|
Sayın meslektaşım, yetkiye ilişkin içtihat örnekleri sunuyorum. Umarım size yardımcı olur..
YETKİLİ MAHKEME
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 5.maddesi
“İş mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara aykırı sözleşme muteber sayılmaz.”
hükmü gereği
a) davanın açıldığı tarihte davalının ikametgahının bulunduğu,
b) işçinin işini yaptığı yer mahkemesinde,
olabileceği gibi
c) Yargıtayın aşağıda belirtilen kararları uyarınca davanın zorunlu taraflarından birisinin de Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı (Devredilen Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı) olduğu düşünülerek Kurumun Şubelerinin bulunduğu yerlerde de dava açılabilir.
21 HD Esas : 2003/10903 Karar: 2003/10063 Tarih: 09.12.2003
Hakiki veya hükmi bir şahsın muhtelif mahallerde şubeleri bulunduğu takdirde, o şubenin işleminden dolayı, şubenin bulunduğu yerde dahi dava ikame edilebilir. Yasada öngörülen şube işleminden amaç, genel müdürlük adına işlem yapmaktır. Anayasanın 141/son maddesi gereğince, hakimin en az giderle ve en kısa sürede davayı sonuçlandıracağı hükmü ve kurum avukatlarının, şubenin bulunduğu yerlerde davalarda, genel müdürlüğü temsilen katıldıkları da düşünüldüğünde, davanın yetkili mahkemede açıldığı kabul edilip işin esasına girilerek karar verilmesi gerekir.(2709 s. Anayasa. m. 141/son) (1086 s. HUMK. m. 17)
Davacı Bağ-Kur sigortalılık başlangıcının K...... Tekel Tütün Yaprak işletmesine teslim ettiği ürün bedellerinden yapılan kesinti tarihi olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, yetkisizliğe karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, nitelikçe 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığının başlangıcının tesbiti talebinden ibarettir. Davalı Kurum´un yönetimince yetki itirazında bulunduğu ve Aydın´da, davalı Genel Müdürlüğün şubesinin olduğu, Kurum avukatlarının Genel Müdürlüğü temsilen şubenin bulunduğu yerde davaya girdikleri uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, hükmi şahsın şubesinin bulunduğu yerde dava açılabilmesi için, uyuşmazlığın dava açılan şubenin işleminden kaynaklanmasının gerekip gerekmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Bu yönüyle davanın yasal dayanağı, 5521 sayılı Yasanın yollamada bulunduğu Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 17. maddesidir. Anılan maddede, Hakiki veya hükmi bir şahsın muhtelif mahallerde şubeleri bulunduğu takdirde, o şubenin işleminden dolayı, o şubenin bulunduğu yerde dahi davanın ikame edilebileceği hükmü öngörülmüştür. Maddede, öngörülen şube işleminden amaç Genel Müdürlük adına işlem yapmaktır. Başka bir anlatımla, "işlemin doğrudan şube işleminden kaynaklanması zorunlu olmayıp genel müdürlük adına işlem yapmak üzere dava ikame edilen yerde şubenin bulunması yeterlidir. Zira, Anayasanın 141/son maddesi gereğince Hakim en az giderle ve en kısa sürede davayı sonuçlandırmakla yükümlüdür. Esasen, şubenin bulunduğu yerlerde, davalara, Genel Müdürlüğü temsilen Kurum avukatlarının katıldığı da söz götürmez. Hal böyle olunca, davanın yetkili mahkemede açıldığı kabul edilerek, davanın görülmesi gerekirken yetkisizlik kararı verilmesi isabetli değildir.
