Mesajı Okuyun
Old 05-06-2008, 21:09   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Eşya Hukukunda "İktisabın sübutu" şeklinde bir dava şekli yoktur. Teker teker araştımadım ama TMK.da da bu şekilde bir anlatım mevcut değidir. Aşağıdaki Yargıtay kararında iktisabın sübutu sözlerinin " tescil" anlamına geldiği açıklanmaktadır.

Somut olayda ; ortada zaten bir tescil davası varken , davanın aynı anlama gelen iktisabın sübutuna dönüştürülmesi anlamsız olur. Bu nedenle bunun ne anlama geldiğini bu sözleri kullanan tarafın açıklaması gerekir.

Şöyle bir durum olabilir; taşınmaz kamulaştırılmış olabiir. Fakat mülkiyet ihtilaflıdır. Davacının üzerinde tapu kaydı yoktur . Bu durumda mülkiyet idareye geçmiş olacağından tescil istenemez,onun yerine kamulaştırmadan önce mülkiyetin davacıya aidiyetinin tespitine veya aşağıdaki kararda geçtiği gibi:davacılar lehine kazanma koşullarını oluştuğuna karar verilmesi istenir.Somut olayda böyle bir durum olabilir . Davacı bu sözleri kullanacağı yerde yanlışlıkla iktisabın sübutu demiş olabilir. Fakat bu sözlerin açıklanması ve düzeltilmesi gerekir diye düşünüyorum.

Saygılarımla.


T.C.
YARGITAY

20. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/5727

K. 2003/7099

T. 14.10.2003

DAVA : Taraflar arasındaki tescil (iktisabın sübutu) davasının yapılan duruşması sonunda, davanın kısmen kabulü yolunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine ve Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 28.01.2003 tarihli bozma kararında özetle: Hükme esas alınan uzman orman bilirkişi raporunun kendi içinde çelişkili olduğu; bundan ayrı, yerel bilirkişi ve özellikle tanık anlatımlarının yeterli olmadığı açıklandıktan sonra, üç uzman orman bilirkişi eşliğinde memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğraflarının usulünce uygulanması, yerel bilirkişi ve tanıkların yeniden dinlenerek zilyetliğin duraksamaya yer vermeyecek biçimde kanıtlanması gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulüne ve dava konusu taşınmazın P/2 ile işaretli 10958.67 m2 ve P/2 ile işaretli 5019,06 m2 bölümlerinin payları oranında davacılar adına tesciline, kamu yararı kararı alınarak fiilen elkonulan kırmızı ile boyalı 1369.19 m2 bölümde davacıların iktisaplarının sübutuna karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tescil (iktisabın sübutu) niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu ve genel arazi kadastrosu yapılmamıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve uzman bilirkişi raporuna göre, mahkemece davanın kısmen kabulü yolunda kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, kabule karar verilen kesimle ilgili olarak iktisabın sübutuna cümlesi tescil anlamına geleceği için yerinde görülmemişse de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hüküm fıkrasında yer alan iktisabın sübutuna cümlesi kaldırılarak; bunun yerine davacılar lehine kazanma koşullarının oluştuğuna cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün H.U.M.Y.nın 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının Karayolları Genel Müdürlüğüne yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, 14/10/2003 günü oybirliği ile karar verildi.