Mesajı Okuyun
Old 07-01-2008, 17:54   #2
erdal7

 
Varsayılan

Sayın Av.Özer Ökten

Bu çok özel durumda Yargıtay Kararının olabileceğini sanmıyorum. Fakat konunun ilginçliği üzerinde düşünmeyi gerektirmektedir.

1- Bildiğiniz gibi satış vaadinde bulunmak ve vaad edilen tarihte tapunun verilmesini taahhüt etmek vaad alacaklısına ayni bir dava açma hakkı vermektedir. Satış vaadi tapuya şerh verilmiş ise üçüncü şahısların iyiniyet iddiasına engel olmaktadır.

2- Yine bildiğiniz gibi : Bir taşınmazın birden çok kişilere satışının vaad olunması halinde geçersiz olmadıkça veya münfesih hale gelmedikçe eski tarihli sözleşmeye değer verilir. Satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerh edilmiş olması sadece taşınmaz üzerinde sonradan temellükte bulunan hak sahiplerine karşı dermeyan olunabilir.

3- Sizin olayınızda ,

a) Mütteahhitten satış vaadi ile daire alanlar %95 bitmiş yerde müteahhite halef olarak arsa sahibine karşı tüketici mahkemesinde dava açmışlardır. Bu mümkündür

b)Yine müteahhitten başka bir nedenle alacaklı olanlar da mütteahhite düşen dairelerin haciz ve satışını yapabilmek için İİK dan aldıkları yetkiye istinaden ve arsa sahibi ile müteahhit arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve satış vaadi sözleşmesine istinaden (Karma akit ) genel mahkemede dairelerin müteahhit adına tescilini sağlamaya çalışmaktadırlar.

Görüleceği üzere (a) nolu durumda üçüncü şahıslar ,arsa sahibine karşı , müteahhitin halefi olarak tapu ve tescil açarlarken , (b) nolu durumda ise mütteahhit lehine yetkiye istinaden tapu iptal ve tescil hükmü talep edilmektedir. Bu davalarda geriye etkili hüküm kurulamıyacağından kanatimce müteahhitin halefi olarak arsa sahibine satış vaadine dayanarak hüküm alacakların korunmaya değer yararları baskın çıkmaktadır.
Belirtilen nedenle Asliye hukuk mahkemesi, Tüketici mahkemesinin , kararını bekletici mesele yapması gerekir.Zira müteahhit zaten kendisine düşecek olan dairenin satışını vaad etmiştir. Eğer daire müteahhit adına kayıtlı olsa idi daire üzerine zaten haciz konacak ve yetki alınmayacaktı.Bir an için ilgili daire müteahhit adına kayıtlı iken haciz konulmuş bulunsa idi o halde tapuya şerh verilmemiş olan satış vaadi sözleşmesi haciz alacaklarına karşı ileri sürülemezdi ve satış vaadi alacaklısının açacağı ayni davada , satıcının alacaklıları tarafından haczedilmesi halinde , taşınmazı üzerindeki hacizlerle kısıtlı olarak intikalinin sağlanacağına dair Yargıtay Kararları vardı.
Satış vaadi sözleşmesine dayanan davalarda takyidatlar , şerhler kaldırılmaz. Karar dava tarihi itibarı ile sonuç doğurur.
Somut olayınızda , konulabilecek haciz en erken Asliye Hukuk Mahkemesi kararının kesinleşme tarihi olacağından
bu haczin hukuki bir değeri olmayacaktır.

Hatta bir kısım müellifler , satış vaadine dayanılarak açılacak olan davalarda takyitler ve şerhler kaldırılmaz yönde verilen kararların bile daha sonra süresiz şikayet ile ve her zaman , hacizlerin kaldırılmasının istenebileceğini belirtilmektedir.

Saygılarımı sunarım Av.Erdal Dülgar.