Mesajı Okuyun
Old 17-12-2007, 22:18   #3
Av.Selim HARTAVİ

 
Varsayılan

14.03.2003 tarih ve 25048 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4822 sayılı kanunun 29. maddesi ile değiştirilen maddede Tüketi Hakem Heyeti Kararlarının ilam niteliğinde olduğu kabul edilmiştir. Kural olarak her hadisenin hukuki hükümleri hadisenin vukubulduğu tarihte mer’i olan kanuna tabidir. Ancak, amme intizamı ile ilgili bulunan veya metinde makable şamil olacağı tasrih edilmiş olan hükümler makabline şamildir. (Yargıtay. İçtihadi Birleştirme Kararı 22.05.1946 Saymen, F.H.: Notlu sistematik Türk Kanunu Medenisi, 1957 sh,417) Buna göre Tüketici Hakem Heyeti Kararlarının İlam niteliğini taşıdığı emredici hukuk kuralına bağlanmıştır
3. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kamunun genel menfaatini sağlamaya yönelik bir kanun olup bu husus açıkça, amaç kısmında da belirtilmiştir. “Bu Kanunun amacı, (*) kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir.”
4. Kanunların geriye yürümezliği ilke olarak kabul edilmekteyse de bu ilkenin uygulanması noktasında 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Esasları Hakkında Kanunun 2. ve 3 maddelerine göre kanunların geriye yürüyüp yürümeyeceğine ilişkin esaslar belirtilmiştir.

I. KAMU DÜZENİ VE GENEL AHLAK
Madde 2 - Türk Medeni Kanununun kamu düzeni ve genel ahlakı sağlamaya yönelik kuralları, haklarında ayrık bir hüküm bulunmayan bütün olaylara uygulanır. Bu bakımdan, eski hukukun Türk Medeni Kanununa göre kamu düzeni ve genel ahlaka aykırı olan kuralları, bu Kanun yürürlüğe girdikten sonra hiçbir suretle uygulanmaz.

II. İÇERİĞİ KANUNLA BELİRLENEN İLİŞKİLER
Madde 3 - İçerikleri tarafların istek ve iradeleri gözetilmeksizin doğrudan doğruya kanunla belirlenmiş işlem ve ilişkilere, bunlar Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girmesinden önce kurulmuş olsalar bile, bu Kanun hükümleri uygulanır.

Açıkçası yapmış olduğumuz savunma buydu. ancak mahkeme biz cevap dilekçemizi vermeden çok önce kararını vermiş davacının şikayet tarihi 06.12.2007 karar tarihi 06.12.2007 bizim cevap tarihimiz 12.12.2007 HUMK göre davaya cevap süresi 10 gün olmasına karşın nasıl olurda aynı gün şikayetin kabulüne karar verilir. onuda anlamış değilim acaba bilmediğimiz bir yargılama usulüne mi tabi tutulduk