Mesajı Okuyun
Old 11-04-2008, 11:27   #11
HÜLYA ÖZDEMİR

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

17. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/588

K. 2006/1395

T. 27.2.2006

• TAZMİNAT DAVASI ( Trafik Kazası Sonucu Araçta Oluşan Hasar-Değer Kaybı ve Araç Mahrumiyeti Bedellerinin İstenilmesi )

• KESİN SÜRE ( Davalı Tarafa Tanığın Adresini Bildirmesi için Kesin Mehil Verilmeden ve Vazgeçme Beyanı Alınmadan Tanığın Dinlenmesinden Vazgeçilmesinin Usul ve Yasaya Aykırı Olması )

• DAVALI SIFATININ BELİRLENMESİ ( Aracın Adına Kayıtlı Olduğu Davalı Şirket ile Benzer Unvanı Taşıyan Şirketin Ticaret Sicil Memurluğundan Kayıtları İstenmek Suretiyle Davanın Doğru Tarafa Yöneltilip Yöneltilmediğinin Araştırılması )

• TANIĞIN DİNLENMESİNDEN VAZGEÇİLMESİ ( Tanığın Adresini Bildirmesi için Davalıya Kesin Süre Verilmeden ve Vazgeçme Beyanı Alınmadan Tanığın Dinlenmesinden Vazgeçilmesinin Hatalı Olması )

1086/m.250,251


ÖZET : Davacının, davalı şirkete ait aracın kendi aracına çarptığı iddiasıyla araç mahrumiyeti, hasar ve değer kaybının olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep ettiği tazminat davasında mahkemece, aracın adına kayıtlı olduğu davalı şirket ile benzer unvanı taşıyan şirketin Ticaret Sicil Memurluğundan kayıtları istenmek suretiyle davanın doğru tarafa yöneltilip yöneltilmediği tespit edilmeli, sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece, tanığının adresini bildirmesi için davalıya kesin süre verilmeden ve vazgeçme beyanı alınmadan tanığın dinlenmesinden vazgeçilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalılardan A. A.Ş.'ne ait M.A.'nın sevk ve idaresindeki 34 CDY 20 plakalı araçla müvekkiline ait 06 ANL 42 plakalı aracına çarptığını belirterek hasar, değer kaybı ve araç mahrumiyeti olarak toplam 17.699 YTL.'si tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılar vekili, kusur oranı ve hasar miktarını kabul etmediklerini belirterek davanın A.O. Sigorta Şirketine ihbarı ile reddini savunmuştur.
İhbar olunan sigorta şirketi davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller, benimsenen bilirkişi raporu gereğince davanın kısmen kabulü ile 9.000 YTL.'si tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Mahkemece, toplanıp değerlendirilen delillere, özellikle oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Kadıköy Trafik Tescil Büro Amirliğinin 25.5.2004 tarihli yazısından ve poliçe kapsamlarından kazaya karışan 34 CDY 20 plakalı aracın A. Çelik San. ve Tic. A.Ş. adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, Ticaret Sicil Memurluğundan kayıt maliki şirket ile davalı A. Çakmak ve Traş Bıçakları A.Ş.'nin kayıtları istenerek gerçek araç malikinin tespiti ile davalı şirketin gerçek hasım olup olmadığı, bu şirketlerin birbiriyle ilgisi bulunup bulunmadığının, şirketlerden birinin unvan değişikliği yaparak diğerinin unvanını alıp almadığının belirlenmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm kurulması isabetli görülmemiştir.
3- Kabule göre de, davalılar vekiline tanık olarak bildirdiği N.K.'nin adresini bildirmesi için kesin süre verilmeden ve bu konuda vazgeçme beyanı alınmadan tanığın dinlenmesinden usul hükümlerine aykırı olarak vazgeçilmesi isabetli görülmemiştir. Kazanın yaralamalı olduğu anlaşılmakla hazırlık evrakları, dava açılmış ise dava dosyası celpedilerek mahallinde keşif yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm verilmesi isabetli değildir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) ve ( 3 ) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle usul ve kanuna uygun bulunmayan hükmün temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine 27.2.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

8. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/1584

K. 2005/2101

T. 17.3.2005

• TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI ( Kazandırıcı Zamanaşımı Zilyetliğine Dayalı Olarak )

