| 
		 
			
			 
			
			
			
			
		 
			
				  
				
		
	  | 
	
	
		
			
			
				 
				
			 
			 
			
		
		
		
		“TÖRE” CİNAYETLERİ BİTMİYOR! 
Bugüne dek “töre” cinayetlerinde çok kadın hayatını kaybetti. Birçoğunun  davası hala sonuçsuz. Yasalar hala bu konuda yetersiz, kadınlar, kadın  kurumları çaresiz.. 
Kadınlar kurban ediliyor, en iyimser ihtimalle bir suçlu bulunuyor ama bu vahşetinin kararını alanlar yargılanmıyor, bu vahşi kararların önü  kesilemiyor. 
Mahkemelerde kadın kurumlarının bu davalara müdahil olmaları, “suçtan  kadınların direkt etkilenmediği” görüşüyle kabul edilmiyor. 
 
Bu ülkede bu gerekçeyle bir tek kadının bile öldürülmesi, öldürülme ihtimali  tüm kadınları direkt olarak etkilemektedir. Bu ülkede milyonlarca kadın bu  vahşetin tehditi altında. Davaya konu olması için İlla kadınların ölmesi mi  
gerekiyor? Milyonlarca kadın bu tehdit yüzünden ölmeseler de hayatlarını  istedikleri gibi sürdüremiyorlar. Ve kendi mahvolan hayatları karşısında  başka hayatları kurtarmak için kadın kuruluşları içerisinde haykırıyorlar. 
 
Kadın kuruluşlarının, “töre” vahşetinden direkt etkilenmediği görüşü devam  ettiği sürece “töre”nin kararlının alınmasının, bu anlayışların önünün  kesilmesi de mümkün olmayacaktır. Çünkü böyle bir anlayış sonuçta hala  gerici, feodal, erkek egemen zihniyetlere kapı açmaktadır. Yani erkeğin  vurmasına, devletin korumasına neden olmaktadır. 
 
“TÖRE” Cinayetlerinde Kadın Kuruluşlarının Müdahil Olabilmesine Cılız Bir  Işık 
 
17 Aralık 2004 tarihinde Bursa’da bir akşam saat 20 sıralarında sokak  ortasında kurşun yağmuruna tutuldu 17 yaşındaki F.E.. 17 yaşındaydı. İstemediği biriyle, kendi ailesinden zengin, güçlü olan bir akrabasıyla  Çetin Eryılmaz’la evlendirilmek istendi. Kaçmak ya da evlenmek ikilemi  içerisinde iki sonuda ölüm diye görerek kaçmaya karar verdi. 
F.E bir kadındı. Reddetme hakkı, kendi hayatı üzerine söz sahibi olma hakkı  yoktu. Araya aracılar girdi, kan dökülecekti ve F.E.’nin babası 15 yaşındaki  M.E.’yi F.’nın yerine Çetin Eryılmaz’a verdi. Böylelikle kan dökülmesini  önleyeceğini düşündü. 
Evet hayatı kararan ikinci bir kadın. 15 yaşında M.E. imam nikahıyla Çetin  Eryılmaz’a Diyarbakır’a gönderildi.  Olayın kapandığı düşünülürken, kurşunlar F.E.’yi Bursa’da buldu. 
22 Şubat 2005 günü Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesinde duruşması yapıldı. Duruşmaya F.E. ve daha önceki ifadelerden teşhil edilen Cetin Eryılmaz’ın  tutuklu kardeşi Rıza Eryılmaz ve aileside katıldı. Duruşmaya ayrıca Bursa  Günyüzü Kadın Dayanışma Kooperatifi adına da Ayşe Batumlu, Ayla Yıldırım,  
Aslı Altıntepe ve Gülay Soğan müdahil olmak için dilekçe verdi. 
 
Duruşmada daha önceki tanıklar gibi, F.E.’de baskı ve kardeşinin  
hayatınından duyduğu endişe ile vuranı görmediğini beyan etti. 
Günyüzü Kadın Dayanışma Kooperatifi’nden Av. Ayşe Batumlu ve Ayla  Yıldırım’da daha önceki süreçte yaptıkları özel görüşmelerde kendilerine  aktarılan bilgilerin farklı olduğunu ve şuan baskı sonucu beyan  değiştirildiğine inandıklarını belirttiler.  Mahkeme heyeti Günyüzü adına  müdahillik talebinde bulunan kişileri dinlemeye uygun bulması sonucu ilgili  
kişilere tek tek söz verildi. 
 
Dava 22 Mart’a ertelenirken, Rıza Eryılmaz’ın tutukluluk halinin devamına ve  Günyüzü Kadın Dayanışma Kooperatifi adına müdahillik talebinde  bulunanlarında bir sonraki celseye kuruluşta yetkili olduklarına dair  belgelerini ibraz etmelerine karar verdi. 
 
Bugüne dek müdahillik talepleri aynı duruşmada reddedilirken, belki de bir  ilk gerçekleşti ve mahkeme yetki belgelerinin ibraz edilmesini istedi. Umut  ediyoruz ki 22 Mart’ta bir başka ilk gerçekleşecek ve Günyüzü’ne müdahillik  tanınmış olacak. Böylelikle töre vahşetine karşı mücadelede vuran erkeğin  
arkasından yargının desteğinin çekilmesinin de adımı olabilecek... 
 
Bursa Günyüzü Kadın Dayanışma Kooperatifi 
		
	
	
    
  
		
		
		
				
		
	
	 |