Mesajı Okuyun
Old 29-12-2007, 22:13   #4
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

  1. İmar uygulaması nedeniyle tayin edilen bedele karşı itiraz davalarında kamulaştırma K.nu hükümleri uygulanır.
  2. Tebligat yapılmadığından davanın her zaman açılması imkanı vardır.
  3. Ödeme yapılmış olsaydı, ödeme tarihindeki rayice göre değerlendirme yapılırdı. Ödeme yapılmadığına göre dava tarihi esas alınarak değerlendirme yapılır ve dava tarihinden itibaren faize hükmedilir.
  4. Mahkeme ilk iş olarak tapu kaydını , çapını , vergi kaydını , imar uygulaması evrakını ve imar durumunu celp eder. Davacıya t ebligat yapılıp yapılmadığını , ödeme yapılıp yapılmadığını idareden sorar. Davacı olarak emsal listesi verilir.Taşınmazın değerlendirilmesi (arsalarda) emsale göre yapılacağından emsal kayıt ları önem gösterir. Mahkeme müteakip oturumda emsal kayıtlarını ve emsallerin vergi kayıtlarını celp ederek keşif yapar. Komisyon takdiri ile bilirkişi değerlendirmesi arasında bir mislini aşan farklılık varsa ikinci keşfi , raporlar arasında çelişki varsa üçüncüsünü yapar ve kararını v erir.
  5. Taşınmazın satılması halinde dava hakkının kime ait olacağı konusuna gelince; benim bildiğim tebligat yapıldıktan sonra , yapılan satışlar dikkate alınmaz fakat tebligat yapılmadan satılmış ise eski malikin aktif dava ehliyeti kalmaz . Ben öyle biliyorum. Aşağıdaki 1. Nolu kararda da bu şek
  1. ilde ifade ediliyor. Fakat 2. Numaralı karardan sizin düşündüğünüz gibi bir sonuç çıkarmak mümkün olabilir. Diye düşünüyorum.
1 Nolu karar :
“ Dava bedele dönüştürülen taşınmaza takdir edilen karşılığın artırılması istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş hüküm idare vekilince temyiz edilmiştir.
Bedele dönüştürme işlemi 5.10.1987 tarihinde yapılmış ve işlem davacıya tebliğ edilmediği gibi ipotek tapuya işlenmemiştir. Davacılar taşınmazı 9.2.1994 tarihinde 3. Kişile sattıktan sonra aktif husumet ehliyeti olmadığı halde 19.1.1996 tarihinde bu dav ayı açtıklarından davanın husumetten reddi yerine kabul kararı verilmesi ,doğru görülmemiştir. “ ( Yargıtay 5.HD. 27.10.1997 T. 1997/12313 E, 16062 K. Zeki AKAR, Kamulaştırma ve Kam.El Atma Davaları 2000 sh:433 )

2 Nolu karar :
T.C.

YARGITAY

5. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/11587

K. 2003/12068

T. 21.10.2003

• İMAR UYGULAMASI SIRASINDA BEDELE DÖNÜŞTÜRÜLEN PAYA TAKDİR EDİLEN KARŞILIĞIN ARTIRILMASI ( Bedele Dönüştürme İşlemi Noter Marifetiyle Tebliğ Edilmediğinden Hak Düşürücü Sürenin Uygulanamaması )

• HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE ( İmar Uygulaması Sırasında Bedele Dönüştürme İşleminin Noter Marifetiyle Tebliğ Edilmediğinden Hak Düşürücü Sürenin Uygulanamaması )

• NOTER MARİFETİYLE TEBLİĞ ( İmar Uygulaması Sırasında Bedele Dönüştürme İşleminin Noter Marifetiyle Tebliğ Edilmediğinden Hak Düşürücü Sürenin Uygulanamaması )

2942/m.14,13

ÖZET : Kanunun 14.maddesindeki 30 günlük hak düşürücü sürenin davada uygulanmasının mümkün olmadığı ve imar uygulamasından önce dava konusu taşınmazda davacı pay sahibi olduğundan aktif husumet ehliyetinin de bulunduğu gözetilerek işin esasına girilerek karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacı payına takdir edilen karşılığın artırılması istemi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacı payına takdir edilen karşılığın artırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece 2942 sayılı Kanununun 14.maddesinde yazılı 30 günlük hak düşürücü sürenin geçtiğinden ve davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Bedele dönüştürme işlemi Kamulaştırma Kanununun 13.maddesi uyarınca davacıya Noter marifetiyle tebliğ edilmediğinden aynı Kanunun 14.maddesindeki 30 günlük hak düşürücü sürenin davada uygulanmasının mümkün olmadığı ve imar uygulamasından önce dava konusu taşınmazda davacı pay sahibi olduğundan aktif husumet ehliyetinin de bulunduğu gözetilerek işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı nedenlerle davanın reddine karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenle HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde ödeyene geri verilmesine 21.10.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.