|
Alıntı: |
|
|
|
|
|
|
|
|
Bu sorunun kaynaginin hukuk kurallarinin açiklarini bulup onun uygulanmamasini saglamak seklindeki düsünce yapisi oldugunu düsünüyorum. |
|
|
|
|
|
Baktım baktım olayda herhangi bir hukuk açığından yararlanma diye bir şey bulamadım.
HUKUK AÇIĞI:
Hukuk açıklığından yararlanma, hukukun düzenlemediği, yahutta eksik düzenlediği bir konuda hukuki bir sorun doğurmıyacak, ve hukukun öngörmediği bir yoldan veya açıktan faydalanarak, hukuken ceazlandırılması daha doğrusu müeyyidelendirilmesi imkanı olmayan bir eylemde bulunmaktır. Kısacası mevzuatın sözü ve özü ile değinmediği bir eylemdir hukuk açığından faydalanmak.
Hukuk açığından faydalanan kimse hukukçuların ve kanun kuyucunun görmediği veya göremediği bir açık bulmuş ve bu açıktan faydalanmıştır. Bunu yapabilmek için o kişinin bir deha olması gerekir ve bu işi yapan kimse gerçekten bir dahidir. Kısacası şeytani bir zekaya sahip birisidir.
Gelelim olayımızda verilen örneklere; bütün örneklerde belirli bir kununi, belirli bir hukuki düzenleme var. Belirli neticelerin oluşabilmesi için belirli koşulların yerine getirilmesi gerekiyor. Örneğin, belirli suistimalleri önlemek için okula gitmeyen öğrenciden, okula devamsızlık süresi için doktordan bir rapor getirmesini öngörüyor mevzuat. Yani hastayım bu gün okula gitmek istemiyorum deyip okula gitmedinmi belirli müeyyidelerle, örneğin devamsızlıktan sınıfta kalma, karşılaşıyorsun. Eğer gerçekten hasta isen bunu bir doktor raporu ile belgelendireceksin. Doktor sana okula gidemesin, hastasın evde kalıp dinleneceksin derse okula gitmek mecburiyetinden kurtulmuş olursun. Tek sözle olayda hukuki bir boşluk yok, olay hukuki yönden açıkça düzenlenmiş.
SAHTEKARLIK:
Herşeyin pratiğine kaçan ve kolay çözümler bulan halkımız bunada pratik bir çare bulmuş. Parası veya dayısı olan doktora gidiyor ve sahte bir rapor alıyor. Ve sapasağlam olan, evde yan gelip yatan yahutta bilmem nerede tatil yapan, öğrenci okula gitmek mecburiyetinden kurtulmuş oluyor, aldığı raporu yetkili yerlere verdiği zaman.
Okul idaresi, milli eğitim ve olayla ilgili olan diğer makamlar çoğu zaman durumu biliyor ve seslerini çıkarmıyorlar, yahutta durumu bildikleri halde seslerini çıkarmaktan korkuyorlar. Dönen dolaplardan hiç haberleri olmayanlarda vardır elbette.
Bir hakkı kötüye kullanmanın, kanunu düzenlemelerin ve adaletin ayaklar alınmasının, en tipik örneklerinden birisi. Basit bir köylü kurnazlığından başka bir şey olmayan ve deha ile hiç alakası olmayan bir durum. Bir sahtekarlık.
BÜYÜK İKRAMİYELİK SORU/LAR:
Burada kim hangi ölçüde sorumludur?
Kanun koyucumu?
Kanunu uygulayan mahkemelermi?
Kanunların tatbik edilmesinden sorumlu Hükumetmi?
Milli eğitimmi?
Doktorlarmı?
Medyamı?
Anne ve babalarmı?
Yetişkinlerin oyuncağı olan ve hukuka ne ölçüde saygılı olunması gerektiğini yetişkinlerden öğrenen küçüklermi?
Bütün bunların dışında, bizi kanunlara saygısızlığa heveslendiren, bize cesaret veren, kanunlara uyduğumuz zaman bize aptallık ediyormuşuz gibi bir his verdiren, kollektif bir ruhmu?
Bu sorulara belirli bir cevap bulamadım daha, ama içimdeki bir his dünyanın en aptalı senmisin, dünyayı kurtarmak sanamı kaldı, gemisini kurtaran kaptandır, diyor durmadan.
Hadi hayırlısı.
Saygılarımla