O halde, davacının bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA),
temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 9.12.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
21 HD Esas : 2003/7375 Karar: 2003/7217 Tarih: 23.09.2003
Sosyal Sigortalar Kanununda, yetki ile ilgili bir düzenlemenin mevcut olmadığı da ortadadır. Hal böyle olunca, uyuşmazlığın 5521 Sayılı Yasanın 15. maddesinin yollamada bulunduğu Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 9.ve 17. maddeleri gereğince çözümlenmesi gerektiği söz götürmez. Sözü geçen 9. maddeye göre, kurum merkezinin bulunduğu Ankara İş Mahkemesinde dava açabileceği gibi, 17. maddeye göre de, şubenin bulunduğu Gaziantep´de de dava açılabilir.(1086 s. HUMK. m. 9, 17) (506 s. SSK. m. 80) (5521 s. İMK. m. 15)
Davacı, Kurum tarafından tahakkuk ettirilen prim ve gecikme zammı borcunun iptaline ve borcu olmadığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, mahkemenin yetkisizliğine karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi B.Mustafa Şimşek tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR
Dava, nitelikçe, Sosyal Sigortalar Kurumunca yasaya aykırı olarak yapılan işlemin iptali istemine ilişkindir. Bu yönüyle, uyuşmazlığın Sosyal Sigortalar Kanunundan kaynaklandığı açıktır. Öte yandan, Sosyal Sigortalar Kanununda, yetki ile ilgili bir düzenlemenin mevcut olmadığı da ortadadır. Hal böyle olunca, uyuşmazlığın 5521 Sayılı Yasanın 15. maddesinin yollamada bulunduğu Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 9.ve 17. maddeleri gereğince çözümlenmesi gerektiği söz götürmez. Yukarıda sözü geçen 9. maddeye göre, kurum merkezinin bulunduğu Ankara İş Mahkemesinde dava açabileceği gibi, 17. maddeye göre de, şubenin bulunduğu Gaziantep´de de dava açılabilir.
Somut olayda, davacının Kurum merkezinin bulunduğu yerde, yetkili mahkemede dava açtığı dosyadaki bilgi ve belgelerden açıkca anlaşılmaktadır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular ve özellikle henüz 506 sayılı yasanın 80. maddesi gereği 6183 sayılı yasa kapsamında başlatılmış bir takib olmadığı, göz önünde tutulmaksızın dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Kabule göre de, dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verildiği halde vekille temsil edilen davalı yararına tarife hükümleri gereği vekalet ücreti verilmesi gerektiğinin gözardı edilmesi isabetsiz olmuştur.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA,
temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine 23.9.2003 gününde oybirliğiyle
karar verildi.
21 HD Esas : 2003/5723 Karar: 2003/6511 Tarih: 08.07.2003
Hakiki veya hükmi bir şahsın muhtelif mahallerde şubeleri bulunduğu takdirde, o şubenin muamelesinden dolayı, o şubenin bulunduğu mahalde dahi davanın ikame edilebileceği hükmü öngörülmüştür. Şube muamelesinden amaç Genel Müdürlük adına işlem yapmaktır. Başka bir anlatımla, "muamelenin doğrudan şube işleminden kaynaklanması zorunlu olmayıp genel müdürlük adına işlem yapmak üzere dava ikame edilen yerde şubenin bulunması yeterlidir.(1086 s. HUMK. m. 17) (2709 s. Anayasa. m. 141)
Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin 1.9.1981 olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi B.Mustafa Şimşek tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR
Dava, nitelikçe sigorta başlangıcının tesbiti istemine ilişkindir. Davalı Kurumun yöntemince, yetki itirazında bulunduğu ve İstanbul´da davalı Genel Müdürlüğün şubesinin olduğu, Kurum avukatlarının Genel Müdürlüğü temsilen şubenin bulunduğu yerde davaya girdikleri uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, hükmü şahsın şubesinin bulunduğu yerde dava açılabilmesi için, uyuşmazlığın dava açılan şubenin muamelesinden kaynaklanmasının gerekip gerekmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Bu yönüyle davanın yasal dayanağı, 5521 sayılı Yasanın yollamada bulunduğu Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 17. maddesidir. Anılan maddede, Hakiki veya hükmi bir şahsın muhtelif mahallerde şubeleri bulunduğu takdirde, o şubenin muamelesinden dolayı, o şubenin bulunduğu mahalde dahi davanın ikame edilebileceği hükmü öngörülmüştür. Maddede, öngörülen şube muamelesinden amaç Genel Müdürlük adına işlem yapmaktır. Başka bir anlatımla, "muamelenin doğrudan şube işleminden kaynaklanması zorunlu olmayıp genel müdürlük adına işlem yapmak üzere dava ikame edilen yerde şubenin bulunması yeterlidir. Zira, Anayasanın 141/son maddesi gereğince Hakim en az giderle ve en kısa sürede davayı sonuçlandırmakla yükümlüdür. Esasen, şubenin bulunduğu yerlerde, davalara, Genel Müdürlüğü temsilen Kurum avukatlarının katıldığı da söz götürmez. Hal böyle olunca, davanın yetkili mahkemede açıldığı kabul edilerek, davanın görülmesi gerekirken yetkisizlik kararı verilmesi isabetli değildir.