• YAYLAK SAYILAN YERLERİN KAZANILMASI ( Bu Tür Olan Yerlerin Zilyetlik Yoluyla Kazanılmasının Mümkün Olmaması )

• ZİLYETLİK YOLUYLA İKTİSAP ( Yaylak Olan Bir Yerin Zilyetlik Yoluyla Edinilmesinin Mümkün Olmaması )

• TANIK DELİLİ ( Tanıkların Dinlenilmesinden Vazgeçilmediğine Göre Savunma Doğrultusunda Çağrılıp Dinlenilmelerinin Gerekmesi )

4721/m.713


ÖZET : Mahkemece dava konusu parselin davacıya geçiş sebebi üzerinde durulmamıştır. Bu hususun araştırılması, miras yolu ile geçmiş olupta taksim hususu ileri sürülmediğine ve yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından da ifade edilmediğine göre öncelikle dava koşulunun gözetilmesi ve yerine getirilmesi gerekir. Yaylak olan bir yerin zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir.
DAVA : Nusret Seğmenoğlu ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Kozan 1. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 19.11.2004 gün ve 156/496 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle 142 ada 245 parselin Hazine üzerindeki tapu kaydının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu yerin zilyetlikle kazanılamayacak orman toprağı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
209 m2 yüzölçümlü dava konusu parsele ait kadastro tutanağında, Mustafa Seybel'in kullanımında olduğu, belge ibraz edilmemesi ve zilyetliğinin tam olarak belirlenmemesi nedeni ile 21.09.1999 tarihinde ahşap ev cinsi ile Hazine adına tespit edilmiştir.
Davacı bu yerin babası tarafından kendisine verildiğini bildirmiş, eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Mahkemece dava konusu parselin davacıya geçiş sebebi üzerinde durulmamıştır. Bu hususun araştırılması, miras yolu ile geçmiş olupta taksim hususu ileri sürülmediğine ve yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından da ifade edilmediğine göre öncelikle dava koşulunun gözetilmesi ve yerine getirilmesi gerekir.
Davalı Hazine vekili, taşınmazın orman olduğunu ileri sürmüş, 24.06.2004 günlü liste ile tanıklarını mahkemeye sunmuştur. Mahkemece Hazine'nin tanıkları dinlenilmemiştir. Tanıkların dinlenilmesinden vazgeçilmediğine göre savunma doğrultusunda çağrılıp dinlenilmeleri gerekir. Bundan ayrı taşınmazın orman olduğu ileri sürüldüğü, paftaya göre sınırında yer alan 236 parselin kadastro tutanağında 1995 yılında bu yerde yetkili orman kadastro komisyonlarınca orman sınırlama çalışmalarının yapıldığı açıklandığı halde taşınmazın niteliği belirlenmeden davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Hazine vekili temyiz dilekçesinde taşınmazın yaylak olduğunu da ileri sürmüştür. Yaylak olan bir yerin zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Tüm bu açıklamalar gözönünde tutularak elbirliği mülkiyet durumu söz konusu ise dava koşulunun yerine getirilmesi, ondan sonra iptal ve tescil konusu taşınmazın orman ve yaylak sayılan yerlerden olup olmadığının yöntemine uygun bir biçimde araştırılıp belirlenmesi, ondan sonra uyuşmazlık hakkında hüküm kurulması gerekir.
SONUÇ : Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17.03.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/8501

K. 2005/9022

T. 13.6.2005

• TANIKTAN VAZGEÇME ( Davacının Dinlenmesinden Açıkça Vazgeçmediği - Eksik İnceleme İle Karar Verilmesinin Doğru Bulunmadığı )

• EKSİK İNCELEME ( İle Karar Verilmesinin Doğru Bulunmadığı - Davacının Tanığının Dinlenmesinden Açıkça Vazgeçmediği Halde Dinlenilmemesi )

• TANIK DİNLENİLMESİ ( Davacının Tanığının Dinlenmesinden Açıkça Vazgeçmediği Halde Dinlenilmemesi - Eksik İnceleme/Bozma Nedeni )

1086/m. 253


ÖZET : Davacı, tanığının dinlenmesinden açıkça vazgeçmediği halde, bu tanık dinlenmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı; tanığı S. K.'nın dinlenmesinden açıkça vazgeçmediği halde bu tanık dinlenmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır. ( H.U.M.K. mad.253-274 )
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.06.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/113

