13-09-2007, 17:32
|
#11
|
|
Biraz düşündüm de
Ya bu davalar hepten açılmaya ve sonrasında seri halde AİHM' ye gitmeye başlarsa? Yani 5. Dairemizin bu yöndeki bütün kararları otomasyona takılmış gibi AİHM' ye götürülme sürecine girerse? Öyle ya, belli dönemlerde yapılmış kamulaştırmaların paraları asla ödenmemiş. AİHM üyesi olsanız mesela. Ve yine mesela bir üye diyelim Norveçli "yine mi Turkiye ve 5. Daire? Okumaya gerek yok "violation!" dese suçlayabilir misiniz? Biraz mizahi anlatmaya çalışıyorum da. Şimdi burada soru şu: Yüksek Mahkeme kim? Yargıtay mı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi mi? Bize gerçek hukuku kim uygulayacak? Mesela AİHM Devletimize diyor ki, "sen mülkiyet hakkına bedelini ödemeksizin elkoyup bir de zamanaşımına bağlayamazsın". Yanlış mı bu karar? Devlet elkoymuş, ne tebligat yapmış, ne para ödemiş, memurlar suistimal etmiş, vatandaşın haberi bile yok çoğu yerde 80 yaşındaki dedeleri tapuya götürüp el bastırmışlar ya da hiç götürmeyip yerine imza atmışlar, parmak basanlar "devlet bize bunu verdi yeter vatan sağolsun" demişler, bazısına "amca sonra verecez" demişler adamcağız hayatı boyunca "devlet bana para verecek" diye sayıklayarak ölmüş. Sonra ne diyor? "Zamanaşımı"... İnsanların dava haklarını felç ettikleri yerler var. "Sonra verecez amca" denince o amca dava açar mı artık? Ne bilsin cahil? Ölene kadar bekliyor. Sonra çocukları farkediyor durumu fakat Yargıtay hüküm iptal edilmiş olsa bile "zamanaşımı vardır" diyor. O hüküm neden iptal edildi? Evrensel insan haklarına ve Anayasaya aykırı olduğu için. Bkz. Anayasa Mahkemesi kararı. Peki o hükme rağmen ECNEBİ ne dedi? "Bu hüküm insan haklarına aykırıdır". Peki bunu bizim hakimimiz bilemez miydi? Bizim Yüksek Mahkeme Hakimimizin bu kadarcığı düşünmemesi neyle açıklanabilir? Kendimi 5. Dairenin yerine koydum da. ne fena birşey. Bu ısrar neden onu merak ediyorum. Hükmü geriye yönelik olarak uygulaması açıkça "ben insan hakkı ihlal ediyorum ve de edeceğim" demektir. Yani kusura bakmasınlar ama sağımız şeriat "miras ve mülkiyette zamanaşımı olmaz günahtır" diyor, solumuz modern ve gelişmiş hukuk sitemi "miras ve mülkiyet hakları temel insan hak ve özgürlüklerindendir, bedeli ödenmeden elkonamaz"... Şimdi arada derede duran bizim ülkemizde hangi hukuk sistemi var acaba? Aklıma geleni buraya yazmak istemiyorum ideolojik sorun olabilir. Fakat kişisel olarak hukukta birinin yol göstermesini istiyorsam bu kendi yüksek mahkemem olmalıdır. Bir Türk vatandaşı olarak haklarımı Avrupa' dan almak istemiyorum. Ne de onlardan birşeyler öğrenmek zorunda kalıp durmak. Ben AİHM' nin "Türk Yargıtay' ı burada........." şeklinde başlayan cümlelerinden rahatsız oluyorum ve merak ediyorum onlar da rahatsız oluyorlar mı diye. Fakat öyle bir tedirginlik yok galiba. Ne acı! İsterim ki bana hukuku Yargıtay öğretsin. Bunu beklemeye hakkım var ama mesela bu konuda dava açsam, yani "adalet isteme hakkımı" dava etsem yine burada sonuç alamam ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmek zorunda kalırım. Resmen bir kısır döngü. Özür dilerim bu konular genel olarak canımı çok sıkıyor ve beni son derece üzüyor. Böyle duygusallaşıyorum işte. Korkarım avukat olarak artık müvekkillerle meseleyi konuşurken hep AİHM faktörünü de gözönünde tutma alışkanlığı edineceğiz. Zira öncelikle müvekkillerimiz AİHM ni hedefliyorlar zaten. Bana bir vekaletname gelmişti. İstemediğim ve belirtmediğim halde kendiliğinden AİHM nde dava açma yetkisi vermiş. İşte bu hale geldik. Peki bunun suçlusu kim? Saygılarımla...
|