|
Meslektaşımın doğru yanıtına, aynı doğrultuda bir yargıtay kararı ekledim.
T.C. YARGITAY
14.Hukuk Dairesi
Esas: 2005/4137
Karar: 2005/9005
Karar Tarihi: 13.10.2005
ÖZET: Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Somut olayda; davalı vekili kabul beyanın feshi için Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/463 esasında kayıtlı davayı açtıklarını bildirdiğine ve o davada verilecek kararın eldeki davanın sonucunu etkileyeceği açık olduğuna göre, mahkemece taraflar arasında görülmekte olan 2003/463 sayılı dava sonucu beklenerek bundan sonra bir hüküm kurulması yerine, bu yön üzerinde durulmadan karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
(818 S. K. m. 213) (1086 S. K. m. 91, 92)
Dava: Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 24.5.1996 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davacı T. F.'ın davasının kabulüne, diğer davacıların davasının reddine dair verilen 30.9.2004 günlü hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Karar: Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davacılar Güzide, Turhan ve H. Nuran F.'ın davasının açılmamış sayılmasına, davalının davayı kabul etmiş olması nedeniyle davacı Turgut F.'ın davasının kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
Davalı vekili 8.10.2002 tarihli dilekçesi ile müvekkili İ. Öner'in payı yönünden davayı kabul ettiğini bildirmiş, daha sonraki aşamalarda ise dava dilekçesinde dava konusu olarak 296 numaralı parselin gösterildiğini sonra 330 parsel olarak düzeltildiğini, bu nedenle davanın 296 parsel hakkında imiş gibi yürütülmüş olmasının da bir sonucu olarak maddi yanılgıya düşülerek davanın kabul edilmiş olduğunun, bu kabul beyanının feshi için Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/463 esasında kayıtlı davayı açtıklarını belirterek bu davanın sonucunun beklenmesini istemiştir.
Feragat ve kabul kesin bir hükmün hukuki sonuçlarını doğurur. Ancak; hata, hile veya ikrah nedeniyle feragatin ve kabulün geçersiz olduğu aynı davada ileri sürülebileceği gibi bu beyanın feshi için ayrı bir dava da açılabilir.
Somut olayda; davalı vekili kabul beyanın feshi için Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/463 esasında kayıtlı davayı açtıklarını bildirdiğine ve o davada verilecek kararın eldeki davanın sonucunu etkileyeceği açık olduğuna göre, mahkemece taraflar arasında görülmekte olan 2003/463 sayılı dava sonucu beklenerek bundan sonra bir hüküm kurulması yerine, bu yön üzerinde durulmadan karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda yazılı nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 13.10.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.
Saygılarımla.
|