Konu: İmarzedeler
Mesajı Okuyun
Old 01-04-2004, 16:10   #7
isfen

 
Varsayılan Off Shore şubelerine yönelik tazminat

Off shore bank, ana şirket iflas ettiği takdirde bilhassa tüzel kişiliklerin ayrı olmasından dolayı otomatik olarak iflas etmiyor; ancak mağdurlar için nasıl bir durum ortaya çıkmaktadır, bunun bilhassa tazminat hakları açısından daha yakından incelenmesi gerekir kanaatindeyim. Bilhassa Almanya gibi Türk vatandaşlarının Türk bankaları ile yer yer yakından ilişkisi bulunduğu ülkelerde devlete yöneltilebilecek sorumluluk davaları ilerde önemli rol oynayabilir. Konuya Alman Hukuku açısından bakılırsa, ilk önce Alman Bankalar Kanunu’nun Türk adaşı gibi, özellikle Bankaların Faaliyetlerini Düzenleyici 2000/12/EEC sayılı Direktif‘in iç hukuka aktarılmasından sonra bayağı karışık bir duruma geldiği ortaya çıkmaktadır. Zira ulusal kurumlar, Toplukuk Hukuku Üye Devletleri’nden gelen kurumlar ve üçüncü devletlerin bankaları olarak genelde bir sınıflandırma var. Ama İmar Bankasına yönelik düzenlemer şu yönde gözüküyor: İmar Bankası’nın Köln’de açmış olduğu kendine ait finans hizmetleriyle ilgilenen bir şubesi var veya vardı. Alman Bankalar Kanunu, ana şirkete dayalı böyle şubeleri bazı kısıtlamalarla beraber temel olarak Almanya’da hizmet veren banka veya finans hizmeti kurumu olarak görüyor ve böylelikle kendi denetimi kapsamına da alıyor. Ancak tâbi olduğu ana şirketin bankacılık yapma izni kaldırıldığı takdirde bu şubenin de işlem izni kaldırılmak zorunda. Bu iznin kaldırılmasından sonra şubenin konumu merak konusu olabileceği gibi, bu şubeye TMSF’nin hangi yönle el koyacağı da araştırılmaya değer. Meselede bizim için enteresan olan durum, İmar Bank’ın Almanya’daki şubesi ile ilişkileri bulunan kimselerin, Alman Mevduat Sahiplerinin Tazminat Haklarını (2001/24/EEC sayılı Avrupa Birliği Direktifi’ne dayanarak) düzenleyen kanun gereğince, tazminat isteyip istiyemiyecekleri sorusu. Ve bu konuda Mehmet Bey‘in, „şube off shore bank’ ın olduğu ülkedeki mevzuata göre ülkemizde olduğu gibi yeterlilik manasında denetim yükümlülüğü olan denetleme kurumuna yönelmek de mümkün olabilmelidir“ diyerek temel yönelişte doğru bir tahminde bulunduğu ortaya çıkıyor. Aslında ilk bakışta, ilgili Tazminat Kanunu gereğince, bazı banka kurumlarında bulunan mevduatlar sigorta kapsamı dışında tutulmuş, bunlara özellikle hizmetlerini sadece ana şirketle olan işlemlerle sınırlayan şubeler ile sadece finans transferi ve üçüncü bir ülkede faaliyet gösteren şirketlerle ilgili yatırım işlemlerinin icrasıyla uğraşan kurumlar=şubeler dahil. Anlaşıldığına göre, off shore niteliğinde olan işlemler uygulama alanı dışında bırakılmış. Ancak bunun tam olarak anlaşılabilmesi için, İmar Bankası’nın Almanya’daki finans hizmeti verme izninin hangi kapsamda olduğunun bilinmesi gerekir. Zira karma bir finans hizmeti verme izni bulunduğu takdirde, Tazminat Kanunu’na dahil olabilme imkanı var denilebilir. Bundan ziyade iddia edilen zararın hangi işlemler neticesinde meydana geldiği de önemlidir. İmar Bankası’nın Almanya‘daki şubesinin niteliği bilinmeden, bu konularda fikir yürütmek hemen hemen imkansız, ancak 20 000 Euro’ya kadar varan ve Alman mercilerine yöneltilebilecek bir tazminat hakkının teorik olarak var olabileceğini söylemek mümkün.
Saygılarımla
Osman İsfen