|
Anladığım kadarı ile lehdar müvekkiliniz ve durum geriye dönüş cirosu ile ilgili. Bono lehdarın elinde ise geriye dönüş cirosu gerekmez; yani lehdar aynı zamanda yetkili hamildir ve bonoyu takibe koyabilir. Ancak bu takip yalnızca keşideciye karşı yapılabilir. Lehdar diğer cirantaların altına tekrar ciro yapsa bile diğer cirantalara karşı takip yapamaz.
Bu konuya benzer örnek üç Yargıtay kararı aşağıdadır. İyi çalışmalar.
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 1997/12342
K. 1997/12425
T. 10.11.1997
• BONOYU ELİNDE BULUNDURANIN YETKİLİ HAMİL OLMASI ŞARTLARI
• İSPAT YÜKÜ ( Bonolarda Yetkili Hamil )
• BONODA YETKİLİ HAMİL ( İsbat Yükü )
• GERİYE DÖNÜŞ CİROSU ( Bonoda Yetkili Hamil )
2004/m.170-a
6762/m.598,690
ÖZET : Kambiyo senetleri ile ilgili hak sahipliğinin isbat külfeti TTK. 690. maddesi göndermesi ile bonolarda da uygulanması gerekli 598. maddesi hükmüne göre senedi elinde bulunduranın kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde selahiyetli hamil sayılacağından ve ciro silsilesi için de imzası olan kişi yetkili hamil olup geriye dönüş cirosuna gerek olmadığı nazara alınmaksızın İİK. 170/a maddesine atıf yapılarak yazılı şekilde takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.
DAVA: Merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki Alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 27.10.1997 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR: Takip konusu bono incelendiğinde; Takip alacaklısı senet lehtarı teminat cirosu ile bankaya ciro ettiği senedi, geri alarak ... Plastik Kapı Pencere Sist. A.Ş. ciro etmiştir.
Kambiyo senetleri ile ilgili hak sahipliğinin isbat külfeti TTK. 690. maddesi göndermesi ile bonolarda da uygulanması gerekli 598. maddesi hükmüne göre senedi elinde bulunduranın kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde selahiyetli hamil sayılacağından ve ciro silsilesi için de imzası olan kişi yetkili hamil olup geriye dönüş cirosuna gerek olmadığı nazara alınmaksızın İİK. 170/a maddesine atıf yapılarak yazılı şekilde takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir. Mercice itiraz nedenleri incelenerek hasıl olacak sonuca göre karar vermesi gerekeceğinden merci kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile merci kararının yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 1984/4029
K. 1984/4214
T. 28.9.1984
• BONO ( Geriye Ciro İle Bir Bonoyu İktisap Edenin Müracaat Edebileceği Kişiler )
• GERİYE CİRO İLE BİR BONOYU İKTİSAP EDENİN MÜRACAAT EDEBİLECEĞİ KİŞİLER
• KÖTÜ NİYET ( Geriye Ciro - Geri Verilmesi Gereken Bir Şeyi Talep Etmek )
818/m.118
6762/m.638,636,642
ÖZET : Geriye ciro ile bir senedi iktisap eden kimse kendisinden önce gelen müteselsil borçlulara kural olarak müracaat edebilirse de, bunlardan birisinin sonradan kendisine müracaat hakkının mevcut olması halinde, bu kişiden senet bedelini istemesi ( Geri verilmesi gereken bir şeyi talep eden kimse kötü niyetle hareket eder ) kuralı gereğince MK.nun 2. maddesine aykırı olmakla kanun tarafından himaye göremeyeceğinden davacının isteğinin bu nedenle kabulü gerekir.
