Merhaba!
Yaşadıklarımız kısmen aynı,
Karşılaştığımız olaylar...
Yaşamdaki serüvenlerimiz, acılarımız, sebeb-i göz yaşlarımız...
Çocukluğumuzun masumluklarını, yaşamımızın ilklerini, özgürlüğün sorumluluğa ve esarete galip geldiği anları, yanında olmaktan zevk duyduğumuz insanları, sevdiklerimizi özlüyoruz.
Ama O ANLARI MI O DÖNEMLERİ Mİ?
Siz o dönemleri hatırlayıp tekrar yaşamak istercesine tatlı bir tebessümle özlüyorsunuz kimi zaman; ben ise o anları, telafisi olmayan yanlışların, acıların, sindirilmişliklerin ve maddiyatçı insanların sahte gülüşlerinin gölgesinde; boğazımda bir yumrukla, "gözlerimde yitirilmiş yılların titrek ışığı"yla HER ZAMAN özlüyorum; çocukluğumda düşlediğim çocukluğu...
Yanlış anlamayın içimdeki nasırları bu kadar törpüleyebildim. Aslında biraz pesimist olmam ve aile yapımında etkisi oldu bunlara. Ben mi beceremedim mutlu olmayı? diye soruyorum bazen. Akabinde cevap: EVET ! HAYIR! dedim ya, pesimistim. Temayülüm EVET'ten yana.
Eğer insan kendi kaderinin ressamıysa " hayatta, silgi kullanılmadan yapılan bir resimse" hayıflanmanın anlami yok. Suçlu benim!
Ne geçmişi, ne de bazı anları özlüyorum. Neredesin
Nemom?
