle Adalet Bakanlığı'nca epeyce önce Zeytinburnu İcra Müdürlükleri'nde büyük çaplı bir soruşturma açıldığını hatırlıyorum. Elinde benzer olay, karar olan meslektaşım varsa ve paylaşırsa sevinirim.

Katılım sağlayacak meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ederim.

Saygılarımla.

Diye düşünürken sonradan ek:
10)Vekaletin tanzim tarihinde müvekkilin işi gereği yurtdışında bulunduğunu tespit ettik. Elimde tasdikli pasaport kayıtları bulunmaktadır.

Sorun benim yönümden netleşmiştir:
İcra dairesinin kararı üzerine önce icra mahkemesinde usulsüz işlemlerin şikayet ve iptali ve duruma göre de menfi tespit davası ve cezai şikayette bulunmayı düşünüyorum.

Saygılarımla