 |
Alıntı: |
 |
|
|
 |
Yazan Av. B. Zekeriya BENGİER |
 |
|
|
|
|
|
|
Sayın Admin'in yorumuna katılmamak mümkün değil. Yasaları uygulayanların kişiliklerinin bu yorumlamayı nasıl etkilediğini hep birlikte görmekteyiz. Kişiler oldukları yeri ve işgal ettikleri makamları, kendi üstün kişiliklerinden olmayıp yürütmeleri gereken hizmetin bir gereği olarak görmedikleri sürece, kuralları yorumlarken de aynı hataya düşebilirler.
Habere konu olan Hakim'in açıklaması sırasında olanları gözümün önünde canlandırmak istedim. Burada konuşulmayan Polis faktörünü varsayımsal olarak irdelemek istiyorum. Hakim'in cebinde bulunan (unuttuğu kanaatindeyim) kalem nedeniyle alarm çalmış. Bunun üzerine polis memuru üzerini aramak için hamle yaptığında kalemi farketmiş ve kimliğini de göstererek (bir daha o kapıdan girip çıkmamak için) sadece kalem var beni tekrar o kapıdan gir çık yaptırma, zaten arkada kuyruk var bavullar orada bekliyor, tıkanıklık olmasın bende yorulmayım kabilinden kimliğini göstermiş, ama bir Hakimi arama fırsatını ele geçiren Polis memuru "hah düştün işte elime bize azmı çektirdi bu hakimler" edası ile Hakim'i "elle" aramak için kolları sıvamış olabilir. Çünkü Hakimin açıklamasında üzerinde durduğu konu o idi yani elle arama. Ben de hiç bir yerde kendimi (hatta hava alanında) elle aratmadım aratmamda burada esas unsur benim avukat olmam değil öncelikle yasaların güvencesinde bir Türk Vatandaşı olmamdır. Adliyelere girişlerde avukatların üstlerinin aranmasına tepki gösteren arkadaşlarıma beni elle kimse arayamaz ancak mesleki anlamda üzerimizde şaibe kalmaması için elektronik ortamda aranmamızın sakınca olmadığını hatta topluma bu yönde örnek olmamız gerektiğini savunmuştum.
Tartışmada bu noktanın göz ardı edildiğini düşünüyorum.
Sayın Saim'in Hakimlerin VİP olduğu görüşüne bir hukukçu olarak katılıyorum. Çünkü hükmü veren makam olduğu için yargıyı temsil adına yargılamanın sonucunda oluşan kararı veren ve açıklayan makamdır. Savcılık Makamı veya Avukatlık Makamı ondan daha az önemli bir makam olmadığı halde sırf yargıyı temsil adına hakimlik makamını VİP kabul etmekte bir sakınca görmemekteyim. Ancak bazı ceza hakimlerinin karar sürecinde meslektaş olarak gördükleri Savcıları karar verirken heyet tartışmalarına davet etmeleri Avukatları biraz ötelemelerinin getirdiği mesleki gerginlik sonucu tartışmalar bu noktalara gelmektedir.
Sözün özü herkes işgal ettiği makamı, mevkiyi, görevi ve deruhte ettiği görevi içine sindirmeli davranışlarını ona göre ayarlamalıdır. En önemli husus konumunu iyi bilip tevazuyu elden bırakmamaktır.
Hazımsızlıkla yapılan bütün davranışlar keskin tavırlar ile karşılanır.
|
|
 |
|
 |
|
 |
Alıntı: |
 |
|
|
 |
Yazan Av.Şehper Ferda DEMİREL |
 |
|
|
|
|
|
|
Böyle bir anda, "Bir saniye, sorun kalemde olmalı, müsaadenizle" diyerek, yeniden kapıdan geçmek de bir seçenek olamaz mıydı? Eminim sorun kalemde idiyse, kalemsiz bir geçiş, kimseyi üzmezdi, sayın yargıç dahil.
Kapıdan yeniden geçiş yapmak bir "geri adım" atmak değil ki.
Bir yargıç, bir gün karşısında "Senin uyguladığın yasayı ben çıkarıyorum!" diye ünleyen biriyle karşılaştığında; "Kurallar neyse onu uygulamak durumundayım" deme hak ve özgürlüğüne de bu şekilde sahip çıkmak zorunda kalamaz mı?
Saygılarımla.
|
|
 |
|
 |
|
Sayın Demirel sözümün sonundaki şimdi altını çizip kırmızıladığım husus bir çok soru ve sorunun temelli çözümüne yönelik sanıyorum.
İki tarafı dinleyerek hüküm vermek gerekir. Bir tarafta gazete haberi (gazetenin inanırlığını göz ardı etmeden) diğer tarafta Hakim'in açıklaması ve içindeki önemli unsur olan "ELLE ARAMA" noktası. Tabii kalemi bırakıp yeniden cihazdan geçmesi kurala en uygun ve konumuna göre en yakışıklı durumdu.
Ankara havaalanında cep telefonlarının da x-ray cihazından geçireleceği uygulaması yeni başladığı günlerde polis ile ve havaalanı yönetimi ile yapmış olduğum bir tartışmanın ardından bu gün bavul içinde olmayan (pardesü-ceket-kemer ve ceplerde bulunan eşyaların) eşyaların konulması için tahsis edilmiş plastik kutular hizmete girdi. O nedenle bazı olayları değerlendirken ilerideki getirilerini de düşünmek gerekli. Özellikle takıntım olan ELLE ARAMA noktasında bu tartışma ileride çok daha iyileşmelere sebep olur kanatindeyim. Ancak benim tartışmam basına yansımadı ve hiç bir kişi mağdur olmadı.
Başka önemli bir husus ise NE SÖYLEDİĞİNİZ DEĞİL NASIL SÖYLEDİĞİNİZİN ÖNEMLİ OLDUĞU.
Olayda mevkilerin ve bencilliklerin çekiştiği kesinlikle yadsınamaz diye düşünüyorum.