Sevgili Meslektaşlarım,
Emlakçı olan müvekkil M, dedesinin arkadaşı D ile D'ye ait taşınmazı satmak için arasında sözlü bir anlaşma yapar. Bu çerçevede de taşınmazı 3-4 kişiye gösterir ve sonunda da yeri satacak birisini bulur. Ancak bu kişi bugün yarın derken bu yeri satın alacak parayı denkleştiremediğini söyler. Bu konuşmanın üzerinden 2 ay kadar sonra bu müşteri, D ile bizzat bağlantı kurar ve taraflar müvekkilim M' yi devre dışı bırakarak kendi aralarında satışı yaparlar. Tabi müvekkilime de, biz kendi aramızda anlaştık diyerek hiçbir ödeme yapmazlar. Bu arada şöyle bir ayrıntıyı da var. D, bu yeri satmaya karar verip de satış için müvekkilimi görevlendirdiğinde D' nin oğlu O durumu öğrenir ve babasının bu yeri satmasına engel olur. Hatta bu nedenle de D oğlu O'yu savcılığa şikayet eder. Şikayet dilekçesinde de; kendisinin bu yeri satmak istediğini, hatta bu nedenle müvekkilim M' yi emlakçı olarak tuttuğunu, oğlu O' nun ise M' nin bulduğu müşterileri kovaladığını bu nedenle de oğlu O'dan şikayetçi olduğunu açıkça söylemiştir.
Gayrimenkul satışına ilişkin Tellallık Sözleşmesi'nin yazılı olması gerektiği kanunda açıkça belirtilmiş. Bu olayda yazılı bir sözleşme olmamakla beraber savcılık dosyasında satıcı D' nin beyanından bu yerin satışı görevinin müvekkilime verildiği çok açık. Bu halde müvekkilim tarafları bir araya getirip satışa aracılık ettiğini de ispatlarsa (bu yeri gösterdiğine tarafları bir araya getirdiğine tanık olan kişiler var) açacağımız alacak davasını kazanabilir miyiz?
Eleştiri ve önerilerinizi bekliyorum.
Saygılarımla
