Mesajı Okuyun
Old 21-09-2007, 21:51   #6
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Vaktinden önce açılan davalar hakkındaki Danıştay İçtihatlarından bahsedilmiş..Ben bu içtihatların olumsuz olduğunu anladım. Zaten bozma gerekçesi yapmalarından da bu anlaşılıyor. Karşı oylarla birlikte bu konuda değişik görüşler içeren bir karar. Şahsi kanaatimce de süre bitmeden dava açılmaması gerekir. İlgilinin kendi başvurusu ile İdareİşlem tesis etmek için harekete geçmiş olumlu veya olumsuz yeni bir işlem hazırlığında olabilir. Usul ekonomisi açısından bu aşamada dava açılmasının bence de kabul edilmemesi gerekir.


T.C. DANIŞTAY
Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas: 2005/122
Karar: 2005/199
Karar Tarihi: 23.09.2005
ÖZET: Haciz işlemine karşı dava açılmadan önce, haciz işleminin kaldırılması yolunda başvuruda bulunulduğu; ancak bu başvurunun sonucu beklenmeden dava açıldığı anlaşılmakta olup, davanın süresinde açılıp açılmadığı belirlenmeden ve vaktinden önce açılan davalar hakkındaki tutum göz önüne alınmadan verilen kararda yasal isabet görülmemiştir.


