Mesajı Okuyun
Old 20-02-2005, 14:17   #10
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Merhaba,
Bu (bence yararli) tartisma bana CMUK uygulamalarinda görev alan
meslektaslarimizin da sikça basina geldigine inandigim bir problemi gündeme
getirmek gerektigini hatirlatti. basima gelen iki olayi kronolojik sirayla
anlatirsam meslektaslarim ne demek istedigimi anlayacaklar:
OLAY -I-
Haziran 2004, herhangi bir gece saat 01:00 siralari
cep telefonum her yerini yirtarak çaliyor. can havliyle uyaniyorum. birine bisey
oldu herhalde..
arayan cmuk servisi.. Il jan. K.ligi...Cinayet...4 sanik.. isimler vs.vs.
kalkip gidiyorum Bursa disinda oldukça uzak bir yerde..
müvekkille görüsmeler falan, ifadeler aliniyor saat: 02:30-03:00 civari ifadeler
bitiyor. ve su diyalog basliyor:
Müdafi........: - E hadi...!
Jandarma..: - Ne hadisi?
M...............: - ifadeler tamam, dosya da tamam..
J................: -Eee!
M...............: savciliga...
J...............: Bu saatte mi?!
M..............: Ne demek bu saatte mi, burada yapacak is mi kaldi?
J...............: Sabah olsun çikartiriz
M...............: Niye sabah, derhal çikartman gerekiyor
J................: Bu satte savciyi uyandiramam oyarlar(!) beni.
M................: Niye canim adam nöbetçi, isi bu zaten, bu saatte, su saatte
diyemez.. yoksa nöbetin ne anlami var sabah 8 den sonra adliyede zaten 60 küsur
savci var.
J................: Yok avukatim (bu da ne salakça bir ifade seklidir yahu),
benden önceki arkadas sormus telefonla sabah getirirsiniz demis
M................: Beni niye gecenin bu saatinde çagiriyosun ozaman? savci
uyanamaz ama ben essegim dimi? ne zaman çagirsan gelirim??
J.................: Estagfurullah, Devriyem var oradan direk eve gidecem,
dosyayi hazir edip birakayim dedimdi
M................: sizin ..........xyz...(içimden tabi, durup dururken kimseyi
alenen tahkir ve tezyif etmenin alemi yok, böyle bisey yaparsam o savci o
saatte büyük bir zevkle uyanir çünkü, adim veya meslegim gibi biliyorum)
eve dönüp sinirden bir saat yatakta döndüm durdum..

OLAY -II-

15 veya 16 Ocak 2005 gece saat 02:45
yine telefon yirtiniyor, bu defa nöbetten de haberim yok, kalp krizi
geçirmek/geçirmemek arasi titreyerek firliyorum, saga sola yalpalayarak telefonu
buluyorum,(içimden yanlis numara ise söylenecek tüm küfürleri siraya dizip)
açiyorum: Hayda! yine CMUK bu defa karakol, gasp sanik John Doe..
M........: (içimden haykiriyorum) TAMAM ULAN GIDECEM, AMA IFADEDEN SONRA SANIGI
BIR DAKIKA TUTMAYA KALKARLARSA O KARAKOLU BU HERIFLERIN BASINA GEÇIRMEZSEM, ISI
STRASBURG'A KADAR GÖTÜRMEZSEM, KARAKOL KAPISINDAKI BEKÇIDEN C.BSSVC.'NA KADAR
ALAYINA SIKAYETTEN SAHSI DAVAYA KADAR HERSEYI AÇMAZSAM BEN BU RUHSATI YIRTIP
ATACAGIM.
Yine M...: Sinirim geçsin, vücudum uyandigimizin farkina varsin, soluklanayim
diye uzandigim salondaki kanepede sizip kaliyorum, sabah baroya gidip
ögreniyorum ki, saat 04:30 da baska bir arkadasim uyanip gitmis, saat 09:30 ve
hala sanik adliyeye getirilmis degil..
-----------------------
Simdi bu iki olaydan bazi dersler almak gerekiyor, Önce igneyi baskalarina
batiralim
- Sn Hakalmaz istedigi kadar anlatsin, eger nöbetçi savciligin cep telefonunun
(bir kere gördüm, LG marka 5300-i model gri AVEA sim kart kullaniyor) numarasi
bütün avukatlara (veya en azindan o günkü nöbetçilere) dagitilsaydi, o esprisini
yaptiginiz adliyedeki dösege iki dakika uzanabilmenin hayalini kurardiniz.
- Belki hosunuza gitmeyecek ama, saniklarin hüriyetleri tahdit edilmis halde
fazladan geçirdikleri her dakika sizin uykunuzdan da bizimkinden de daha
degerlidir.
- Bütün hukuk devletlerinde, hele büyük sehirlerde 24 saat aninda
ulasabileceginiz savci da, hakim de görevinin basindadir (ama siz simdi
bilmemkaç sayili yasa "yasasin hakim/savcinin uyku özgürlügü" hükmü getirmis
derseniz hiç konusmayalim.). "Saat geç oldu", "savcinin da ailesi var" gibi
sebepler, gözalti uzatma sebepleri degildir/olamaz.
- Polis ve jandarma, hakim savciyi rahatsiz etmemekte gösterdigi özeni is
avukata gelince göstermemekte ve hatta nöbetçi avukati gecenin köründe
çagirmaktan (biz nöbetçiyiz uyumuyoz, o da uyumasin kardesiiimm!) zevk
almaktadir (yada böyle oldugu kuvvetli izlenimini uyandirmaktadir).
-GELELIM ÇUVALDIZA:
-Acaba kaç meslektasim gece geç saatte çagirildigi karakolda gözalti
defterine göz atiyor, kaçimiz dosyanin açildigi saatten bu saate kadar ne is
yapildiginin makul açiklamasini istiyor,
- Ben dahil kaçimiz bütün gece hiç birsey yapmadan geçen gözalti süresinin
hesabini soruyor?
- Kaçimizin içinde siyasi sb.de, organizede aslan kesilen, asayiste/çocuk
subede süt dökmüs kedi olup önüne konan hazirlanmis kimlik tespitini
imzalayiveren avukat yok?
- Allahaskina, yüzbin dosyada kaç dosyayi itiraza reddi kafamiza yedikten
sonra prosedürü tamamlayip, iç hukuku tüketip AIHM e götürdük? Hangi avukat AIHM
den aldigi tazminatin, devletçe kusurlu memurdan (polis,jandarma,savci,hakim)
rücuen alinmasi için idareyi zorladi, ve hatta rücu prosedüründe isini yapmayan
idare ajanini sikayet edip bu konuda da iç hukuku sonuna kadar götürdü
- Habiki bu saydiklarimiz atla deve degil, tam da bizim meslegimizin
geregidir. Biz kendi silahlarimizi kullanmadikça; kendi uykusundan dahi taviz
vermeyen savcilar, bizimle iste böyle dalga geçme hakkini kendilerinde
görürler.. Durum böyleyken savci yukarida otursa ne olur, karsimizda olsa ne
degisir.

Su anda grupta yasanan tartismada kazanan olmayacak, zira hepimizin evi camdan
yapilmis ve birbirimize tas atiyoruz; bence iyi de oluyor, bakarsiniz herkes
kendi evini saglamlastirmaya çalisir. Biraz uzun oldu, özür dilerim.Herkese iyi
Çalismalar
Av.Sedat KASRAT
Bursa Barosu