08-09-2007, 12:27
|
#9
|
|
İİK m 337 ye 31.5.2005 tarihli yasa değişikliği ile eklenen 2.fıkra,MBB suçunun şekli suç olarak kabulünden ve uygulanmasından doğan,hukuka aykırı sonuçlardan ve hukuka aykırılıktan sanıkları ve hukuk sistemini koruma amaçlı ve çağdaş ceza hukuku ilkelerine uygun bir normdur. Hukuk düzeni yalnızca alacaklıları değil , borçluları da korumak zorundadır. Süresinde malbeyanında bulunmayan,ancak daha sonra malbeyanında bulunarak yasal yükümlülüğünü yerine getiren ve haczi kabil malları böylece alacaklının bilgi alanına giren borçlunun bu davranışı ile,alacaklının suçtan zarar görmesi böylece bizzat borçlunun eylemi ile engellenmiş olduğuna göre,kanunun amaçladığı sonuç ta bu olduğuna ve İİK m337/2 fıkradaki "borçluya caza verilemeyecek hal" gerçekleştiğine göre,10 günlük süreyi geçiren.ancak bilahare malbeyanında bulunan borçluya ceza verilmemesi ve beraatine karar verilmesi yasaya uygun çözümdür. Sanırım sorunun asıl konusu da,bu noktaya ilişkin. l0 günlük süreyi kaçıran,daha sonra daireye veya MBB suçu ile ilgili yargılama yapan mahkemeye malbeyanı dilekçesi veren borçlunun beraatine karar verilmesi gerekeceğine ilişkin,İİK m 337/2 nin bu yöndeki yorum ve uygulamasının başlayıp başlamadığına ilişkin bir soru.
Uygulamadan örnekler araştırılabilir.
|