DAVA : N. ile E. arasında çıkan davadan dolayı Üsküdar Üçüncü Asliye Hukuk Hakimliği`nce verilen 30.12.1983 gün ve 687-829 sayılı hükmü bozan dairenin 27.4.1984 gün ve 2252-2485 sayılı ilamı aleyhinde davacı avukatı tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, hakkında takip yapan davalı hem bononun lehdarı, hem de son hamili olduğu, kendisinin de ciranta olduğu, bu durumda kendisinin bu bono ile hem borçlu hem de ondan alacaklı olması nedeniyle ve takas ve mahsup sebebiyle borçlu olmadığının tesbitini istemiş, mahkemece dava reddedilmiş, hüküm Dairemizin 1984/2252-2485 sayılı ve 27.4.1984 günlü kararıyla ve hamilin cirantaya müracaat edebilmesinin TTK.nun 642. maddesi gereğince protesto keşidesine bağlı olduğu bu yönün araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, gerekçesiyle bozmuştur.
Davacı gerekçe yönünden ve esastan karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Davalı E. bononun lehdarı ve bono iki ciro gördükten sonra, son hamilidir. Davacı ise davalı lehdarın ciro ettiği ilk cirantadır. Davacı ciranta N. senedi M. adlı dava dışı kişiye, o da davalı lehdar E.`e ciro ( geriye ciro ) etmiştir.
Senedin lehdarı ve son hamili durumundaki davalı E. davacı ilk ciranta N. hakkında icra takibine geçmiş, adı geçen N. da işbu dava ile hamil davalının lehdar sıfatına dayanarak ve kendisinin de ilk ciranta olması sebebiyle lehdar davalıdan senet bedeli kadar alacaklı olduğunun tesbiti ve bu alacağın davalıya olan borcu ile takas ve mahsubu ile davalıya borçlu olmadığının tesbitini ( menfi tesbit ) istemiştir.
İlk önce bu safhada davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı hususu üzerinde durulmalı, sonra takas ve mahsup konusuna girilmelidir. Zira BK.nun 118/1. maddesi gereğince takasın mümkün olabilmesi için iki kişinin karşılıklı bir miktar meblağı birbirine borçlu bulunmaları ve bu borçların muaccel olmaları gerekmektedir. Davacı ciranta alacaklı olmuş mudur?
TTK.nun 636. maddesine göre bir poliçeyi keşide, kabul, ciro eder veya o poliçeye aval veren kişiler hamile karşı müteselsil borçlu sıfatıyla mesul olup hamil bunların sıraları ile bağlı olmaksızın her birine yahut bunlardan bazıları yahut hespine birden müracaat edebilir. Yine aynı maddenin 3. fıkrası gereğince, poliçeden dolayı taahhüt altına girmiş olup da, poliçeyi ödemiş bulunan herkes aynı hakkı kullanabilir yani kendisinden önce gelen ( TTK. 638 ) borçlulardan ( ciranta, lehdar, keşideci ) ödemiş olduğu meblağı ve sair hususları isteyebilir.
Bu hükümler gereğince, kendisine başvurulan kişinin senet dolayısıyla kendisinden önce gelen kişilerden alacaklı durumuna girebilmesi için senet bedelini ödemiş bulunması gerekmektedir. Oysa davacı henüz senet bedelini ödemediği cihetle senede dayalı bir alacağı henüz doğmamıştır, diğer bir deyimle davacının henüz kendisinden önceki borçlulara rücu edebileceği muaccel bir alacağı mevcut değildir. O halde, davacının davalıdan henüz muaccel olmuş bir alacağı mevcut bulunmadığından takas ve mahsup da söz konusu olamaz.
Ancak, geriye ciro ile bir senedi iktisap eden kimse kendisinden önce gelen müteselsil borçlulara kural olarak müracaat edebilirse de, bunlardan birisinin sonradan kendisine müracaat hakkının mevcut olması halinde, bu kişiden senet bedelini istemesi ( dolo, facit gui, petit guod redditurus eçt = Geri verilmesi gereken bir şeyi talep eden kimse kötü niyetle hareket eder ) kuralı gereğince MK.nun 2. maddesine aykırı olmakla kanun tarafından himaye göremeyeceğinden ( Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, 1976, sh. 337 - Türk Hukuk Lugatı, sh. 561 ) davacının isteğinin bu nedenle kabulü gerektiği, gerekçesiyle hükmün bozulması gerekirken, her nasılsa başka nedenlerle bozulmuş olması karşısında davacının karar düzeltme istemi HUMK.nun 440.maddesine uygun bulunmuştur.
