Mesajı Okuyun
Old 30-08-2007, 12:04   #4
Kadir COŞKUN

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas : 2006/4-290
Karar : 2006/285
Tarih : 10.05.2006

ÖZET : Yargılama ve hüküm, ancak davanın tarafları hakkında verilebilir. Yargılama giderleri de hükmün sonuçlarına göre yanların sorumlulukları ile ilgili bulunduğundan, hüküm ile birlikte karara bağlanması gerekir. Bu bağlamda, yargılama giderleri aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir ve vekalet ücreti de yargılama giderlerindendir. Avukatlık Yasasındaki düzenlemeye göre; dava sonunda, karar ile tarifeye dayalı olarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretinin avukata ilişkin olacağı belirtildiği gibi; bu hükme koşut bir düzenleme de Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nde "yargı yerlerince avukata ilişkin olmak üzere karşı tarafa yükletilecek vekalet ücreti" şeklinde yer almıştır.

(2709 s. Anayasa. m. 114, 132) (1136 s. AK. m. 164) (1086 s. HUMK. m. 417, 423)

KARAR METNİ :
YARGITAY İLAMI

Taraflar arasındaki "manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 25.Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 11.11.2003 gün ve 2003/734 E, 1031 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesi'nin 7.12.2004 gün ve 2004/2496 E, 13878 K. sayılı ilamıyla; (...1- Dava, haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz olunmuştur.

Davacı, genel müdürlük müşavirliği görevinden Ankara Şeker Fabrikaları Baş Uzmanlığı görevine atandığını; atama teklifinin davalılardan Necati Ocak tarafından hazırlandığını ve diğer davalı Selim Yücel tarafından da onaylandığını; işlemin idare mahkemesi kararı ile iptal edildiğini; atama işleminde davalıların ağır kusurlarının olduğunu ileri sürerek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.

Davalılar, atama işleminin mevzuata uygun olarak yapıldığını, idare mahkemesinin iptal kararının manevi tazminatı gerektirmeyeceğini savunmuşlardır.

Mahkemece, bazı işlemlerin hukuka aykırı bulunduğunun yargı makamlarınca saptanmasının hukuki sorumluluk davalarına konu teşkil etmeyeceği; davalıların kasıtlarının bulunduğunun ileri sürülmediği ve ispat da edilemediği; iptal kararı ile de davacının mağduriyetinin giderildiği gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir.

Davalılar tarafından gerçekleştirilen atama işleminin idare mahkemesince, "hizmet gereklerinin yerine getirilmemesi ve işlemde kamu yararı bulunmaması" nedenleriyle iptal edildiği sabittir. Hukuk Devletinin başta gelen niteliği, yönetenlerin iradelerinin değil, hukukun üstünlüğünü kabul etmiş olmasıdır. Hukuk devletinde yasama, yürütme ve yargı organları kendi görev alanlarına giren yetkilerini Anayasa ve yasaların çizdiği sınırlar içinde kullanırlar. Anayasa'nın 114. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olduğu, 132. maddesinde yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu, bu organların ve idarenin mahkeme kararlarını hiçbir biçimde değiştiremeyeceği ve yerine getirilmesini geciktiremeyeceği belirtilmiştir.

Hukuk Devletinde, mahkeme kararının yerine getirilmemesi düşünülemez. Aksinde yasa kuralları kağıt üzerinde kalan değersiz sözcükler olmaktan öteye gidemez. Öğretide ve yargısal uygulamalarda, mahkeme kararlarının yerine getirilmemesi, yasaya aykırı davranıştan daha ağır bir kusur kabul edilmektedir. (22.10.1979 gün ve 1978/7 E. 2 Karar sayılı YİBK)

İdare adına işlem yapan kamu görevlisinin emredici yasa kurallarına uymaması suç oluşturan bir davranış oluşturur. Bu gibi hallerde, kamu görevlisinin hukuki sorumluluğu için husumet, kin, garaz ve benzeri duyguların etkisi altında hareket etmesi hususları da araştırılmaz. Böyle olunca; davalıların hukuka aykırı olarak davalı aleyhine işlemde bulundukları kabul edilmelidir. Bu durum, davacının kişilik haklarına saldırı oluşturur ve davalıların tazminat ile sorumlu tutulmalarını gerektirir. Mahkemece, uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmelidir. Davanın reddi bu nedenle yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

2- Yargılama ve hüküm, ancak davanın tarafları hakkında verilebilir. Yargılama giderleri de hükmün sonuçlarına göre yanların sorumlulukları ile ilgili bulunduğundan, hüküm ile birlikte karara bağlanması gerekir.(29.5.1957 tarih ve 4/16 sayılı İBK.). Bu bağlamda, yargılama giderleri aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir ve vekalet ücreti de yargılama giderlerindendir.(HUMK.m.417/1, m. 423/b.6).

Diğer yandan, 4667 sayılı Yasa m.77 hükmü ile değişik 1136 sayılı Avukatlık Yasası'nın 164/son maddesindeki düzenlemede; dava sonunda, karar ile tarifeye dayalı olarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretinin avukata ait olacağı belirtildiği gibi; bu hükme koşut bir düzenleme de Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nde "yargı yerlerince avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek vekalet ücreti" biçiminde yer almıştır.

Yukarıda açıklandığı üzere gerek Avukatlık Yasası ve gerekse de yasaya dayalı olarak hazırlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nde yer alan düzenlemeler; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun, davanın taraflarına ve hükmün kimlere yönelik olarak kurulacağına ilişkin hükümlerini kaldırıcı veya değiştirici nitelikte değildir. Aksine, hükmün ve ayrıntısı niteliğindeki yargılama giderlerinin- ve bu bağlamda vekalet ücretinin- davanın tarafları hakkında kurulması gerekir. Avukatlık Yasası'ndaki, ''vekalet ücreti avukata aittir" biçimindeki düzenleme hükmü kuran mahkemeye değil, vekil ile vekil edene yönelik bir kuraldır. Bu yorum ve varılan sonuç aynı maddedeki "bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez" biçimindeki düzenleme ile de doğrulanmaktadır. Açıklanan nedenlerle, taraf sıfatı bulunmayan vekil yararına vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle davacının daha önceki atamalarını davalıların gerçekleştirmedikleri; ayrıca, idari yargının iptal kararından sonra göreve başlatıldığının anlaşılmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle ONANMASINA ve gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 10.5.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.

Kaynak : Corpus Arşiv