Mesajı Okuyun
Old 09-04-2008, 14:23   #7
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım, sanıyorum eklediğiniz karardaki olayda Mahkemece re'sen yaptırılan yemin etkili olmuştur. Buna benzer bir karar daha var benim bulabildiğim:

T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 1997/19607
K. 1998/302
T. 21.1.1998


Davacı, ihbar, kıdem tazminatı, izin ücreti,
fazla çalışma parası, hafta tatili gündelikleriyle
ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini
istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz
edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup
düşünüldü:

KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle
kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre,
davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan
temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Muhasebeci olarak işyerinde çalışmış olan davacı
işçi 6 ay süre ile ücret almadığını ileri sürerek
istekte bulunmuş, mahkemece de ödendiğine dair bir
delil ibraz edilmediği için hüküm altına alınmış ise
de, bu konuda davacı işçinin görev ve sıfatının da
gözönünde tutulması gerçeğin ortaya çıkması bakımından
önem taşımaktadır. Mahkemece de bu kadar uzun bir süre
ücretin ödenmemesinin hayatın olağan akışına aykırı
olduğu vurgulanarak tam bir kanaat hasıl olmadığı da
dolaylı bir biçimde açıklanmaktadır. Böyle bir durumda
davacıya re'sen yemin teklif edilerek sonucuna göre
bir karar verilmelidir.

3- Kıdem tazminatı dışındaki işçilik hakları için
hafta tatili ve ücretli izin alacağında olduğu gibi,
faiz başlangıcının temerrüt tarihi olarak kabul
edilmesi gerekir. Gerçekten davanın açılmasından önce
bu işçilik hakları içinde davalı işveren kendisine
çekilen ihtarname ile temerrüte düşürülmüştür. Daha
önceki fesih tarihinden faiz yürütülmesi ayrı bir
bozma nedenidir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten
BOZULMASINA, 21.1.1998 gününde oybirliğiyle karar
verildi.

Ancak birçok kararda da, iddianın hayatın olağan akışına aykırı olduğu dikkate alınmıştır:

T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/5947
K. 2005/1442
T. 25.1.2005

Taraflar arasındaki, kıdem tazminatı, izin, fazla çalışma, ikramiye ile hafta tatili gündeliğinin
ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda;
ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle
birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine
ilişkin hüküm süresi içinde temyizen incelenmesi
taraflar avukatınca istenilmesi ve davacı avukatıncada
ruduşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin
duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için
25.1.2005 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı
kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına Avukat
Ümit Emek geldi.Karşı taraf adına kimse gelmedi.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü
açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek
dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : 1-.Dosyadaki yazılara toplanan delillerle
kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere
göre,davacının tüm davalının aşağıdaki bendin kapsamı
dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Davacı işçinin davalıya ait işyerinde ihracat
sorumlusu olarak çalıştığı dosya içindeki bilgi ve
belgelerden anlaşılmaktadır. Davacının aylık ücretinin
miktarı taraflar arasında tartışmalıdır. Davacı işçi
son ücretinin 1.000.000.000TL net olduğunu savunmuş,
davalı işveren ise, ücretin asgari ücret olduğunu
savunmuştur. Mahkemece, davacının uzun süre çalışan
nitelikli personel oluşu sebebiyle iddia ettiği ücret
üzerinden yapılan hesaba göre işçilik haklarının
kabulüne karar verilmiştir.

Davalı tarafın sunduğu imzalı ücret bordrolarına
davacının imza yönünden itirazı üzerine imza
incelemesi yaptırılmış bordroların bir kısmında
imzanın davacıya ait olmadığı, sadece bir bordroda
davacının eli ürünü olduğu saptanmıştır. Öte yandan
davalı işverenin dayandığı ücret bordrolarında çalışan
tüm işçilerin aylık ücretleri asgari ücret olarak
gösterilmiştir. Bu durum ve bordrolardaki bazı
imzaların davacıya ait olmaması işverenin dayandığı
belgeler yönünden tereddüt oluşturmuştur.

