|
T.C. Askeri Yüksek Mah.
2.Dairesi
Esas: 2003/1038
Karar: 2004/574
Karar Tarihi: 07.07.2004
ÖZET: Davacıların yakını olan Dz.Kd.Üçvs………’nun ölümü olayında idareye yüklenebilecek bir hizmet kusuru bulunmamaktadır. Müteveffanın da herhangi bir kusurunun bulunmadığı anlaşılmıştır. Zararın doğrudan doğruya idarenin bir eyleminden doğmayıp idarenin dışındaki bir olaydan kaynaklandığı açıktır. Ancak zararlı sonucu doğuran olay ile hizmet arasında illiyet bağı bulunduğundan zararın zarar gören üzerinde bırakılmayarak topluma yayılması adalet, eşitlik ve hakkaniyet esaslarına uygun düşeceğinden davacıların zararlarının kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince davalı idare tarafından karşılanmasının gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
(2709 S. K. m. 125) (2330 S. K. m. 6)
Davacılar vekili, 04.03.2003 tarihinde İstanbul Nöbetçi İdare Mahkemesine müracaatla, bu kanalla gönderilip 12.03.2003 tarihinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kaydına geçen dava dilekçesinin, AYİM İkinci Dairesinin 02.04.2003 gün ve Esas No:2003/348, Karar No:2003/272 sayılı kararıyla reddedilmesi üzerine 28.04.2003 tarihinde AYİM kaydına geçen yenileme dilekçesinin, AYIM İkinci Dairesinin 11 Haziran 2003 tarih ve Gensek No:2003/1011, Esas No:2003/634, Karar No:2003/510 sayılı kararıyla görevli mercie tevdine karar verilmesinden sonra 24.09.2003 tarihinde İstanbul 1.İdare Mahkemesine müracaatla bu kanalla gönderilip 29.09.2003 tarihinde AYİM kaydına geçen dava dilekçesinde özetle; davacıların yakını olan Dz.Kd.Üçvş………’nun, 01.08.2002 tarihinde OHAL Bölgesi Lice Kırsalında yapılan operasyonda teröristlerle yapılan silahlı çatışmada şehit düştüğünü, evli fakat çocuğunun bulunmadığını, olayda kusuru bulunmadığını, davacı anne, baba ve kardeşlerin telafisi imkansız üzüntü ve acılar içinde olduklarını, davacı anne ve babanın maddi destekten yoksun kaldıklarını, T.C. Emekli Sandığından yedişer milyar TL. aldıklarını, bu miktarın maddi desteğin yanında cüzi kaldığını, davacı kardeşlerin her biri için dörder milyar TL. manevi, davacı anne ve baba için dokuzar milyar TL. maddi ve beser milyar TL. manevi tazminatın dava tarihi itibari ile yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dosyasındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacıların yakını olan Dz.Kd.Üçvs………..’nun, Genelkurmay Özel Kuvvetler Komutanlığı 2 nci Tugay 2 nci Tb. 6 nci Timde Sıhhiye uzmanı olarak görevli iken 01.08.2002 tarihinde görevlendirildiği 2 nci İç Güvenlik Tugay Komutanlığınca Diyarbakır-Lice İlçesi kırsalında icra edilen operasyonda teröristlerle girişilen silahlı çatışmada vefat ettiği anlaşılmıştır.
İdare Hukuku İlkelerine ve T.C.Anayasasının 125 nci maddesine göre idare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür. Bu suretle idarenin sorumluluğu Anayasa prensibi olarak kabul edilmiştir. Ancak idarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği Anayasada belirtilmemiş olup bu meselenin halli doktrin ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Bugün idarenin sorumluğu hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılmaktadır. İster hizmet kusuru, ister kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılsın, idarenin hukuki sorumluluğu için bir zararın mevcudiyeti, zarara yol açan eylemin idareye yüklenebilir nitelikte olması, zararla eylem arasında illiyet bağının bulunması yeterlidir. İlliyet bağının kesilmiş sayılması için zararın tümüyle hizmete ve idare tüzel kişiliğine yabancı unsurlarından dogması gerekmektedir.
