02-09-2008, 09:23
|
#6
|
|
Aynen bu şekilde görülmekte olan bir davamız var. Bono üzerinde davacı yanın imzası mevcut ancak kendileri okur-yazar olmadıklarından bahisle tarafımıza borçlu bulunmadıklarının tespitini istiyorlar. Oysa bu kişinin daha önce resmi kurumlar önünde atmış olduğu imzalar var. Hatta takibe konulmuş kendi imzasını taşıyan senetlerini tespit ettik, bunlarda ödeme dahi yapmış. Bu savunmalarımız doğrultusunda Mahkemece ara karar şu şekilde kuruldu; "davacının resmi dairelere imza atarak dilekçe verdiği anlaşıldığından ve senetteki imzayı da inkar etmediğinden, davacının okur yazar olup olmadığı konusunda araştırma yapılmasına yer olmadığına..."
Bir iki Yargıtay kararı alıntılayayım;
Yargıtay 19. HD.'nin 11.10.2004 tarihli 2004/1855 E.-2004/9931 K.sayılı kararı uyarınca; "... Başka resmi dairelerde de imzalarının bulunduğu dolayısıyla imza atma ve attığı imzanın sonuçlarını bilebilecek durumda olup resmi memurlar önünde de imza atabildiği ve senetteki imzaların da davacılara ait olup borcun ödendiğine ilişkin iddia ve delil bulunmadığından davanın reddine..." karar verilmiştir.
Bir de şu karardan yararlanabilirsiniz,
Yargıtay HGK 24.02.1993 t.li 1992/2-757 E.-1993/71 K. uyarınca;"... Okur yazar kabul edilmek için okul bitirip diplomalı olmak şart değildir. Böyle bir durumda, şahidin OKUMA YAZMA BİLMEDİĞİNİN AÇIK, SEÇİK ve DURAKSAMAYA YER VERMEYECEK BİÇİMDE kanıtlanması gerekir..."
Saygılarımla,
|