Davacı işçi, ücretin ispatı yönünden tanık deliline
başvurmuş ve davacı tanığı işyerinden 1999 yılında
ayrıldığını bildirmesine rağmen 2001 yılında iş
sözleşmesini fesheden davacının son ücretinin ücretin
aylık 1.000.000.000TL net olduğunu bildirmiştir. Bunun
dışında davacının ücretini doğrulayan bir delil
bulunmamaktadır. Böyle olunca salt bu tanık anlatımına
göre sonuca gidilmesi de doğru olmaz.

Mahkemece, davacının çalıştığı süreler ve işyerindeki
ünvanı bildirilerek ne kadar aylık ücret alabileceği,
meslek kuruluşundan sorulmalıdır. Alınacak olan yazı
cevabı tüm dosya kapsamıyla birlikte yeniden bir
değerlendirmeye tabi tutularak ve gerekirse
bilirkişiden ek hesap raporu alınmak suretiyle sonuca
gidilmelidir.

3- Davacı işçinin çalıştığı son beş yıl içinde her
hafta 6 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek
fazla çalışma ücretleri belirlenmiş ve hüküm altına
alınmıştır. Bu kadar uzun süre içinde bir işçinin
sürekli olarak belirtilen şekilde çalışması hayatın
olağan akışına aykırıdır. Hastalık mazeret izin gibi
nedenlerle bu şekilde çalışılamayan dönemlerin olması
kaçınılmazdır. Mahkemece , yukarıdaki bent uyarınca
yapılacak olan incelemenin ardından fazla çalışma
ücretlerinden taktiri indirim husus da düşünülmek
suretiyle bir karar verilmelidir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten
BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde
ilgiliye iadesine,25.01.2005 gününde oybirliği ile
karar verildi.


T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/5611
K. 2003/18355
T. 30.11.2003
Davacı, kıdem tazminatı, yıllık izin alacağı,
nema, tasarruf teşfık kesintisi, fazla mesai, ücret
alacağı, hafta tatil gündeliklerinin ödetilmesine
karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz
edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup
düşünüldü:

KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle
kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre,
davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan
temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda
davacının günde 3 saat fazla çalıştığı kabul edilerek
buna göre fazla çalışma ücreti hesaplanmıştır. Bir
kimsenin 3 yıl 7 ay 28 gün süre ile hiç ara vermeden
her gün 3 saat fazla çalıştığının kabulü hayatın
olağan akışına uygun düşmemektedir. İzin, hastalık
gibi nedenlerle çalışılmayan günler olabileceği
dikkate alınarak bilirkişi tarafından belirlenen fazla
çalışma ücretinden uygun bir indirim yapılarak
sonucuna göre alacak hüküm altına alınmalıdır.

3- 3417 Sayılı Çalışanların Tasarrufa Teşvik Edilmesi
ve bu Tasarruflarının Değerlendirilmesine Dair Kanun'
a göre gerekli kesinti ve katkı payını süresinde
çalışanın bankadaki hesabına yatıran işverenin işçinin
emeklilik nedeniyle işten ayrılması halinde sözkonusu
kesinti ve katkı payları ile nemasını işçiye ödeme
mükellefiyeti bulunmamaktadır. Somut olayda işveren
anılan yasa uyarınca kesinti ve katkı paylarını ilgili
bankaya yatırdığını savunmuştur. Mahkemece işverenin
bu savunması üzerinde durulmadan, yasal
mükellefiyetlerini tam olarak yerine getirip
getirmediği araştırılmadan işverenin sorumlu olduğuna
karar verilmiştir. Şayet işveren yasal kesinti ve
katkı paylarını tam olarak yatırmış ise artık
kendinine sorumluluk yüklenemez. Eksik yatırma
sözkonusu ise eksik yatırdığı miktardan sorumlu
tutulmalıdır. Eksik inceleme sonucu anılan alacak
hakkında karar verilmiş olması ayrı bir bozma
nedenidir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten
BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek
halinde ilgiliye iadesine, 30.11.2003 gününde
oybirliği ile karar verildi.