|
T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 1998/18329
K. 1998/19841
T. 31.12.1998
• FAZLA MESAİ ÜCRETİ ( Ücret Bordrolarında Fazla Mesai Sütunu Boş Olan Aylar İçin Hükmedilmesi )
• ÜCRET BORDROLARINDAN BAZILARINDA FAZLA MESAİ SÜTUNUNUN BOŞ OLMASI ( Fazla Mesai Ücretine Hükmedilmesi )
1475/m.35
ÖZET : Dosya içeriği ve tanık beyanlarından işçinin fazla mesai yaptığı anlaşıldığından, fazla mesai sütunu bulunmayan bordroların ilişkin oldukları aylarla ilgili olarak fazla mesai ücreti hesaplanarak hüküm altına alınmalıdır.
DAVA : Akbank T.A.Ş. adına Avukat A. R. B. ile Ü. H. adına Av. N. A. aralarındaki dava hakkında Denizli 1. Asliye Hukuk Hakimliğinden İş Mahkemesi sıfatıyla verilen 23.10.1998 günlü ve 1131-702 sayılı hüküm taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1. Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı bankanın temyiz itirazlarının reddine, davacı işçinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Dosya içeriği ve tanık anlatımlarına göre davalı işçinin fazla mesai yaptığı anlaşılmaktadır. Mahkemece bordrolardaki fazla mesai sütunları dikkate alınmak suretiyle karşı davalı işçinin bu alacağı reddedilmiş ise de, kimi bordrolarda fazla mesai sütunu boş olup bu türden bir alacağın tahakkuku ve ödemesinin yapılmadığı görülmektedir. Dairemizin konu ile ilgili kararlılık kazanmış uygulaması da gözönünde tutularak fazla mesai sütunu bulunmayan bordroların ilişkin bulunduğu aylarla sınırlı olarak fazla mesai hesabı yapılıp hüküm altına alınmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebebten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 31.12.1998 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
İşçi Ü. H. 10.6.1980 tarihli dilekçesinde "... istifa etmek istiyorum. İstifamın kabulü hususunu emir ve müsaadelerinize arz ederim..." şeklinde ifadeler kullanmıştır.
İşveren istifa suretiyle işten ayrılması nedeniyle işçi aleyhine ihbar tazminatı istemiyle dava açmış olup, işçide bunun üzerine istifasının haklı nedenlere dayandığınıda kanıtlamak amacıyla kıdem tazminatı, izin ücreti ve fazla çalışma karşılıklarını talep etmek suretiyle dava açmıştır.
Davacı karşılık davalı işçi Ü. H. istifasına neden olarak son 5 yıldır ısrarla izinlerinin kullandırılmamasını, fazla çalışma karşılıklarının ödenmemesini göstermektedir.
İş müfettişine beyanda bulunan işveren vekilleri ifadelerinde "... işçinin bilgisayar sistemini bilen tek eleman olduğunu ve görevinin ekranlar kapatıldıktan sonrada devam ettiğini, işyerinde fazla mesai yapıldığını eleman sıkıntısı çekilen servis elemanlarının ergeç izinlerini kullanabildiklerini, sistem yetkilisinin olmaması halinde işlerde aksama olacağı ve izinlerin işverenin tensip ve onayına göre kullanıldığını..." belirtmişlerdir.
İş müfettişi ayrıca işveren kayıtları üzerinde yaptığı incelemede; 1991-1992 1993-1994 yıllarından 30 gün, 1995 yılından ise davacının 10 gün izin hakkının bulunduğunu belirlemiş ve davacının hiç istirahat almadan aralıksız 10.6.1980-4.3.1996 tarihleri arasında işyerinde çalıştığını tesbit etmiştir.
İşveren yetkililerininde beyanlarından davacının bilgisayar sisteminden tek anlayan kişi olması ve bu şahsın işyerinden ayrılması halinde yerine ikame edilecek bir başka elemanın olmaması nedenleriyle izinlerinin verilmediği, belli olmayan bir tarihi de kapsayacak şekilde er veya geç verilecek şekildeki beyanlardan izinlerin verilmesinden kaçınıldığı ve fazla çalışma karşılıklarınında ödenmediği anlaşılmaktadır.
Mahkeme davacının izinlerinin kullandırılmadığını kararının gerekçesinde saptamış ve bu yön Dairemizce uygun bulunmuştur. İşveren Anayasal bir hak olan dinlenme hakkını işçiye tanımaktan ısrarla kaçınmıştır.
Ayrıca davacı işçinin fazla çalışma karşılıklarının ödenmediği ve işçinin bu talebinde haklı olduğu Daire bozma kararında belirtilmiştir.
İş Yasasının 16. maddesinin II/d fıkrasında, işçinin ücretinin ödenmemesi işçiye bildirimsiz fesih hakkı vereceği öngörülmektedir. Burada belirtilen ücret, işçiye sağlanmış olan para ve parayla ölçülmesi mümkün akdi ve kanısından doğan her türlü menfaatlerdir.
Dairemizin yerleşmiş uygulamalarında "izin paralarının verilmemesi, hafta-genel tatil ve fazla çalışma karşılıklarının ödenmemesinin işçiye sözleşmeyi yasanın 16/II- d hükmünce bozma hakkı verdiği ..." benimsenmiştir.
Mahkeme ve Dairemizin bozma kararlarıyla davacı-işçinin yasal haklarının verilmediği ve ödenmediği ve bu hakların verilmesinin belirsiz tarihlere bırakıldığı tesbit edilmesi karşısında, 15 sene işyerinde hiç ceza ve rapor almadan çalışan bir kişiden fedekarlık beklemek ve istifa iradesini soyut bir istifa olarak kabul eden mahkeme kararı gerçeklre uygun düşmemektedir. Ayrıca bir işçinin hiç bir neden olmadan 15 senelik kıdem tazminatını bir tarafa bırakarak sebepsiz yere istifa etmesinin gerekçeleride işverence iddia edilip kanıtlanamamıştır.
Davacı karşılık davalı işçinin iş akdini sona erdirmesi haklı nedenlere dayandığından, davacı işçiyi kıdem tazminatından mahrum bırakan ve davacı davalı işveren yararına ihbar tazminatına mahkum eden mahkeme kararının bu yönlerden de bozulması görüşüyle daire çoğunluğunun kararın bu yönlerini benimseyen düşüncelerine katılamıyorum.
|