K. 2005/3491

T. 8.3.2005

• TANIK DİNLENMESİ ( Davalı Kocanın Tanıkların Dinlenmesinden Açıkça Vazgeçmediği Halde Tanıklar Dinlenmeksizin Karar Verilmesinin İsabetsiz Olduğu )

• VAZGEÇME ( Davalı Kocanın Tanıkların Dinlenmesinden Açıkça Vazgeçmediği Halde Tanıklar Dinlenmeksizin Karar Verilmesinin İsabetsiz Olduğu )

1086/m.253


DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün duruşmalı temyiz eden Erol Mançuhan ile vekili Av. Mustafa Güleç geldiler.
Temyiz eden karşı taraf tebligata rağmen gelmedi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davalı kocanın; tanıklar Derya ve Şükrü’nün dinlenmesinden açıkça bir vazgeçmesi bulunmadığı halde bu tanıklar dinlenmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. ( HUMK. md 253 ve devamı )
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.03.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/4522

K. 2003/10139

T. 17.9.2003

• AYNEN İADE VEYA BEDELİN TAZMİNİ DAVASI ( Tarafların Kanıtlarının Tamamı Toplanmadan Eksik İnceleme İle Karar Verilememesi )

• TANIK DİNLENMESİNDEN VAZGEÇME ( Davalının Vazgeçtiği Tanık İçin Davacıya Vazgeçmeyi Kabul Edip Etmediği Hususunun Sorulmamasının Usul Hükümlerine Aykırı Olması )

• KANITLARIN TOPLANMASI ( Davalı Tanıkları Dinlenerek ve Davacıya Yemin Kanıtına Dayanma Hakkı Hatırlatılarak Kanıtların Tamamı Toplanması ve Buna Göre Karar Verilmesinin Gerekmesi )

• MAHKEMENİN TANIK DİNLENMESİNDEN VAZGEÇMESİ ( Dosyadaki Kanıtlar İtibari İle Mahkemenin Yeterli Gerekçe Göstermeden Tanık Dinlenmesinden Re'sen Vazgeçmesinin Doğru Olmaması )

818/m.43

1086/m.179


ÖZET: Dosyadaki kanıtlar itibari ile mahkemenin yeterli gerekçe göstermeden tanık dinlenmesinden re'sen vazgeçmesi doğru olmadığı gibi, davalının vazgeçtiği tanık için davacıya vazgeçmeyi kabul edip-etmediği hususunun sorulmaması da usul hükümlerine aykırıdır. Ayrıca davacı tüm kanıtlar yanında yeminede dayanmıştır.
Şu durumda mahkemece yapılacak iş, davalı tanıkları dinlenmeli ve gerekirse davacıya yemin kanıtına dayanma hakkı hatırlatılmalıdır. Tarafların kanıtlarının tamamı toplanmadan, eksik inceleme ile karar verilmiş olduğundan karar bozulmalıdır.
DAVA : Davacı Şaziye vekili tarafından, davalılar Cafer ve Elveda aleyhine 19/4/2002 gününde verilen dilekçe ile ziynet eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmazsa bedellerinin tazimininin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 23/10/2002 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR : Davacı, davalıların elinde bulunan ziynet eşyalarının aynen veya olmadığı takdirde bedellerinin hüküm altına alınmasını istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı dava dilekçesinde tanıkların açıklamasına, bilirkişi raporuna ve yemin deliline dayanmıştır. Yargılamanın devam ettiği aşamada taraflar tanıklarını göstermişlerdir. Davalı tarafından gösterilen tanıklardan İbrahim'in dinlenilmesinden davalının istemi üzerine vazgeçilmiş, diğer tanık Muharrem'in ise mahkemece re'sen dinlenmemesine karar verilmiştir. Dosyadaki kanıtlar itibari ile mahkemenin yeterli gerekçe göstermeden tanık dinlenmesinden re'sen vazgeçmesi doğru olmadığı gibi, davalının vazgeçtiği tanık için davacıya vazgeçmeyi kabul edip-etmediği hususunun sorulmaması da usul hükümlerine aykırıdır. Ayrıca davacı tüm kanıtlar yanında yeminede dayanmıştır.
Şu durumda mahkemece yapılacak iş, davalı tanıkları dinlenmeli ve gerekirse davacıya yemin kanıtına dayanma hakkı hatırlatılmalıdır. Tarafların kanıtlarının tamamı toplanmadan, eksik inceleme ile karar verilmiş olduğundan karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 17.9.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1999/8-257

