Merhaba,
Bir Türk bayan, mütekabiliyetin kabul edildiği bir ülke vatandaşı ile evleniyor.

Evlilik gerçekte, kadının o ülkeye yerleşmesi amacı ile yapılmış. Daha önceden kadının o yabancı ülkede bulunan akrabaları vasıtası ile iki taraf anlaşmış, erkek annesi ile Türkiye'ye gelmiş. Tanışıp aşık olmuş ve hemen evlenmişler ve daha sonra da işlemler tamamlanınca kadın da eşinin yanına gidecek ve düğün de yurt dışında olacak şeklinde bir plan yapmışlar. Erkeğin 7 günlük Türkiye'de bulunduğu sürede evlilik gerçekleşmiş, hatta aile ile birlikte topluca yemek yenip resimler çektirilmiştir.

Erkek ülkesine dönmüş, eşinin yanına gelmesi işlemlerine başlamıştır.

Ancak, erkeğin dayısı, daha önceki yıllarda erkek ve annesi için (zannedersem bizim vesayet müessesesinin biraz daha hafifi bir şekilde) bu kişilerin başkaları tarafından çok çabuk etki altına alınabildikleri gerekçesi ile bir mahkeme kararı aldırmış ve buna dayanarak, bu evliliğin gerçek bir evlilik olamayacağı, bu kişinin çok çabuk kandırılabileceği, evliliğin oturma izni amaçlı ve tarafların bir araya gelmemiş olması nedeni ile hükümsüz olması gerektiği şeklinde bir dava açmıştır.

Sonuçta yapılan yargılamada olaylar incelenmiş ( kadın ve erkeğin biz gerçekten aşık olduk şeklindeki beyanlarına rağmen ) ve erkeğin evlilik yeterliliğine sahip olup olmadığı incelemesine girmeye gerek duyulmadan öncelikle evliliğin evlilik birliğini kurma amaçlı olmayıp o ülkede oturum ve çalışma izni temini amaçlı olması nedeni ile evlilik hükümsüz kılınmıştır.

Arkadaşlar, ben bu kararın tenfizinin istenmesi ya da tenfizin mümkün olmayıp yeniden boşanma davası açılması konusunda tereddüte düştüm. Ben tenfizin değil boşanmanın istenmesi gerektiğini düşünüyorum ama tenfiz de olabilir diyen meslektaşlarım var.

Bu konudaki bilgi ve düşüncelerinizi gerekçeleri ile birlikte benimle paylaşırsanız sevinirim. İyi çalışmalar.