Eskiden bucaklarda, yani şimdiki adıyla beldelerde Nahiye Müdürleri vardı. Bu müdürler kamu görevlisi olup,oranın en büyük mülki amirleriydi. Bir gün Nahiye Müdürü Babamı ziyarete gelmiş. Tesadüf bu ya, o ara ben doğmuşum. Ama hastanedeymişim. "Adını ne koyacaksınız? " diye sormuş babama. O da herhalde kem-küm etmiş ki "Hasan Ağa, çocuğun adını Veysel koydum" demiş.
Veysel/Veyseli Karani' den esinlendiğini ifade etmiş. Babam da kırmamış, hatta daha sonra Türbesini ziyarete gitmiş.
O gün bu gündür adım Veysel.