K. 1999/266

T. 5.5.1999

• TANIK DİNLETİLMESİNDEN VAZGEÇME ( Tanıklar Dinlenmeden Karar Verilebilmesi )

• TANIKLAR DİNLENMEDEN KARAR VERİLMESİ ( Taraf Usulüne Uygun Beyanıyla Tanık Dinlemekten Vazgeçmişse )

1086/m.274,414


ÖZET : Davalı tanıkların dinlenilmesinden vazgeçtiğinden daha önce bildirdiği tanıklar dinlenilmeden karar verilmesi doğrudur.
DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Akören Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 28.11.1997 gün ve 1997/44-56 sayılı kararın incelenmesi davalı K.Ç. tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi`nin 15.10.1998 gün ve 1998/787-10357 sayılı ilamı ile; "... Dava konusu 397 ada 186 parsele ilişkin hüküm bölümü davalı K.Ç. tarafından temyiz edilmiştir. Davalı K. 19.10.1997 havale tarihli dilekçe ile tanıklarını mahkemeye bildirmiştir. Mahkemece davalının gösterdiği tanıklar dinlenilmeden, davacı tanıklarının sözlerine dayanılarak hüküm kurulmuştur. Uyuşmazlık hakkında hüküm kurulması için iddia ve savunmaya ilişkin tüm delillerin toplanması ve birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece davalının tanıkları dinlenilmeden davanın kabulüne karar verilmiş olması yasaya aykırıdır. Davalı K.Ç.`nin temyiz itirazlarının kabulü ile 397 ada 186 parsele ilişkin hüküm bölümünün BOZULMASINA..." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz eden: Davalı K.Ç.

KARAR : Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verdiği karar; Özel Dairece davalı K.Ç.`nin bildirdiği tanıkların dinlenilmeden hüküm verilmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
Oysa davalı K. daha önce bildirdiği tanıkların dinlenilmesinden 5.11.1997 günlü oturumda usulüne uygun beyanı ile vazgeçmiştir.
Bu nedenle yerel mahkemenin davalı K.`nin bildirdiği tanıkların dinlenilmesine gerek olmadığı yolundaki direnmesi yerindedir.
İşin esasına ilişkin temyiz itirazları Özel Daire tarafından incelenmediğinden dosya dairesine gönderilmelidir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan, işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 8. Hukuk Dairesi`ne gönderilmesine, 5.5.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1997/9-353

K. 1997/501

T. 4.6.1997

• TAZMİNAT DAVASI ( İşyerinden İzin Alarak Ayrılan İşçinin İzin Dönüşünde İşe Alınmadığı İddiasında Bulunması )

• TANIK DİNLETMEDEN VAZGEÇME ( Davalı Beyanının Usulen İmzası İle Tasdik Ettirilmemiş Olmasının Hatalı Olması )

• FESİH ( İşyerini Terk Nedeniyle Yapıldığının İleri Sürülmesi )

• İŞYERİNİ TERK NEDENİYLE YAPILDIĞI İLERİ SÜRÜLEN FESİH ( Tutanakta İmzası Olan Kişilerin Dinlenmesi )

• TAZMİNAT DAVASI ( Davalı Vekilinin Yargılama Sırasında Diğer Tanığın Dinlenmesinden Vazgeçtiği Yönündeki Beyanı )

• DAVALI VEKİLİ ( Yargılama Sırasında Diğer Tanığın Dinlenmesinden Vazgeçtiği Yönündeki Beyanı )

• USULEN İMZA TASDİKİNİN OLMAMASI ( Davalı Vekilinin Yargılama Sırasında Diğer Tanığın Dinlenmesinden Vazgeçtiği Yönündeki Beyanında )

• İMZANIN TASDİK ETTİRİLMEMESİ ( Dava Sırasında Vekilin Beyanı )