(2577 S. K. m. 7, 11) (6183 S. K. m. 62, 78)
İstemin Özeti: Davacının yönetim kurulu başkanı olduğu ... Turistik İşletmeler Anonim Şirketinin vadesinde ödenmeyen vergi borçları nedeniyle bir kısım menkul mallan haczedilmiştir.
İstanbul 2.Vergi Mahkemesi 8.4.2003 günlü ve E:2003/616, K:2003/1416 sayılı kararıyla; 26.2.2003 tarihli tutanakla yapılan haciz işlemine karşı 3.4.2003 tarihinde açılan davada 30 günlük dava açma süresinin geçirildiği gerekçesiyle davayı süre aşımı nedeniyle reddetmiştir.
Yükümlünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi 25.3.2004 günlü ve E:2004/92, K:2004/593 sayılı kararıyla; 6183 sayılı Kanunun 62 nci maddesinde haczin, 78 inci maddesinde ise haciz sırasında bulunabileceklerin düzenlendiği, haciz sırasında borçlu ya da zilyet dışında bulunanların durumu asıl amme borçlusuna geç haber vermeleri durumunda dava açma süresini düzenleyen bir yasa hükmü bulunmadığından, davacının en geç dava açtığı tarihte hacze muttali olduğunun kabulünün hak ve nesafet kurallarına uygun olacağı gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan İstanbul 2.Vergi Mahkemesi 28.10.2004 günlü ve E:2003/2310, K:2004/2177 sayılı kararıyla; davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki kararında ısrar etmiştir.
Israr kararı yükümlü tarafından temyiz edilmiş, haczin dayanağı olan ödeme emri mahkemece iptal edildiğinden dava konusu haczin kaldırılması gerektiği ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hakimi G. BİŞKİN'in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar ısrar kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı A. K. TERLEMEZOĞLU'nun Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme ısrar kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Karar: Davacının yönetim kurulu başkanı olduğu ... Turistik İşletmeler Anonim Şirketinin vadesinde ödenmeyen vergi borçları nedeniyle bir kısım menkul mallarının haczine dair işlemin iptali istemiyle açılan davayı süre aşımı nedeniyle reddeden vergi mahkemesi ısrar kararı yükümlü tarafından temyiz edilmiştir.
2577 sayılı Kanunun 7 nci maddesinde dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde 60 gün, vergi mahkemelerinde 30 gün olduğu kurala bağlanmıştır. Aynı Kanunun 11 inci maddesinde de, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmez ise isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi ya da reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçen sürenin de hesaba katılacağı kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, haciz işlemine karşı dava açılmadan önce, 5.3.2003 tarihinde vergi dairesi müdürlüğüne haciz işleminin kaldırılması yolunda başvuruda bulunulduğu; ancak bu başvurunun sonucu beklenmeden dava açıldığı anlaşılmakta olup, 2577 sayılı Kanunun 11 nci maddesi hükümleri dikkate alınıp davanın süresinde açılıp açılmadığı belirlenmeden ve vaktinden önce açılan davalardaki Danıştay İçtihatları göz önüne alınmadan verilen kararda yasal isabet görülmemiştir.
Sonuç: Bu nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile İstanbul 2.Vergi Mahkemesinin 28.10.2004 günlü ve E:2003/2310, K:2004/2177 sayılı ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 23.9.2005 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY:
Davacının konutundaki menkulleri, vekilinin varlığında haczedilmiştir. Gıyapta yapılmayan bu hacze karşı dava açma süresinin haczin yapıldığı tarihe göre hesaplanması gerektiğinden, davacının hacze geç muttali olduğu iddiası bulunmadığı halde, böyle de olabileceğini hükme esas alan Dördüncü Daire bozma kararına uyulmayarak ısrar edilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Vergi mahkemesince davanın esası hakkında verilen hüküm, süresinde açılmaması nedeniyle reddi yolundadır.
6183 sayılı Yasa uygulamasında iptal davasına konu yapılabilecek idari işlem, haciz kararıdır. Haciz kararının yerine getirilmesi, alacaklı amme idaresinin malik veya zilyedin elindeki mallara el atması, tasarruf yetkisini sınırlaması sonucunu doğurmaktadır. Bu dava, menkulleri, yönetim kurulu başkanı olduğu bir anonim şirketin vergi borcundan dolayı konutunda haczedilip, yediemin sıfatıyla bir üçüncü kişiye teslim edilen davacı tarafından açılmıştır. Bu yüzden davanın, haciz kararına karşı açılmış bir dava olarak nitelenmesine olanak yoktur. Davacı, uygulanan haczin kaldırılmasını istemektedir, istemin haczin kaldırılmasından ibaret olduğu, dilekçede 26.2.2003 tarihli haczin hukuka aykırı olduğunun ileri sürülmesinden anlaşılmaktadır. Bu tarih, haciz tutanağının tarihidir.
Haczin yapılmasından altı gün sonra ve 4.3.2003 tarihinde haczi yapan daireye de dava dilekçesindeki iddialarla başvurulduğu, 5.3.2003 tarihinde kayıt gören bu dilekçede, yönetim kurulu başkanı bulunduğu anonim şirketin hacze konu vergi borçlarının teminata bağlı borçlar olduğu, kendisi adına aynı borç için düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davada yürütmenin durdurulmasına karar verildiği, bu durumda, iptal kararı verilmesi halinde giderilmeyecek zararlar doğacağı belirtilerek, menkullerinin haczedilemeyeceği ve gerekli düzeltmenin yapılmasının istendiği anlaşılmaktadır. Bu aşamada yapılabilecek düzeltmenin, haczin kaldırılmasından ibaret olduğu da açıktır.
Haczin 26.2.2003 tarihinde yapılmasından sonra kaldırılması istemiyle vergi idaresine yapılan başvuru, idari davaya konu yapılabilecek bir işlem kurulmasını sağlayacak niteliktedir. Dava, 3.4.2003 tarihinde açılmış olduğundan, idarenin işlem kurmasına özgü süre geçmeden önce açıldığı anlaşılmaktadır. Vergi dairesi müdürlüğünün dava dosyasında bulunan ve vergi mahkemesinde 9.6.2003 tarihinde kayıt gören temyize cevap dilekçesinde gerek usul ve gerekse esas yönünden istemin reddi savunulmuştur. Bu savunmanın yapıldığı tarihte, davacının haczin kaldırılmasını isteyerek 5.3.2003 tarihinde yaptığı başvuru hakkında işlem kurma süresi dolmuştur.
Vergi mahkemesi kararının, davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolunda olması ve karşı tarafın savunmasının alınmasına gerek kalmaksızın verilmesi nedeniyle temyize cevap dilekçesinden idarenin, bu başvuruyu kabul etmediği anlaşılmaktadır.
Danıştay'ın birçok kararında; idarenin işlem kurma süresi geçmeden açılan davalarda, idarenin savunmasının davanın reddi gerektiği yönünde olması halinde incelenebilir bir davanın varlığı kabul edilmiştir.
Haczin kaldırılması istemiyle yapılan başvurusunun kabul edilmediği anlaşılan davacı tarafından bu davanın; haczin kaldırılması isteminin reddi yolunda kurulmuş sayılan işleme karşı açıldığının kabulü ile vaktinden önce açılması nedeniyle süre aşımının tartışılamayacağı görüşünde olduğumdan, Kurulumuzca verilen bozma kararın; dava açma süresinin, İdari Yargılama Usulü Kanununun 11 inci maddesine dayanılarak hesaplanması gerektiğine ilişkin kısmına katılmıyorum.
KARŞI OY
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 62 nci maddesinde borçlunun, mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul mallan ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından amme alacağına yetecek miktarının tahsil dairesince haczolunacağı, 78 nci maddesinde de haciz sırasında borçlu veya zilyet veya bunların; vekilleri, işçi, müstahdem veya aileleri efradından birisinin kendilerini temsilen bulunacağı belirtilmiştir.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7 nci maddesinde dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde, vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu; 11 nci maddesinde de, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce idari işlemin kaldırılması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış olan dava açma süresini durduracağı kuralı getirilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının evinde 26.2.2003 gününde haciz yapıldığı, davacının vekili tarafından imzalanan haciz tutanağı ile gerçekleşen bu haciz işleminin 3.4.2003 gününde dava konusu edildiği; Mahkemece yasal süre geçirildikten sonra açılan davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle verilen ret kararının gerek dava gerek temyiz dilekçesinde bu konuda herhangi bir iddia bulunmadığı halde davacının hacze geç muttali olduğu gerekçesiyle Danıştay Dördüncü Dairesince bozulduğu anlaşılmıştır.
Hak düşürücü bir süre niteliğinde olan ve kamu düzenini ilgilendirdiği için idari yargı yerince kendiliğinden araştırılması gereken dava açma süresinin hesabının kanunla belirlenen hükümlerin dışında yorum yoluyla değiştirilmesine olanak bulunmamaktadır.
Öte yandan, Kurulca, Dairenin bozma gerekçesinin dışında olarak dava konusu edilen haciz işleminin kaldırılması istemiyle 5.3.2003 gününde yapılan başvurunun 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 11 nci maddesi hükümleri uyarınca yapılmış bir başvuru olduğu kabul edilip, bu konuda yapılacak araştırma sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesine de 6183 sayılı Yasa'nın getiriliş amacı ve davacının yaptığı başvuruya yanıt almadan veya idarenin yanıt verme süresi dolmadan dava açmış olması karşısında katılma olanağı görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar vergi mahkemesi ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden aksi yolda verilen karara katılmıyoruz. (¤¤)


Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************