 |
Alıntı: |
 |
|
|
 |
Yazan Derya Konak |
 |
|
|
|
|
|
|
Sayın Ege.
Milletvekilliği ile avukatlığı, hangi ölçüyle birbiriyle mukayese ettiğiniz inanılacak gibi değil.
Ben de sizin bu garip anlayışınıza teessüflerimi bildiririm.
|
|
 |
|
 |
|
Sayın Derya Konak,
Bu aşamadan sonra polemiğe gireceğimizin farkındayım.
ben de bazen inanmakta zorluk çekiyorum düşüncelerinize ve "sınıf" yapılandırmanıza.
aşağıdaki beyanınızda bana olan sorunuzun ölçüsü var ama,
kısaca ve özetle;
bir hanım kızımız da sizin gibi düşünmüştü.
"dağdaki çobanla benim oyum aynı olamaz" diyerek.
Baro başkanlarını "meslekdaşlarının sözcüsü" konumundaki kişilerdir diyerek seçeriz biz.
milletvekillerini de aynı mantıkla seçebilmeyi başardığımızda,meclisimiz tarihindeki ilkokul mezunu
1.sınıf vatandaşları da yaratmamış olacağımızdan eminim.
Diplomatik pasaport dışında emekli olduktan sonra bile kullanabildikleri bir takım "önemli şahsiyet" renkleri de sadece bizde uygulanıyor bildiğim kadarı ile.
Bize de bu renkleri mavi-yeşil ve hatta mümkünse mor olanını da yapmak düşüyor

.
 |
Alıntı: |
 |
|
|
 |
Yazan Derya Konak |
 |
|
|
|
|
|
|
Sayın Karaca.
Bir yıllık avukat ile İstanbul Barosu Başkanlığına lâyık görülüp seçilmiş bir avukat arasında ise,dağlar kadar fark olması gerektiğini akl-ı selim sahibi herkes rahatlıkla anlayabilir.
Saygılarımla.
|
|
 |
|
 |
|