1086/m.151/son


ÖZET : Dosyada mevcut tutanaktaki kişilerin dinlenilmesi gerekir. Bu şahıslar dinlenmeden hüküm kurulması hatalıdır. Davalı vekilinin diğer tanığın dinlenmesinden vazgeçtiği şeklindeki beyanının usulen imzası ile tasdik ettirilmemiş olması hatalıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 9. İş Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 11.6.1996 tarih ve 1995/1915 E., 1996/628 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 14.1.1997 tarih ve 1996/16828 E., 1997/59 K. sayılı ilamı ile; ( ... Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının işyerinden izin alarak ayrıldığı ve 21 gün sonra işyerine döndüğü konusunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Davacı işçi 21 gün izin aldığını, izin dönüşü işe başlatılmadığını iddia etmekte davalı ise, cevap dilekçesinde önce çalışma süresine göre 12 günlük iznin söz konusu olduğu üzerinde durmakta, sonra da davacının 1.5.1995 tarihinde işyerine gelerek işten ayrılmak istediğini beyan ettiğini, bu hususun şirket müdürünce tutanakla tespit edildiğini savunmaktadır. Görüldüğü üzere savunma izin süresinin aşılması olgusuna değil, terke dayanmaktadır. Dosya içinde savunmada dayanılan tutanakta mevcut olup, içeriği "2.10.1990 tarihinden bu tarafa çalışmakta olan işyeri personeli Ç., 1.5.1995 tarihinde otele gelerek H. Ç.ye market aldığını, artık çalışmak istemediğini söyleyip ayrılmıştır" biçimindedir. Bu tutanak mümziilerinden E. A. davalı tanığı olarak dinlenmiştir. Gerçek durumun anlaşılabilmesi için, tutanakta imzaları bulunan diğer kişilerin de dinlenmesi gerekir. Bu hususlar üzerinde durulmadan hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ile isteklerin hüküm altına alınmış olması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere, özellikle davalı vekilinin 7.11.1995 tarihli oturumdaki diğer tanığın dinlenmesinden vazgeçtiği şeklindeki beyanının HUMK'nin 151/son maddesi uyarınca usulen imzası ile tasdik ettirilmemiş bulunmasına göre, Hukuk Genel kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nin 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 4.6.1997 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

T.C.

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/12772

K. 2004/2679

T. 18.2.2004

• İHBAR VE KIDEM TAZMİNATI TALEBİ ( Davalının Ödediğine İlişkin İbraz Ettiği Makbuzun İncelenmesi Gereği )

• MAKBUZ İBRAZ EDEN DAVALI ( Ödeme Yapıldığına İlişkin Makbuzun İncelenmesi Gereği - Kıdem Tazminatı Talebi )

• ÖDEME İTİRAZI ( Kıdem Tazminatı Talebi - İbraz Edilen Makbuzun İncelenmesi Gereği )

• TANIK DİNLETMEKTEN FERAGAT ( Mahkemece Buna Rağmen Davacıya Tanıklarını Hazır Etmesi İçin Verilen Kesin Mehlin Geçersizliği )

• KESİN MEHLİN GEÇERSİZLİĞİ ( Tanıklarını Dinletmeyeceğini Beyan Ettiği Halde Davacıya Tanıklarını Hazır Etmesi İçin Tanınan )


ÖZET : Davalı alacakları ödediğine ilişkin makbuz ibraz etmiş olup mahkemece bu husus yeterince irdelenmediği gibi kararda da bu ödeme belgesinden hiç sözedilmemiştir. Bu belge davacıya gösterilip gerekirse okunaklı bir örneği veya aslı sağlanıp sonucuna göre bir değerlendirmeye tabi tutularak karar verilmesi gerekir.
DAVA : Davacı, kıdem ve ihbar tazminatı ile TİS farkı alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1. Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Davacının davalı işyerinden haklı neden olmadan işverence iş sözleşmesi feshedilmek suretiyle çıkarıldığı, dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmıştır. Mahkemece ihbar ve kıdem tazminatının tahsiline karar verilmiştir.
3. Davacı 10.06.2002 tarihli celsede tanık dinletmeyeceğini açıkça beyan ettiğinden kendisine tanıklarını hazır etmesi konusunda verilen esasen usulüne uygun bulunmayan kesin mehile uyulmamış olmamasının esasa etkili olmadığı görülmüştür.
4. Davalı alacakları ödediğine ilişkin makbuz ibraz etmiş olup mahkemece bu husus yeterince irdelenmediği gibi kararda da bu ödeme belgesinden hiç sözedilmemiştir. Bu belge davacıya gösterilip gerekirse okunaklı bir örneği veya aslı sağlanıp sonucuna göre bir değerlendirmeye tabi tutularak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepte BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.02.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/8943