O halde, davacının bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,
temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 8.7.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
21 HD Esas : 2001/277 Karar: 2001/649 Tarih: 05.02.2001
Hakiki veya hükmi bir şahsın muhtelif mahallerde şubeleri bulunduğu taktirde, o şubenin muamelesinden dolayı, o şubenin bulunduğu mahalde dahi dava ikame edilebilir.
Hakim en az giderle en kısa sürede davayı sonuçlandırmakla görevlidir.(2709 s. Anayasa. m. 141/1) (1086 s. HUMK. m. 17)
Davacı, yaşlılık aylığının 1.7.1999 tarihinden itibaren ödenmesi gerekirken geç bağlandığından bahisle, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla, 400.000.000.-TL´nin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini iste-
2- Zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan işçinin Toplu İş Sözleşmesine tabi olduğu ve ücretinin işyeri kayıtları ile bordrolarda açıkça belli olmasına karşın ve özellikle 1.9.1999´da 12.925.400.-TL olan davacı ücretinin 1.2.2000 tarihinde 26.302.077-TL´ye yükseltilmesinin dayanaklarının gösterilmemesi ve mistir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, davalı dilekçesinin yetki yönünden reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, nitelikçe ödenmeyen yaşlılık aylığının ödettirilmesi istemine ilişkindir. Öte yandan, sigortalılara yaşlılık aylığı bağlanma işleminin Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü tarafından yerine getirildiği tartışmasızdır. Davalı Kurumun yöntemince, yetki itirazında bulunduğu ve Antalya´da, davalı genel Müdürlüğün şubesinin olduğu, Kurum avukatlarının Genel Müdürlüğü temsilen şubenin bulunduğu yerde davaya girdikleri uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, hükmü şahsın şubesinin bulunduğu yerde dava açılabilmesi için, uyuşmazlığın dava açılan şubenin muamelesinden kaynaklanmasının gerekip gerekmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Bu yönüyle davanın yasal dayanağı, 5521 sayılı Yasanın yollamada bulunduğu Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 17. maddesidir. Anılan maddede, Hakiki veya hükmi bir şahsın muhtelif mahallerde şubeleri bulunduğu takdirde, o şubenin muamelesinden dolayı, o şubenin bulunduğu mahalde dahi davanın ikame edilebileceği hükmü öngörülmüştür. Maddede, öngörülen şube muamelesinden amaç Genel Müdürlük adına işlem yapmaktır. Başka bir anlatımla, "muamelenin doğrudan şube işleminden kaynaklanması zorunlu olmayıp Genel Müdürlük adına işlem yapmak üzere dava ikame edilen yerde şubenin bulunması yeterlidir. Zira, Anayasanın 141/son maddesi gereğince hakim en az giderle ve en kısa sürede davayı sonuçlandırmakla yükümlüdür. Esasen, şubenin bulunduğu yerlerde, davalara, Genel Müdürlüğü temsilen Kurum avukatlarının katıldığı da söz götürmez. Hal böyle olunca, davanın yetkili mahkemede açıldığı kabul edilerek, davanın görülmesi gerekirken yetkisizlik kararı verilmesi isabetli değildir.
O halde, davacının bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA),
temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 5.2.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.
21 HD Esas : 1999/6912 Karar: 1999/6639 Tarih: 07.10.1999
İş kazası nedeniyle hak sahiplerine gelir bağlanması ile ilgili uyuşmazlığın Sosyal Sigortalar Kanunundan kaynaklanmasına ve bu yasada yetki ile ilgili düzenleme bulunmamasına göre, yetki uyuşmazlığının 5521 sayılı Yasanın 15. maddesinin yollamada bulunduğu Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 9. ve 17. maddeleri gereğince çözümlenmesi gerekir.