Davacıların yakınlarının ölümü ile neticelenen olayın, asayiş görevinin ifası sırasında ve teröristlerin eylemleri sonucu meydana geldiği, müteveffanın herhangi bir kusurunun da bulunmadığı hususlarında taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Davacıların yakını olan Dz.Kd.Üçvs………’nun ölümü olayında idareye yüklenebilecek bir hizmet kusuru bulunmamaktadır. Müteveffanın da herhangi bir kusurunun bulunmadığı anlaşılmıştır. Zararın doğrudan doğruya idarenin bir eyleminden doğmayıp idarenin dışındaki bir olaydan kaynaklandığı açıktır. Ancak zararlı sonucu doğuran olay ile hizmet arasında illiyet bağı bulunduğundan zararın zarar gören üzerinde bırakılmayarak topluma yayılması adalet, eşitlik ve hakkaniyet esaslarına uygun düşeceğinden davacıların zararlarının kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince davalı idare tarafından karşılanmasının gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Mahkememizin yerleşmiş içtihatları uyarınca T.C. Emekli Sandığı iştirakçisi olan kimselerin kamu hizmetinin ifası sırasında vefat etmeleri halinde mirasçılarına olay sebebiyle T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünce bağlanan aylıklar ve ödenen tütün ikramiyeleri yarar kabul edilerek maddi zararlardan düşülmekte, diğer taraftan 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun kapsamında ödenen tazminat, maddi ve manevi zararlar karşılığı ödendiğinden bunlar da yarar kabul edilerek maddi zararlardan düşüldüğünden bu hususlar araştırılmıştır.
T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü Tahsisler Dairesi Başkanlığının 06.05.2004 tarih ve B.07.1.EMS.0.10.01.01/74.727.004 sayılı yazısıyla, müteveffanın eşi, babası ve annesine ilginin 12 yıl 23 gün hizmetine karşılık 7. Derece 1 nci kademe intibakı ve +950 ek göstergesi ile 8 yıl 11 aylık kıdemine karşılık 160 kıdem aylığı gösterge rakamı esas alınarak 15.08.2002 tarihinden itibaren 3713 sayılı Kanun uyarınca dul ve yetim aylığı bağlandığı, ölüm olayının 3713 sayılı Kanun kapsamında bulunması nedeniyle anılan Kanunun 21 nci maddesi uyarınca adı geçenin görevdeki emsallerinin almakta olduğu Kurumunca bildirilen aylık miktarları esas alınarak dul ve yetimlerine aylık ödendiği, aylık tutarının ise 5434 sayılı Kanunun 72/son ve 3713 sayılı Kanunun 21 nci maddesi uyarınca eşine emsal aylığının %100’ü, anne, babasına emsal aylığının 6/32’şer oranında paylaştırılarak ödendiği, davacı anne ve babaya 15.08.2002 tarihinde 117.190.000 ‘er TL. aylık bağlandığı katsayılardaki artış dikkate alınarak attırıldığı, 01.01.2004 tarihinde 155.130.000’er TL.ye yükseltildiği, ayrıca kendilerine 7.995.840.000’er TL. emekli ikramiyesi ile 2002 yılında 128.630.000’er TL. 2003 yılında 364.200.000’er TL.tütün ikramiyesi ödendiği, ilgilinin görevi dışında ölmesi halinde davacı babanın 65 yaşında küçük ve malul olmaması, annenin ise evlilik birliğinin devam etmesi nedeniyle aylık bağlanamayacağı bildirilmiştir.
Ayrıca Milli Savuma Bakanlığı Nakdi Tazminat Komisyonunun 24.10.2002 tarih ve 2002/187 sayılı kararı ile davacı anne ve babaya ayrı ayrı 7.707.840.000’er TL. nakdi tazminat ödendiği anlaşılmıştır. Davacı baba ve annenin maddi zararlarının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, resen seçilen bilirkişi tarafından düzenlenerek Mahkememize ibraz edilen 14.06.2004 tarihli bilirkişi raporunda; davacı anne …….’nun; maddi zararının sadece maddi yararlarla ve 27.678.051.000 TL. fazlasıyla karşılandığı, kendisine ayrıca 15.821.840.000 TL. şehitlik tazminatı yararı sağlandığı bu nedenle maddi tazminat hak edişinin mevcut olmadığı, davacı baba ……’nun maddi zararının, maddi yararlarla ve 27.973.092.000 TL. fazlasıyla karşılandığı, kendisine ayrıca 15.821.840.000 TL. şehitlik tazminatı yararı sağlandığı, bu nedenle maddi tazminat hak edişinin mevcut olmadığı bildirilmiştir.