K. 2003/12963

T. 7.10.2003

• BOŞANMA DAVASI ( Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsıldığının Sabit Olması Gereği - Tanık Beyanlarında Geçen Olaylardan Sonra Evlilik Birliği Devam Ettiğinden Bu Olgunun Sabit Olmadığının Kabulü Gereği )

• EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI ( Ortak Hayatın Eşlerden Beklenemeyecek Derecede Temelinden Sarsılması - Sebep ve Saik Açıklamayan ve İnandırıcı Olmaktan Uzak Tanık Beyanlarına Dayanarak Karar Verilmesinin Yasaya Aykırı Olduğu )

• TANIK LİSTESİ ( Tanık İkame Edecek Tarafın Bunların İsim ve Adreslerini İçeren Listeyi Mahkemeye Vermesi Gereği - Tanık Listesinde Gösterilmeyen Tanıklardan Başka Tanık Dinlenemeyeceği ve İkinci Bir Tanık Listesi Verilemeyeceği )

• AİLE MAHKEMESİ ( Medeni Kanunun İkinci Kitabından Kaynaklanan Bütün Davaların Aile Mahkemesinde Görüleceği - Karar Bozulmakla Sonuçlanmamış Hale Geldiğinden İşin Görev Yönünden Tetkiki Gereği )

1086/m. 274

4721/m. 166


ÖZET : Tanık ikame edecek kimse öncelikle bunların isim ve adreslerini içeren listeyi mahkemeye vermek zorundadır. Bu listede gösterilmeyen kimseler dinlenemez ve 2. bir liste verilemez.
Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekir.
DAVA VE KARAR : 1-Tanık ikame edecek kimse öncelikle bunların isim ve adreslerini içeren listeyi mahkemeye vermek zorundadır. Bu listede gösterilmeyen kimseler dinlenemez ve 2. bir liste verilemez. ( HUMK.md.274 )Bu nedenle tanık Gülfer A...'ın beyanları hükme esas alınamaz. Diğer taraftan tanık Metin Ö...' in beyanlarından geçen olaylardan sonra evlilik birliği devam etmiştir. Bu olaylarda nazara alınamaz. Terk nedenine dayalı bir dava bulunmamaktadır.
Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşü1erek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
2- 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4/1 maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından ( MK. md. 118-494 )kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını, geçici 1.maddesi de; sonuçlanmamış davaların yetkili ve görevli aile mahkemesine devredileceğini hükme bağlamıştır. Karar bozulmakla sonuçlanmamış hale gelmiştir. Bu açıklama karşısında işin görev yönünün de düşünülmesi zorunludur.
SONUÇ : Hükmün yukarıda 1.bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışındaki sair hususların incelenmesine yer olmadığına, duruşma: olunan 275.000.000 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 07.10.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

8. HUKUK DAİRESİ

E. 1999/8231

K. 2000/1962

T. 7.3.2000

• İKİNCİ TANIK LİSTESİ VERME YASAĞI ( Kamu Düzeniyle İlgili Olması )

• TANIK LİSTESİNDE GÖSTERİLMEYEN KİMSELER ( Tanık Olarak Dinlenemeyecekleri )

• TANIK LİSTESİ ( Bir Tanık Listesi Verildikten Sonra İkinci Bir Listenin Verilemeyeceği )