Kurumu temsilen, kurum avukatlarının, şubenin bulunduğu yerde kurum aleyhine açılan davaları takibe yetkili oldukları açık olup, tersinin kabulü, Anayasanın 141. ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 77. maddelerinin emredici nitelikteki hükümlerine ters düşer.(2709 s. Anayasa. m. 141) (1086 s. HUMK. m. 9, 17, 77) (5521 s. İMK. m. 15)
Davacılar, murisinin davalı işveren nezdinde sigortasız çalıştığını 506 sayılı Yasanın ilgili maddelerine göre işverenin yanında çalıştırdığı işçiyi sigortalı yapmak ve en geç bir ay içinde Kuruma bildirmekle yükümlü olduğunu, sigortalılık Kuruma bildirilmesi dahi kişinin sigortalı sayılacağını ve meydana gelen iş kazasında hak sahiplerine gelir bağlanması gerektiğini belirterek gelir bağlanmasına karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın mahiyeti gereği aylık bağlama işlemi şubenin değil merkezin işlemi olmakla davalı Kurum vekilinin yetki itirazının kabulü ile mahkemenin yetkisizliğine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, nitelikçe, zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası sayılması ile hak sahiplerine gelir bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir. Bu yönüyle, uyuşmazlığın Sosyal Sigortalar Kanunundan kaynaklandığı açıktır. Öte yandan, Sosyal Sigortalar Kanununda, yetki ile ilgili bir düzenlemenin mevcut olmadığı da ortadadır. Hal böyle olunca, uyuşmazlığın 5521 sayılı Yasanın 15. maddesinin yollamada bulunduğu Hukuk Usulü Muhakemeler Kanunun 9. ve 17. maddeleri gereğince çözümlenmesi gerektiği söz götürmez. Yukarıda sözü geçen 9. maddeye göre, kurum merkezinin bulunduğu Ankara İş Mahkemesinde dava açabileceği gibi, 17. maddeye göre de, şirketin bulunduğu Şanlıurfa’da da dava açılabilir. Bunun için, uyuşmazlığın, şube muamelesinden kaynaklanmasına gerek yoktur. Zira, Kurumu temsilen Kurum avukatlarının, şubenin bulunduğu yerde kurum aleyhine açılan davaları takibe Yetkili Olduğu açık-seçiktir. Tersinin kabulü, Anayasanın 141 ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 77. maddenin öngördüğü, emredici nitelikteki hükümler, gözardı edilmiş olur ki, bu hususun hukukça korunmasına olanak olmadığı da tartışmasızdır.
Somut olayda, davacı şubenin bulunduğu yerde, yetkili mahkemede dava açtığı dosyadaki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşılmaktadır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı Olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün (BOZULMASINA) temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07/10/1999 gününde oy birliğiyle karar verildi.
10 HD Esas : 2002/3819 Karar: 2002/4573 Tarih: 23.05.2002
Mahkemece; sigortalının çalışmalarının, davalı işverenin ikametgahının bulunduğu Kırkağaç´ta gerçekleştiğinden davaya bakmaya Kırkağaç Asliye Hukuk-İş Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiş ise de; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 9 ve 17.maddeleri uyarınca Kurum hakkındaki işbu davanın Kurumun işlemlerini yürüten şubesinin bulunduğu Manisa İş Mahkemesinde de görülebileceği dikkate alınarak işin esasına girilerek meydana gelecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.
(506 s. SSK. m. 10) (1086 s. HUMK. m. 9, 17)
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01.08.1984 - 30.11.1997 tarihleri arasında geçen ve Kuruma eksik bildirilen çalışmalarının sigortalı olarak tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde yetkisizliğe karar vermiştir.
Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, 01.08.1984-30.11.1997 tarihleri arasında Kuruma eksik bildirilen hizmetlerinin tespitini istemiş, Mahkemece; sigortalının çalışmalarının, davalı işverenin ikametgahının bulunduğu Kırkağaç´ta gerçekleştiğinden davaya bakmaya Kırkağaç Asliye Hukuk-İş Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiş ise de; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 9 ve 17.maddeleri uyarınca Kurum hakkındaki işbu davanın Kurumun işlemlerini yürüten şubesinin bulunduğu Manisa İş Mahkemesinde de görülebileceği dikkate alınarak işin esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,
temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23.05.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|