Mesajı Okuyun
Old 16-07-2007, 01:03   #16
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazılı ve yaşayan hukukun katı biçimde uygulanması bazen başlı başına adaletsizlik olabilir mi?


Varsayalım ki, Ahmet efendi, bir hayali ihracaatçıdır. Hayali ihracaatları esnasında, devletin kasasından, sizin, benim, milyonların ve fukara Veli'nin kasasından çalmıştır. Sizin, benim, diğerlerinin ve Veli'nin bundan haberi yoktur. Herkes bir şayia ile, ama üzerine gitmeksizin yaşar.

Günün birinde Veli, Ahmet efendinin zincir ekmek fırınlarından birinden simit çalar. Kalfa yakalar ve Ahmet efendiye haber verir. Böylesi erdemden yoksun ve ahlaksızca, yüz kızartıcı, üstüne üstlük "suçüstü" bir eylemin affı olamaz.

Ahmet efendi derhal polisi arar, kovuşturma evrakı tamamlanır ve dosya Mahkemenin huzuruna gelir.

TCK nun ilgili hükmü açıktır: Malikinin rızası olmadan...

Ahmet efendinin rızası olmadığından, Veli bilmem kaç yıl hapis cezasına mahkum edilir.

Kaldı ki Ahmet efendi bilahare razı gelse dahi, eylemin kovuşturulması şikayete bağlı olmadığından, Ahmet efendi bilahare vazgeçse dahi, "vakıf olunan" suça konu eylem, "kamu adına" zaten takip edilecektir.

Ahmet efendinin vekili, banka hesabına eklenen yüklü vekalet ücreti çerçevesinde, müvekkilinin yazılı hukuka ve dahi yerleşik içtihatlara dayalı haklarını müdahil vekili sıfatıyla layıkıyla iddia ederek yerine getirmiş, Veli'nin CMK çerçevesinde atanan müdafisi, yüzünü bir polis karakolunda, bir de mahkeme salonunda gördüğü Veli'nin, yazılı hukukun kendisine söylemesi gereken ezberlerini tekrarlayarak kutsal savunma hakkını eda etmiş, makbuzunu keserek CMK müdafi ücretini tahsil etmiş, bilahare mahkumiyet hükmünü de temyiz etmiş, gelen onamayı müteakip, Ahmet'i de, Veli'yi de unutmuştur.

Şimdi Ahmet'in sicili temiz, Veli'nin sicili yüz kızartıcı bir mahkumiyetle gölgelidir.

Yazılı hukuk, yerine getirilmiş, şeklen adalet tecelli etmiştir.

Ya sizce ?




... ?




(Burada tartışmaya açmak istediğim, sırasıyla, dosyaya bakan hakimin, Ahmet'in ve Veli'nin avukat/müdafilerinin, Ahmet'in, Veli'nin, duruşma izleyicilerinin ve nihayetinde sizin iç sesinizin dillendirilmesi ve "hukuk ne için" sorusuna, hiç yabancı olmadığımız bir mahkeme klasiğinden yola çıkarak, somut yanıt arama düşüncesidir)



Saygılarımla...