1086/m.274


ÖZET : Bir olay hakkında tanık listesi verildikten sonra bu tanık listesinde gösterilmeyen kimseler tanık olarak dinlenemez ve ikinci bir tanık listesi de verilemez.
DAVA : C. ve müşterekleri ile C. dahili davalılar S. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Malatya-Kale Asliye Hukuk Hakimliği`nden verilen 7.7.1999 gün ve 5/37 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtayca incelenmesi davacılar C. ve müşterekleri vekili tarafından istenilmekle isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Mahkemece bozma ilamına uyulduğu hale gerekleri usul hükmüne uygun olarak yerine getirilmemiştir. Daire bozma kararında yapılan zilyedlik araştırması yetersiz olduğu açıklanarak yeniden zilyedlik yönünden araştırma yapılması gereği üzerinde durulmuş ve araştırılacak hususlar da açıklanmıştır. Mahkemece bozmaya uyulmuş, yeniden keşif yapılmış, ancak, keşifte dinlenen taraf tanıkları usul hükmüne aykırı olarak davacılar yönünden eski tanıklar dinlenmek suretiyle araştırma yapılmamış davacı taraftan yeniden tanık listesi istenmiştir. Yeniden tanık listesi istenme olayı davalılar yönünden usule aykırı değildir. Zira; davalılar, bozmadan önce herhangi bir şekilde tanık listesi vermemişlerdir. Mahkemece de, davalı tarafa tanık listesi verilmesi yönünde mehil veya kesin mehil verilmemiş ve davalılar yönünden delilleri hasrettirilmemiştir. Bu bakımdan bozmadan sonra davalı tarafın tanık listesi vermiş olmasında ve bu tanıkların dinlenmesinde usule aykırı bir husus yoktur. Ne var ki, davacı tarafı bozmadan önce 5.5.1988 havale tarihli dilekçeleriyle üç kişilik tanık listesi vermişlerdir. Bunlardan H. bozmadan önce dinlenmiştir. Diğer tanıklar, ne bozmadan önce ne de bozmadan sonra dinlenmemişler, bozmadan sonra davacı taraf beş kişilik yeni bir tanık listesi vermiştir. Bu yeni listedeki tanıklar HUMK.nun 274. maddesi hükmüne aykırı olarak dinlenmiştir. Zira, bir olay hakkında tanık listesi verildikten sonra bu tanık listesinde gösterilmeyen kimseler açıklanan Yasa hükmüne göre tanık olarak dinlenemez ve ikinci bir tanık listesi de verilemez. İkinci tanık listesi verme yasağı kamu düzeni ile ilgilidir. Çünkü bu Yasa yargılamanın sürüncemede bırakılmasını önlemek ve mahkemelerin işini azaltmak için çıkarılmıştır. Bu nedenle karşı taraf ikinci bir tanık listesi verilmesine muvafakat etse dahi mahkeme ikinci tanık listesindeki tanıkları dinleyemez ( HGK 15.5.1963 T. 5/11-16 ) HUMK.nun 274. maddesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun açıklanan içtihadında belirtilen ikinci liste yasağına rağmen yeniden tanık dinlemek suretiyle bozma kararında açıklanan hususlarda araştırma yapılması isabetsizdir. Mahkemece yapılacak iş; davacı taraf bozmadan önceki listede vermiş olduğu ve dinlenmeyen tanıkların dinlenmesinden vazgeçmediğine göre 5.5.1988 havale tarihli dilekçedeki davacı tanıkların bozma ilamında belirtildiği ve taraf iddia ve savunmalarına uygun şekilde dinlenerek soncuna göre karar vermekten ibarettir. Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 7.3.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2001/9825

K. 2001/13056

T. 2.10.2001

• TANIK LİSTESİNDE GÖSTERİLMEYEN KİŞİNİN DİNLENMESİ ( Beyanının Dikkate Alınmayacağı )

• KOCANIN KADINI DÖVMESİ ( Manevi Tazminat-Şahsiyet Haklarının Ağır Şekilde İhlali-Boşanma )

• BOŞANMA ( Manevi Tazminat-Kocanın Kadını Dövmesi-Mallara Katkı Nedeniyle Tazminatın Nisbi Harca Tabi Olması )

• MANEVİ TAZMİNAT ( Boşanma-Kocanın Kadını Dövmesi )

• NİSBİ HARÇ ( Mallara Katkı Nedeniyle Tazminat )

• MALLARA KATKI NEDENİYLE TAZMİNAT ( Nisbi Harç-Boşanma-Ziynetlerin Satılıp Araba Alınması )

• ZİYNETLERİN SATILIP ARABA ALINMASI ( Boşanma )

• İŞTİRAK NAFAKASI ( Tarafların Sosyal ve Ekonomik Durumları ve Günün Ekonomik Şartlarının Göz Önünde Bulundurulması )

