Mesajı Okuyun
Old 17-10-2007, 09:35   #5
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Sn.Barış Umut,

Sorunuzun yanıtı ile ilgili olarak Jeanne d'arc'ın görüşüne katılıyorum.

T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 1997/18230
K. 1997/22730
T. 29.12.1997
• BELİRLİ SÜRELİ HİZMET AKDİ ( Akdin Süresinden Önce Feshi Durumunda İşveren Lehine Tek Taraflı Konan Cezai Şartın Geçersiz Olması )
• İŞVEREN YARARINA TEK TARAFLI CEZAİ ŞART ( Belirli Süreli Hizmet Akdinin Sürenin Bitiminden Önce Feshi Durumunda İşveren Lehine Tek Taraflı Konan Cezai Şartın Geçersiz Olması )
• CEZAİ ŞART ( Belirli Süreli Hizmet Akdinin Sürenin Bitiminden Önce Feshi Durumunda İşveren Lehine Tek Taraflı Konan Cezai Şartın Geçersiz Olması )
1475/m.9
ÖZET : Yargıtayın yerleşmiş içtihadına göre belirli süreli hizmet aktinde süreye uyulmamasının sonucu olarak kararlaştırılan işveren yararına tek taraflı cezai şart geçersizdir.

DAVA : ........ adına Avukat........ ile ........ Hastahanesi adına Avukat ........ aralarındaki dava hakkında Gaziantep İş Mahkemesinden verilen 21/10/1997 günlü ve 101/379 sayılı hüküm, davacı avukatınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : İddia savunma ve dosya içeriğine göre taraflar iki yıl süreli hizmet akdi düzenlemiş olup sözleşmenin 5. maddesinde işçinin yüksek okula girmek ya da evlenmek gibi çok önemli bir durum dışında sözleşmeyi sürenin bitiminden önce feshettiği takdirde 50 milyon lira cezai şart ödeme yükümlülüğü altına girmiş ve cezai şart karşılığı olarak da işe girerken 50 milyon lira muhtevalı bonoyu imzalayarak işverene vermiştir.

Davacı işçi, hemşire olabilmek amacıyla imtihana girip kazanması üzerine aradaki sözleşmeyi sürenin bitiminden önce feshetmiştir. Davalı işveren bu kez bonoyu takibe koymuş ve sonuçta muhtevası parayı tahsile başlamıştır. Davacı bu gelişme üzerine bu menfi tespit davasını açarak borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiş, bu davaya karşılık davalı işveren de cezai şartın gereği olarak 50 milyon T L.nin ödettirilmesi talebinde bulunmuştur.

Öncelikle belirtmek gerekir ki, taraflar düzenledikleri sözleşme ile sadece işveren yararına, yani tek taraflı olarak cezai şart kabul etmişlerdir. Dairemizin Hukuk Genel Kurulu denetiminden de geçen kararlılık kazanmış uygulamasına göre, işveren lehine tek taraflı cezai şart geçersizdir. Mahkemece bu olgu dikkate alınmaksızın davanın reddine ve karşılık davanın da Borçlar Kanunu 161/son maddesi de uygulanmak suretiyle kabulüne karar verilmesi hatalıdır. Ayrıca belirtmek gerekir ki, mahkemenin bu kabul şekli benimsendiği takdirde bir taraftan icra takibi yoluyla cezai şart tahsil edilirken diğer taraftan da karşılık davanın kabulü suretiyle ikinci kez ödettirme durumu ile karşılaşılmış olacaktır ki, böyle bir sonucun ortaya çıkması davacının zararına bir durum oluşturur.

Cezai şart açıklanan nedenle geçersiz bulunduğuna göre mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmeli ve istek konusu kalemler değerlendirilmeli ve öte yandan da karşılık dava reddedilmelidir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29/12/1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.