Mesajı Okuyun
Old 08-09-2007, 23:32   #7
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Sizin olayınızda devamsızlık tutanağı da tutulmamış, yani karardaki işçiden daha iyi durumdasınız.


T.C. YARGITAY
9.Hukuk Dairesi
Esas: 1999/6279
Karar: 1999/8076
Karar Tarihi: 27.04.1999
ÖZET: Davacının gerçekten ani olarak bir işinin çıkması üzerine izin almak zorunda kaldığı anlaşılmaktadır ki, uzun yıllar işyerinde çalışan niteliksiz bir kadın işçinin işsizliğin hüküm sürdüğü ülkemizde kolay kolay yeni bir iş bulamayacağı bilinen bir gerçektir. Kaldı ki davacı olayın hemen ertesi günü bölge çalışma müdürlüğüne başvurarak durumu yetkili mercie intikal ettirmiş ve konu hakkında soruşturma yapılmasını istemiştir. Davacı gibi bir işçinin işyerinde vuku bulan aleyhindeki bir durumu kanıtlamakta ne kadar güçlük çekeceği de düşünülmelidir. İşveren ise talimat verme durumunda olup işçi çalıştıran kişi sıfatıyla kolaylıkla yararına deliller bulabilir ve tanıklar dinletebilir. İşçinin korunması temel ilkesi bu delil bulma güçlüğü karşısında işçi lehine yorum yapılmasını gerektirir.
(1475 S. K. m. 13)
Dava: Davacı, kıdem ve kötü niyet tazminatları, fazla çalışma ve yıllık ücretli izin parası, bayram ve genel tatil gündelikleri ile ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Karar: 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davalıya ait işyerinde düzenlenen 9.9.1997, 10.9.1997 ve 11.9.1997 tarihli devamsızlık tutanaklarında davacının üç gün üst üste işyerine gitmediği ve davalı işverenin bunun üzerine davacının işine son verdiği görülmektedir. Ancak devamsızlığın meydana geliş şekli taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. Davacının işyerinde niteliksiz biçimde 8 yıldan beri çalışan bir bayan olduğu tartışmasızdır. Davacı devamsızlığın gerçekleştiği ikinci gün olan 10.9.1997 tarihinde bir dilekçe ile Bölge Çalışma Müdürlüğüne şikayette bulunarak acil bir iş için işverene başvuruda bulunduğunu fakat yapılan bu görüşme sonunda işyerinden kovulduğunu samimi bir şekilde anlatmaya çalışmıştır. Bölge Çalışma Müdürlüğünce yapılan soruşturma ve inceleme üzerine davacı işçinin kimi işçilik haklarının mevcut olduğu belirtilmekle birlikte fesih konusunda bir sonuca varılamadığı, ısrarlı ise davacının mahkemeye başvurabileceği düşünce olarak kendisine bildirilmiştir.
Taraflar tanık dinletmişlerdir. Bunlardan davacı tanıklarının daha önce işyerinde çalışan işçiler olup fesih ile ilgili bilgileri bulunmadığı görülmektedir. Davalı 2 tanık dinletmiş ve her ikisinin de işyerinde çalışmakta oldukları ve tutanakları imzalayanlar oldukları anlaşılmaktadır. Her ikisi de tutanak içeriğini yani devamsızlığı doğrulamışlardır. Yalnız bunlardan biri davacının devamsızlıktan bir gün önce Nevşehir'de bir işi için davalı işverenle görüşme yapmak istediğini ve 3 günlük izine ihtiyacı olduğunu ayrıca açıklamıştır.
Ayrıca belirtmek gerekir ki tutulan devamsızlık tutanakları matbu olup isim ve tarihlerin sonradan doldurulduğu izlenimi de uyanmaktadır. Ve tüm tutanaklar kelimesi kelimesine aynı nitelikte ve aynı satırlardan oluşmaktadır.
Mahkeme sırasında davacı vermiş olduğu dilekçede de aynı olguları tekrar etmiş bulunmaktadır. Dosya içeriğinden davacının okuryazar olmadığı sonucu da çıkmaktadır.
Olayların bu akışından davacının gerçekten ani olarak bir işinin çıkması üzerine izin almak zorunda kaldığı anlaşılmaktadır ki, davalı tanıklarından biri de bu durumu doğrular nitelikte açıklamada bulunmuştur.8 sene işyerinde çalışan niteliksiz bir kadın işçinin işsizliğin hüküm sürdüğü ülkemizde kolay kolay yeni bir iş bulamayacağı bilinen bir gerçektir. Kaldı ki davacı olayın hemen ertesi günü bölge çalışma müdürlüğüne başvurarak durumu yetkili mercie intikal ettirmiş ve konu hakkında soruşturma yapılmasını istemiştir. Bu şikayet de kendisinin samimi olduğunu gösterecek niteliktedir. Davacı gibi bir işçinin işyerinde vuku bulan aleyhindeki bir durumu kanıtlamakta ne kadar güçlük çekeceği de düşünülmelidir. İşveren ise talimat verme durumunda olup işçi çalıştıran kişi sıfatıyla kolaylıkla yararına deliller bulabilir ve tanıklar dinletebilir. İş Hukukunda işçinin korunması temel ilkesi bu delil bulma güçlüğü karşısında işçi lehine yorum yapılmasını gerektirir. Böylelikle ülkemizde de Sosyal gelişmeler sağlanabilir.
Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular karşısında ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinin kabul edilmesi gerekir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.04.1999 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Karşı Oy Yazısı
Davalı işveren davacının hizmet akdini 9-11 Eylül 1997 tarihlerinde üç gün üst üste devamsızlık yaptığı gerekçesi ile 15.9.1997 gün 1475 sayılı Yasanın 17/2 maddesi gereğince sona erdirildiğini savunmuş, bu savunmasını devamsızlık tutanakları ve tanık beyanları ve iş müfettişi tespitleri ile kanıtlamış, mahalli mahkemede bu delillere itibar ederek ihbar ve kıdem tazminat isteklerini ret etmiştir.
Davacı devamsızlığın başlangıcında işveren tarafından izin isteğinin kabul edilmeyerek kovulduğunu ileri sürmekte ise de, davacının bu iddiasını doğrulayan hiçbir tanık anlatımı bulunmadığı gibi herhangi bir belgede mevcut değildir. Davalının açık ve inandırıcı delillerine rağmen yalnız davacının iddiası ve varsayımlara dayanarak ihbar ve kıdem tazminat isteklerinin kabulü mümkün değildir. Açıklanan bu nedenlerle mahalli mahkeme kararının onanması görüşünde olduğumdan daire çoğunluğunun bozma kararına katılamıyorum.(¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************