1086/m.274

743/m.143


ÖZET : Tanık listesinde gösterilmemiş olan kimseler şahit olarak istima olunamaz ve ikinci bir liste verilemez. İlk listede bulunmayan tanık dinlense de ifadesi dikkate alınamayacağından diğer delillere göre kadının kusuru sabit olmayıp kocanın boşanma davasının reddi gerekir. Kocanın kadını dövdüğü anlaşılmaktadır. Bu hal kadının şahsiyet haklarını ağır şekilde rencide eder, uygun bir miktar manevi tazminat verilmesi gerekir. Ayrıca mallara katkı nedeniyle tazminat, boşanmanın feri olmayıp nisbi harca tabidir. Harcın yatırılıp dava sabit görüldüğüne göre verilen tazminata dava tarihinden faiz yürütülmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyizen murafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün temyiz eden Lütfiye Taşkıran vekili Av. Kemal Eldemir ve karşı taraf Efe Taşkıran geldi. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle kadın çalışmakta olup boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği kabul edilemeyeceğinden aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2 - Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 274. maddesi gereğince 2 tanık listesi verilemez. Bu sebeple ilk listede bulunmayan tanık Arife dinlense de ifadesi dikkate alınamayacağından diğer delillere göre kadının kusuru sabit olmayıp kocanın boşanma davasının reddi gerekirken her iki davanın kabulü doğru değildir.
3 - Kocanın kadını dövdüğü anlaşılmaktadır. Bu hal kadının şahsiyet haklarını ağır şekilde rencide eder. Medeni Kanunun 143/2. maddesi koşulları oluşmakla uygun bir miktar manevi tazminat verilmesi gerekirken isteğin reddi doğru değildir.
4 - Mallara katkı nedeniyle tazminat boşanmanın feri olmayıp nisbi harca tabidir. Harcın yatırılıp dava sabit görüldüğüne göre verilen tazminata dava tarihinden faiz yürütülmesi gerekirken hükmün kesinleşmesi tarihinden faiz yürütülmesi doğru değildir.
5 - Ziynetlerin satılıp araba alındığı tanık Ekber tarafından bildirildiğine göre bu konudaki davanın kabulü gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
6 - Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece Medeni Kanunun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın 2, 3, 4, 5, 6. bentlerde gösterilen sebeple BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının 1. bentte gösterilen sebeple reddi ile hükmün bozma dışında kalan ve temyize konu edilen diğer bölümlerinin ONANMASINA, duruşma için taktir olunan 97.500.000 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi. 02/10/2001 ( Salı )

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1998/8-336

K. 1998/343

T. 13.5.1998

• TANIK LİSTESİNDE YER ALMAYAN KİŞİLERİN DİNLENMESİ ( Bu Şekilde Hüküm Tesisinin İsabetsiz Olması )

• TANIK LİSTESİ VERİLMESİ ( İkinci Bir Tanık Listesi Verilememesi )

• İKİNCİ TANIK LİSTESİ ( Verilememesi )

• EKSİK İNCELEME ( Liste Dışı Tanık Dinlenmesi ve Diğer Tarafın Tanıklarının Dinlenmemesi )

1086/m.274


ÖZET : Davada tanık listesi gösterilmişse liste dışı tanık dinlenemeyeceği gibi ikinci bir tanık listesi gösterilemez.
DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Derinkuyu Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 28.12.1995 gün ve 1995/119 E-154 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 11.11.1996 gün ve 1996/2853-9412 sayılı ilamı ile; ... Davanın reddine dair verilen önceki karar Dairece taraf tanıklarının dinlenmesi gerektiği nedeniyle bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyulmuş, taraflar tanık listesi verdikleri halde davacının liste dışından gösterdiği tanıklar dinlenmiş, davalı tanıkları ise hiç dinlenmemiştir. Böylece verilen karar eksik inceleme sonucu oluşmuş bulunmaktadır. HUMK.nun 274. maddesine göre davada tanık listesi verildiği takdirde liste dışından tanık dinlenemez ve ikinci bir tanık listesi de verilemez. Bu itibarla davacının 4.2.1994 davalılardan A.O.`nun 24.2.1994 tarihli tanık listelerinde isimleri yazılı kişilerin dinlenerek iddia ve savunma dairesinde bilgilerine başvurulması, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre, bir hüküm verilmesi gerekir. Eksik inceleme ve liste dışı dinlenen tanık ifadeleri değerlendirilerek yazılı şekilde hüküm verilmesi isabetsizdir... gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz Eden: Davacı vekili
Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu`nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.5.1998 gününde, oybirliği ile karar verildi.