Mesajı Okuyun
Old 01-03-2008, 16:31   #5
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Olay, takma ad için verilen örneklere çok benzemekle birlikte, takma ad konusunda “ikrar” mevcut olmadığından takma ad değil, Sayın Kocabaş'ın belirttiği gibi inançlı işlem sözkonusudur.

YİBK 05.02.1947 tarih ve 1945/20 e. 1947/6 sayılı içtihadı birleştirme kararına göre bu davaların yazılı belge ile ispatı uygun görülmüştür. Usulün 293 üncü maddesine göre, karı koca arasındaki inançlı işlem davalarında tanıkla ispatın mümkün olup olmadığı ise istikrar kazanmamış bir konudur. Her iki yönde kararlar vardır. Mümkün olup olmadığına ilişkin tartışmaya girmeksizin, benzeri bir olay için mümkün olduğuna dair bir kararı aşağıya ekliyorum.

“Dava konusu taşınmaza ait iptali istenen ½ payın davalıya satışına ilişkin sözleşmenin tarafları, satıcı ile davalıdır. Davacı koca ½ payın davalıya satışı konusundaki sözleşmenin tarafı olmadığından üçüncü kişi durumundadır. Bu sebeple, karı koca olan taraflar arasında yazılı satış veya bağış sözleşmesi bulunmamaktadır. Öyle ise, davalının satın aldığı ½ payın davacı tarafından gönderilen para ile alındığı iddia edildiğine göre bu konuda tanık dinlenmesi mümkündür. (HUMK m.293/1) Bu sebeple, davacının bu konudaki delillerinin toplanması, satış bedelinin davalıya davacı tarafından gönderilen para ile ödendiği ispatlandığı takdirde, bağıştan dönme şartlarının ( BK m.244 ) gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda tarafların delillerinin toplanması, sonucu uyarınca karar verilmesi zorunlu iken, davacının da sözleşmenin tarafı olduğundan ve muvazaanın yazılı delille ispatlanması gerektiğinden söz edilerek davanın reddedilmesi usul ve kanuna aykırıdır.” ( Y.2HD 13.12.1983 T., 1983/9608 E. 1983/9828 K. sayılı kararı ) ( Kaynak : Açıklamalı – içtihatlı İnançlı İşlem ve Muvazaa davaları – Eraslan Özkaya – Seçkin Yayınları Ankara 2004 Baskı sayfa 953 )

Saygılarımla.