Mesajı Okuyun
Old 17-02-2008, 21:28   #13
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

[quote=Av.Armağan Konyalı]Medeni Kanun'un mülkiyet ile ilgili hükümleri bile vatandaş lehine karar vermeye yeterli diye düşünüyorum. Anayasa da bu kararı destekleyecektir.
Ama para olmayınca karar ne yarar?[\quote]

Sayın Konyalı, paranın olmadığı gerçek olduğu gibi, çok uzun bir zaman daha olmayacağı da doğrudur. Paranın gelmesini beklesek ne olacak? Büyük bir ihtimalle, bizim nesil zaten göremez. Bunun yerine hukuki mücadele vermek daha doğru, sizi biraz bezgin, sonuç alınacağından ümitsiz görüyorum. Oysa idareyi en iyi tanıyan kişilerden birisi olarak, konuyu hepimizden daha iyi biliyorsunuz. Hukuki mücadele konusunda daha teşvik edici ve yol gösterici yazılarınızı bekliyoruz. Zira, Yüksek mahkeme tarafından tesçilli bir hukuksuzluğa karşı mücadele vermeksizin, sadece paranın gelmesini beklemek çok doğru gelmiyor. Bu Godot'yu beklemek gibi bir şey.

Parasızlık doğrudur, kentlerin olağanüstü göç alması ve köyleşmesi doğrudur, gelinen noktada belediyelerin borçları ve bütçeleri ile bu işin altından kalkılmasının zor olduğu da doğrudur. Ancak konunun bir başka boyutunda, kıt olan kaynakların iyi yönetilememesi, 70 li ve 80 li yıllardaki yoğun göç dalgasına rağmen şehirlerin gelişime kapalı tutularak, imarlı alanların üretilememesi vardır.

Öte yandan 3194 sayılı yasanın 18 inci maddesinde, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar sahanın, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında 'düzenleme ortaklık payı' olarak düşüleceği ve bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık paylarının, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemeyeceği düzenlenmiştir. İmar Kanununun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu oran yüzde otuzbeşti.

Düzenleme ortaklık paylarının, düzenlemeye tabi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumi hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamayacağı da düzenlenmiştir.

İdare, maalesef, imar alanlarının % 53'ü ile % 66'sı arasındaki bir kısmı alma hakkının varlığına rağmen meseleyi çözememiştir.



Ne dersiniz ?

Saygılarımla.