09-03-2008, 19:17
|
#8
|
|
Tehdit boyutuna varmayan ve tehdit suçunun unsurlarını taşımayan,eski TCK da 'sair tehdidat' olarak adlandırılan,
kötülük bildiren sözlerinden ötürü,sanığa 765 S TCK m 191/son hükmüne göre bu kabil kötü sözlerle işlenen eylemlerin ön ödemeye tabi kılınmış olması nedeniyle ya tahkikat sırasında önödeme ihtarı yapılıyordu veya bu husus gözardı edilerek kamu davası açılmışsa önödeme ihtarı mahkemece veriliyordu ya da mahkemece de hatalı karar verilerek 191/ilk hükmüne dayalı uygulama yapılmışsa karar Yargıtayca bu gerekçe ile bozuluyordu.(Ön ödeme ihtarı yapılmak ve sonucuna göre karar verilmek üzere)
Yeni TCK tehdit boyutuna varmayan ve eski TCK da 'sair tehdidat' olarak tabir edilen sözlere 'sair kötülükte bulunacağını söyleyerek' deyimi ile yer vermiş,yine ana tehdit suçu kapsamı dışında tutmuş ve bu tür basit ve önemsiz,muhatabında ciddi kaygı ve korku uyandırmayan sözlerle yapılan kötülük tehditlerini ön ödeme kapsamına almamış,daha doğrusu ön ödeme düzenlemesinden vazgeçmiş ve bu eylemlerin takibini şikayete bağlı kılarak daha hafif cezaya tabi tutmuştur.
Tehdit suçları ile ilgili önemli bir uygulama değişikliği daha yapılmış,daha önceleri,muhatabında subjektif olarak korku ve endişe yaratmayan sözlerin tehdit suçunu oluşturmayacağına dair yerleşik sayılabilecek bir uygulama varken,daha yeni tarihli kararlarının tamamında Yargıtay,muhatapta gerçekleşen veya gerçekleşebilecek subjektif etki ve sonuca değil,sanıkta mevcut kötülük yapma iradesi ve suç işleme kastı ile söylenen sözlerin muhataba göre değil objektif ölçülere göre tehdit suçunun unsurlarını taşıyıp taşımadığını tayin etmek gerektiğine ve bu anlamda muhatapta olaysal olarak ciddi endişe ve korku yaratmadığından,yaratma ihtimali olmadığından bahisle suç vasfının bulunmadığını ilkesel olarak kabul etmenin mümkün bulunmadığına karar vermektedir.
|