Hürriyetin 3. Temmuz 2004, Cumartesi günkü Avrupa baskısından:
 |
Alıntı: |
 |
|
|
|
|
|
|
|
Evrim Teorisini anlatan ögretmene sorusturma
Haberin Özeti:
Ankaranin Mamak Ilçesindeki Ulu Önder Ilkögretim Okulunun ikinci sinifi ögretmeni, “Hayat Bilgisi” dersinde “insanlarin da hayvanlar türüne girdigini” ve “Evrim Teorisinin” bu konuyu isledigini belirtince, veliler tarafindan sikayet edilmis. Bunun üzerine Ankara Il Milli Egitim Müdürlügü ilkögretim Müfettisi Ziya Acunu görevlendirmis. Müfettis Acun a göre ögretmen “müfredatta olmamasina ragmen Evrim Teori sinden bahsederek, 8 yasindaki çocuklarin beyninde tahribata yol açiyor” |
|
 |
|
 |
|
-------
Anlaşılan ne Ankara İl Milli Öğretim Müdürlüğünün nede Müfettiş Beyin “Evrim Teorisinin” dördüncü sınıflarda “Fen Bilgisi” dersinde okutulduğundan haberleri var. Eğer haberleri olsaydı hemen olaya el koyar ve konuyu müfredata alanlar hakkında soruşturmada bulunurlardı.
--------
Dünyayı ve Hayatı, nereden gelip nereye gittiğimizi, açıklamaya çalışan ve birbiri ile çelişen iki ayrı sistem var. Bu sistemlerden birisi bilim diğeri ise din dir. Her iki sistem de gerçeği kendisinin temsil ettiği iddiasındadır. İki sistem arasındaki en büyük fark, dinlerin inanca bilimin araştırmaya ve mantıksal düşünmeye dayalı oluşu. Dinlerin gerçeği “inanılan gerçektir” bunun yanında bilimin gerçeği “araştırılan gerçektir” diyebiliriz. Çoğu bilimsel teorinin, kurucusu veya öncüleri öldükten sonra, “inanılan gerçeğe” dönüştüğü gerçeğini hesaba katmazsak eğer.
Dinler çağlar boyu ilme karşı çıkmış ve ilmi (kendileri ile çeliştiği yerlerde) yasaklamaya çalışmışlardır. Bunun yanında ilim elde ettiği başarılara, özellikle teknikteki ilerlemeye bağlı olarak dinlere kafa tutmuş ve bazı yerlerde dinleri reddetmiştir. Buda dinlerin etkilerinin azalmasına yol açmıştır. Özellikle dünyayı ortadan kaldırabilecek veya barınılamıyacak duruma getirebilecek atom bombası gibi silahların geliştirilmesi ve bilimsel buluşların yan etkileri, bilimin dinler karşısında elde ettiği zafere gölge düşürmüştür. Dinlerle bilim arasındaki bu çatışmada gözlenen şu; ne olursa olsun, baskı altına alınan ve zorla yok edilmeye ve sindirilmeye çalışılan ya bir patlamayla veya alttan alta sürdürülen bir gelişmeyle baskıdan kurtulmanın yollarını arıyor. Düşünceyi ve inancı zorla sindirmek biraz zor.
Başta belirttiğim gazete haberi bana başka bir şey hatırlattı. Evrim teorisine göre varlıklar çevrelerine uyum sağlıyabilecek bir güce sahip. Devamlı olarak kullanmak zorunda oldukları organları gelişiyor, buna karşılık kullanmadıkları gereksiz organlar köreliyor. Bu tespit insan beyni için de geçerli bence. Beyninizi kullanmazsanız zamanla düşünme yeteneğini kaybeder. Bazılarımızın düşünme yeteneğini kim hangi akla dayanarak köreltti, kim “beynimizdeki tahribattan” sorumlu bilmiyorum. Çocuklarımızın beyinlerinin körelmesine sebep olmıyalım hiç olmazsa.
Saygılarımla