OHAL ve sıkıyönetim dönemlerinde yetkili mercilere verilen öldürme yetkisi yeni taslakta yok. Yine OHAL dönemlerinde Bakanlar Kurulu'na tanınan 'sansür-sürgün' yetkisi de kaldırılıyor
10/09/2007 (586 kişi okudu)
ADNAN KESKİN (
Arşivi)
ANKARA - AKP yönetiminin bir grup akademisyenle birlikte üstünde çalıştığı yeni anayasa taslağında yaşam hakkı güçlendiriliyor ve darbe koşullarında dahi öldürme yetkisi tırpanlandı. Taslakta, mevcut Anayasa'daki olağanüstü hal (OHAL) ve Sıkıyönetim dönemlerinde, yetkili mercilerin emirleriyle silahla öldürme yetkisi veren düzenleme yer almıyor. OHAL dönemlerinde yargı denetimi dışında tutulan ve geçmişte sansür-sürgün (SS) kararnameleri olarak adlandırılan kanun hükmünde kararname (KHK) çıkarma yetkisine de son veriliyor.
12 Eylül'ün 27. yılına denk gelen ve 12 Eylül darbesini gerçekleştirenlere yargı yasağı getiren geçici 15. maddenin kaldırılması önerisi de yer alan 'sivil anayasa' taslağında, askeri yönetim dönemlerinde sıkça ihlal edilen yaşam hakkı güvence altına alınıyor. Mevcut anayasadaki 17. maddede konuya ilişkin şu düzünleme yer alıyor: "Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz. Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.
Meşru müdafaa hali, yakalama ve tutuklama kararlarının yerine getirilmesi, tutuklu veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi, bir ayaklanma veya isyanın bastırılması, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde yetkili merciin verdiği emirlerin uygulanması sırasında silah kullanılmasına kanunun cevaz verdiği zorunlu durumlarda meydana gelen öldürme fiilleri, birinci fıkra hükmü dışındadır."
Maddenin son bölümünde sıralanan 'istisnalar', OHAL ve sıkıyönetim dönemlerinde yaşam hakkının yüzlerce kez ihlal edilmesine adeta 'anayasal güvence' olmuştu.
Anayasa taslağında, OHAL ve sıkıyönetim koşullarında yaşam hakkının ihlaliyle öldürmeye koruma sağlayan ifade madde metninden çıkarıldı. Taslağı hazırlayan bilim ekibinin başkanı Prof. Ergun Özbudun, Radikal'in ilgili sorusuna, "Bu öldürme yetkisi kalktı. Referansı da maddedeki yaşam hakkı. Bu yetki madde metninden yani yaşam hakkını düzenleyen hükümden (17.madde) çıkarıldı" yanıtını verdi.
KHK yetkisine son
Mevcut Anayasa'nın 121. maddesinde olağanüstü hal süresince Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanacak Bakanlar Kurulu'nun olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda KHK'ler çıkarabileceğini belirliyor.
Doğu ve Güneydoğu Aanadolu bölgelerindeki birçok il yıllarca OHAL şartlarıyla yönetilirken Bakanlar Kurulu'nca onlarca KHK çıkarılmış, olağan yasaların yerine bölge sansür-sürgün kararnameleri (SS) olarak da anılan bu KHK'lerle yönetilmişti. OHAL kararnamelerinin uygulanması sonucu binlerce hak ihlali yaşanmasına karşın, kararnameler Meclis gündemine de yargı denetimine de getirilememişti.
Prof. Dr. Özbudun, taslakta hukuk devleti olma, insan odaklı bir anayasa yapma ve sivil bir anayasa yapma hedefindeki önemli düzenlemelerden birinin de OHAL hukukuna dokunulması olduğunu şöyle açıkladı:
"Hazırladığımız taslakta, OHAL dönemlerinde kanun hükmünde kararname (KHK) çıkarma yetkisine son veriliyor. OHAL kararnamesi bizim taslağımızda kalktı. Çünkü, bu KHK'ler yargı denetimine de tabi değildi ve bugüne kadar da çok tartışmalı konuydu. Dedik ki OHAL kanunlarında çok geniş yetkiler var ve bunlar yargı denetiminin dışında. Bu düzenlemeler hukuk devletine uymuyor. Kaldırılması gerekiyordu.
Hukukçular, anayasada yaşam hakkı konusundaki düzenlemelerin yetersiz kalacağını düşünüyor ve polise sıkıyönetim ve OHAL kanunları kadar 'hukuku zorlayan' yetkiler veren Polis Vazife ve Selahiyetleri Hakkında Kanun'da da acil değişikliğin şart olduğuna, aksi halde anayasadaki kısmi iyileştirmelerin kâğıt üzerinde kalacağına dikkat çekiyor.
Temel haklarda kriter Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
AKP'nin taslağında, mevcut Anayasa'da temel hak ve hürriyetlerle, din ve vicdan özgürlüğünün sınırını çizen 14. maddenin yerine yapılacak olan düzenleme de belli oldu.
14. Maddenin 1. fıkrasında yer alan "Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz" ifadesi, taslaktaki son öneriye göre Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 17. maddesinde yer alan "Bu anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, bu hürriyetleri yoketmek ve anayasada tanınandan daha azını tanımak amacıyla kullanılamaz" hükmü ile değiştirilecek.
Edinilen bilgiye göre üzerinde hala çalışılan taslakta, bu çerçeve konusunda birden çok öneri yer alıyar. İlk öneride taslaktaki düzenlemenin aynen kalması görüşü benimsendi. Diğer öneride bu düzenlemenin madde metninden çıkarılması isteniyor. Son öneride ise çıkarılacak fıkradan sonra temel hak ve özgürlüklerin kötüye kullanılmasını önlemek konusunda bölünmez bütünlüğün ve laikliğin korunması yerine Türkiye'nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 17. maddesinin ölçü alınması istendi.
Özbudun: Klasik tanım bu
Taslağın mimarlarınan Prof. Özbudun, 14. maddede bu değişikliğe gidilme gerekçesini "AİHS'nin 17. maddesine paralel bir düzenleme önerdik. Buradaki ölçü çok klasik bir tanımdır. AİHS'de aynen bu ölçü vardır" diye açıkladı.
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=232494