Taraflara tebliğ edilen bilirkişi raporuna davacılar vekili tarafından, bilirkişinin manevi tazminat hakkında görüş bildirdiğini, manevi tazminat alacaklarının Mahkemenin takdirinde olduğunu, bilirkişinin görevini asarak beyanda bulunduğunu, maddi tazminata yönelik ödemeler veya bunların faizlerinin manevi tazminatın konusu olamayacağının, dava konusunda uzman olmayan ve mahkemenin görevine giren beyanlar içeren hukuka aykırı olarak tanzim edilen bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, yeni bir bilirkişi tarafından inceleme yapılmasını ileri sürerek itirazda bulunulmuştur.
2330 Sayılı nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun 6 ncı maddesi gereğince, bu Kanun kapsamında ödenen nakdi tazminatın maddi ve manevi zararlar karşılığı olduğu ve bunun dikkate alınacağı amir hükmü karşısında, Mahkememizce verilen talimata uygun şekilde düzenlenen bilirkişi raporu, Mahkememizce kabul edilen kıstaslara ve ilmi verilere uygun bulunduğundan davacılar vekilinin itirazına itibar edilmeyerek davacı anne ve babanın maddi ve manevi tazminat istemleriyle ilgili olarak bilirkişi raporu ve 2330 sayılı Kanun gereğince ödenen nakdi tazminat miktarı dikkate alınarak uygulama yapılmıştır.
Davacı eş, anne ve babaya 2330 sayılı Kanun gereğince nakdi tazminat ödenmiş olup, Kanun gereğince bu tazminatın maddi ve manevi zararlar karşılığı ödendiği izahtan varestedir. Bu davacıların maddi zararlarının sadece maddi yararlarla fazlasıyla karşılandığı, maddi hak edişlerinin mevcut olmadığı, ayrıca kendilerine 2330 sayılı Kanun uyarınca ödenen nakdi tazminatın manevi zararlar karşılığı olarak kaldığı, maddi tazminat hesabında dikkate alınmadığından, manevi zararların karşılığı olarak kalan bu miktarın Mahkememizin emsal olaylarda takdir ettiği manevi tazminat miktarlarından fazla olduğu anlaşılmakla davacı anne ve babanın maddi ve manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir.
Davacı kardeşler ……., …….. ve ……..’ya, olay nedeniyle duydukları ve ömür boyu duyacakları acı ve ızdıraplarının kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olayın meydana geliş şekli, tarihi, müteveffanın askerlik statüsü, davacıların sosyal durumu, paranın alım gücü dikkate alınarak kendilerine uygun miktarda manevi tazminat verilmesi kabul edilmiş, davacı vekillerinin istemi gibi hükmedilen manevi tazminatlara dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi kararlaştırılmıştır.
Açıklanan nedenlerle;
1. Bilirkişi raporu uyarınca ve 2330 sayılı Kanun gereğince sağladıkları nakdi tazminat yararı dikkate alınarak davacı baba …….. ile davacı anne ……..‘nun MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT istemlerinin REDDİNE,
2. Davacı kardeşler ……., …….. ile …….’ya takdiren ve ayrı ayrı 1.700.000.000’er TL. (BİRMİLYARYEDİYÜZERMİLYON TL.) MANEVİ TAZMİNAT VERİLMESİNE, fazlaya ait istemlerinin REDDİNE,
3. Hükmedilen manevi tazminat miktarlarına, istem gibi davanın açıldığı 04.03.2003 tarihinden 31.03.2003 tarihine kadar yıllık %55 (YÜZDEELLİBEŞ), 01.04.2003 tarihinden 31.12.2003 tarihine kadar yıllık %30 (YÜZDEOTUZ), 01.01.2004 tarihinden ödeme tarihine kadar yıllık %15 (YÜZDEONBEŞ) yasal faiz YÜRÜTÜLMESİNE. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
|