Mesajı Okuyun
Old 26-03-2008, 15:39   #4
Admin

 
Varsayılan

Sayın AV. YAKUP DEMİR tarafından isabetle belirtildiği üzere, dilekçe hakkı anayasal bir haktır, Tapu Müdürünün takdir yetkisinde olan bir hak değil. Bu nedenle istem hukuk dışı dahi olsa, dilekçenin kabulü, evrak kayıttan geçirilmesi ve daha sonra gerekirse reddi gerekir. Maalesef Türkiye'de kurum amirlerinin bu konuda bir zaafı var: Dilekçe kabulünü takdirlerinde olan bir hak zannediyorlar. Daha önce bizim avukat sıfatımızla verdiğimiz dilekçeyi dahi kabul etmeme cüreti gösteren kurumlarla karşılaştım. Bu gibi durumlarda elbette görevi kötüye kullanma suçunun unsurları tartışılabilir ve şikayet yoluna gidilmesi düşünülebilir ancak böyle ciddi bir suçlamayla karşı karşıya kalındığında sanığın inkar yoluna gitmesi de olasıdır. Bu nedenle benim böyle durumlar için kişisel stratejim, dilekçeyi iadeli taahhütlü mektupla kuruma iletmektir (veya bunu yapacağını belirterek yazının alınmasında ısrarcı olmaktır). İadeli taahhütlü aldıkları bir evrak için resmi prosedürü uygulamaları kaçınılmaz olduğundan, keyfi red durumu da çoğu kez kendiliğinden bertaraf oluyor.

Talebin hukuka uygun olup olmaması ise ayrı bir tartışma konusu. Ben şahsen bu talebi ilk bakışta hukuka aykırı olarak nitelendiremedim. Kendini vekille temsil ettirmek bir hak olduğu gibi, aksi yönde bir karar vermek de bir hak olmalıdır, dolayısıyla kendini vekille temsil ettirmeyeceği kararını resmi bir kuruma bildiren kişinin bu beyanının kabul edilerek talebinin ilgili dosyaya konması gerekir diye düşünüyorum. Söz konusu durum bence bir vekilin vekaletten azli konusunda tapuya dilekçe verilmesinden çok farklı değil.