SONUÇ : Davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile, dairemizin 84/2252- 2485 sayılı ve 27.4.1984 günlü bozma kararının kaldırılmasına ve hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28.9.1984 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/12663
K. 2006/15260
T. 11.7.2006
• GERİYE CİRO YOLUYLA ÇEKİN DEVRALINMASI ( Ciranta Devretmeden Önce Kimlere Başvurma Hakkı Varsa Onlara Karşı Takip Yapabileceği )
• TAKİBİN İPTALİ ( Geriye Ciro ile Çeki Devralan Ciranta Devretmeden Önce Kimlere Başvurma Hakkı Varsa Onlara Karşı Takip Yapabileceği )
• BORCA İTİRAZ ( Çekin Lehtarı Geriye Ciro İle Çeki Devraldığı Kişiye Karşı Takip Yapması Nedeniyle Borçlunun İtirazının Kabulü İle Takibin İptaline Karar Verilmesi Gereği )
• CİRO YOLUYLA ÇEKİN DEVRALINMASI ( Geriye Ciro - Ciranta Devretmeden Önce Kimlere Başvurma Hakkı Varsa Onlara Karşı Takip Yapabileceği )
2004/m.167, 169, 170
ÖZET : Geriye ciro yoluyla çeki devralan ciranta, çeki devretmeden önceki durumuna döner. Çeki ciro etmeden önce kimlere başvurma hakkı varsa ancak o şahıslara karşı takip yapma imkanına kavuşur. Somut olayda çekin lehtarı, geriye ciro ile çeki devraldığı kişiye karşı takip yapmıştır. Bu durumda borçlunun itirazının kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekir.
DAVA : Mahkeme kararının onanmasını mutazammın 13.04.2006 tarih, 4990/7810 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki borçlular vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1 ) Borçlulardan S. Gıda Maddeleri Ticaret Limited Şirketi vekilinin karar düzeltme isteminin incelenmesinde;
Düzeltilmesi istenen Yargıtay ilamıyla bunda atıf yapılan mahkeme kararında yazılı gerekçeler ve dosyada mevcut belgeler karşısında karar düzeltme isteği yerinde görülmediği gibi HUMK'nun 440. maddesinde yazılı dört halden hiçbirine de uymadığından İİK' nun 366. ve HUMK'nun 442. maddeleri uyarınca ( REODİNE ), takdiren 150.- YTL para cezası karar düzeltme isteyen borçlu S. Gıda Mad. Tİc. Ltd. Şti. vekilinden alınarak Hazine'ye gelir yazılmasına, 25.10- YTL ilam harcı tam yatırıldığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına,
2 ) Borçlu M. vekilinin karar düzeltme istemine gelince;
Takip dayanağı çekteki ciro sıralamasının incelenmesinde, çekin lehdar Ş'nin cirosu ile M'ye, onun cirosu ile de tekrar takip yapan lehdar Ş'ye geçtiği ve sonrasında adı geçen tarafından takibe konulduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan ciro sıralamasına göre borçlu M'ye karşı müracaat sorumlusu durumunda olan alacaklının çeki geriye ciro yoluyla eline geçirmesi ve başkalarına ciro etmesi mümkün ise de, bu şekilde ciro yolu ile çeki devraldıktan sonra kendisinin sorumlu olduğu kimseye müracaat borçlusu olarak başvurması mümkün değildir.
Zira, geriye ciro yoluyla çeki devralan ciranta, çeki devretmeden önceki durumuna döner ve bu şekilde kimlere başvurma hakkı varsa ancak onlara karşı takip yapma imkanına kavuşur. O halde, mahkemece borçlu M'nin itirazının kabulü ve hakkındaki takibin iptali yerine yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekirken onandığı anlaşıldığından M. vekilinin karar düzeltme istemini kabulü yoluna gidilmiştir.
SONUÇ : Borçlu M. vekilinin karar düzeltme isteminin reddine, dairemizin 13.04.2006 tarih ve 2006/4990-7810 sayılı onama ilamının bu borçlu yönünden kaldırılmasına ve kararın adı geçene hasren İİK. 366 ve HUMK.'nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 11.07.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|