09-04-2008, 18:54
|
#8
|
|
T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/5591
K. 2003/6009
T. 24.6.2003
• İŞ KAZASI SONUCU MALULİYET ( Kusur Oranlarının Tesbiti Usulü )
• KUSUR ORANLARININ TESBİTİ USULÜ ( İş Kazasında - İşverenin İş Güvenliği Kuralları Çerçevesinde Sorumluluğu )
• İŞ GÜVENLİĞİ KURALLARI ( İşverenin İş Kazasındaki Kusur Oranının Tesbiti )
1475/m.73
ÖZET : İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işverenin, işyerinde işçilerin sağlığını ve işgüvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanununun 73. maddesinin açık buyruğudur. Kusur bilirkişi raporunda işverenin İş Kanunu ve iş mevzuatının gösterdiği biçimde kusuru saptanıp işçi sağlığı ve iş güvenliği yönünden yapması gereken eylemler belirlendikten sonra ayrıca kişisel kusur ve sorumluluğu açıkça ortaya konmadan kusur dağılımı yapılamaz.-
DAVA : Davacılar murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi B. Mustafa Şimşek tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR : Zararlandırıcı olaya maruz kalan işçinin, olay günü işyerinde, montajı yapılacak reklam malzemesi için gerekli elektrik tesisatının tavanda yapılması sırasında 2 metre yüksekliğindeki gezer profil iskeleye çıkarken yağmur nedeniyle ıslanan iskeleden ayağının kayması sonucu beton zemine düşmesi neticesi işkazası sonucu ölmüştür.
İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve işgüvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanununun 73.maddesinin açık buyruğudur.
6.3.2002 günlü bilirkişi raporunda; işverenin %70, şirket yönetim kurulu üyesi Ömer A.'ın % 9, u ustabaşı Hamza B.'un % 1 ve kazalı işçinin ise % 20 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Oysa, hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; bilirkişiler, İş Kanununun 73.maddesinin öngördüğü koşulları gözönünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve işgüvenliği tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde, saptamadıkları anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, kusur raporunun, İş Kanununun 73.maddesinin öngördüğü koşulları içerdiği giderek hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez.
Kusur bilirkişi raporunda işverenin İş Kanunu ve iş mevzuatının gösterdiği biçimde kusuru saptanıp işçi sağlığı ve iş güvenliği yönünden yapması gereken eylemler belirlendikten sonra ayrıca kişisel kusur ve sorumluluğu açıkça ortaya konmadan kusur dağılımı yapılamaz. Bu tür bir uygulama sorumluluğun artırılmasına neden olur ve işverenin kusur durumu açıkça belirlenip ortaya konduktan sonra aynı eyleme yeni ve ilave edici bir sorumluluk yüklenmesi sonucunu doğurur. Bu gibi durumlarda, işverenin çalıştırdığı kişilerin, açık ve somut olarak iş mevzuatına aykırı ve kişisel kusurları ortaya konmadan sorumluluklarına gidilemez. Olayda olduğu gibi yönetim kurulu üyesi olan şirketin idaresinde görev alan bir kişinin sorumluluğunun, kabulü için gerekli koşullar olayda gerçekleşmediği halde, işverene yüklenen sorumluluktan dolayı ikinci bir kusur verilmesi, sorumluluk kurallarına aykırı düşer. Kusur raporlarında bu durumlarında gözetilmesi zorunludur.
Öte yandan davalılardan Hamza B.'un da % 1 gibi sembolik oranda kusurlu tutulması usul ve yasa'ya aykırıdır. Mahkeme hükmüne esas alınan bilirkişi raporunda da gösterildiği gibi yalnızca ceza davasında taraf olması nedeniyle böyle bir sonuca ulaşmıştır. Oysa Ceza Mahkemesinde dava sonuçlandırılmamış ve bu alanda Hukuk Mahkemesini bağlayıcı ve kesin yargı durumunu alan bir durum oluşmamıştır. Bu durumun dahi dikkate alınmaması hatalı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın ve özellikle, inandırıcı güç ve nitelikte olmayan 73. maddenin öngördüğü koşulları içermeyen kusur raporunu hükme dayanak almak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasa'ya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine 24.6.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|