30-03-2008, 01:36
|
#2
|
|
Çek hesabı şirket adına ise ve çekleri imzalayan ortak buna diğer ortakların kararı ile yetkili kılınmış ise çeklerden doğan borç nedeniyle diğer ortaklar da sorumludur. Ortaklar ancak ödemek zorunda kaldıkları borç için şirket işlerini kötü idare ettiği, şahsi çıkar sağladığı vb. iddialarıyla şirketi borçlandıran ortağa rücu edebilirler.
Borçlar Kanunu
Madde 533 - Şirket hesabına ve kendi namına bir üçüncü şahıs ile muameleye girişen şerik, bu üçüncü şahsa karşı yalnız kendisi alacaklı ve borçlu olur. Şirket veya bütün şerikler namına üçüncü bir şahıs ile şeriklerden biri muameleye giriştiği halde diğer şerikler ancak temsil hakkındaki hükümlere tevfikan üçüncü şahsın alacaklı veya borçlusu olurlar. Kendisine idare vazifesi tahmil edilen şerik şirketi ve bütün şerikleri üçüncü şahıslara karşı temsil etmek hakkını haiz sayılır.
T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi
Esas: 1995/12692
Karar: 1995/13432
Karar Tarihi: 11.10.1995
ÖZET: Somut olayda icra takibi, her iki adi ortağa yöneltilmiştir. Ayrıca bonoda imzası olmayan şahsın imza itirazında bulunmuş olduğu anlaşılmaktadır. Şirket namına, ortaklardan biri tarafından yapılan işlem temsil hükümleri uyarınca diğerlerini alacaklı veya borçlu kılacak niteliktedir. İki ortaklı olduğu anlaşılan adi ortaklık da, davalı ortaklardan herhangi birine şirket işlemlerini idare görevi verildiği öne sürülmediği, bu yönde bir belge ibraz edilmediğine göre, şirket idaresi işlemlerinin her iki ortağa ait olduğunun kabulü zorunludur. Bu durumda takip dayanağı senette imzası olmasa dahi, muterizin borçtan sorumluluğu vardır. Bu nedenle itirazın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü isabetsizdir.
(818 S. K. m. 525, 533) (2004 S. K. m. 169)
Dava: Merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 3.8.1995 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: İcra takibinin dayanağı olan 19.8.1994 keşide tarihli çek (... Ticaret Z.B.) kaşesi basılmak suretiyle imzalanmıştır. Çekin adi ortaklık kaşesi altında ortaklardan biri tarafından imzalandığı görülmektedir. İtiraz eden borçlu Z.B. adi ortaklığın tasfiye edildiği yönünde bir beyanda bulunmamıştır. Sadece çekte kendi imzasının bulunmadığından bahisle sorumlu tutulamayacağını ileri sürmektedir. Ticaret Sicili cevabında yazılı firma ve şirketlerin kurulmuş olması adi şirket kaşesi kullanılarak çek düzenlendiğine göre bu adi şirketin tasfiye edildiği anlamına gelmez. İcra takibi, her iki adi ortağa yöneltilmiştir. Bonoda imzası olmayan Z.B. imza itirazında bulunmuştur. BK.nın 533. maddesi hükmünce şirket namına, ortaklardan biri tarafından yapılan işlem temsil hükümleri uyarınca diğerlerini alacaklı veya borçlu kılacak niteliktedir. İki ortaklı olduğu anlaşılan adi ortaklık da, davalı ortaklardan herhangi birine şirket işlemlerini idare görevi verildiği öne sürülmediği, bu yönde bir belge ibraz edilmediğine göre, B.K.nun 525. maddesi uyarınca, şirket idaresi işlemlerinin her iki ortağa ait olduğunun kabulü zorunludur. Bu durumda takip dayanağı senette imzası olmasa dahi, muterizin borçtan sorumluluğu vardır. Bu nedenle itirazın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü isabetsizdir.
Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda açıklanan nedenlerle İİK. nun 366. ve HUMK. nun 428. maddeleri uyarına BOZULMASINA, 11.10.1995 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
|